8. Hukuk Dairesi 2010/5522 E. , 2011/2771 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tescil ve elatmanın önlenmesi
... ve müşterekleri ile Hazine ve Sarıbuğday Köyü Tüzel Kişiliği aralarındaki tescil ve elatmanın önlenmesi davasının kabulüne dair Silvan Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 04.06.2010 gün ve 44/171 sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi davalılar Hazine vekili ile Sarıbuğday Köyü Tüzel Kişiliği temsilcisi taraflarından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacılar vekili, eldeki dosya ve birleşen dava dosyasında, miras yoluyla intikal ve eklemeli kazanmayı sağlayan zilyetlik nedenlerine dayanarak dava dilekçesinde sınırları gösterilen taşınmaz bölümünün vekil edenleri adına tapuya tesciline, davalıların haksız müdahalesinin önlenmesine karar verilmesini istemiştir.
Davalı Hazine vekili ile Köy muhtarı, taşınmazın orta malı harman yeri niteliğinde olduğunu zilyetlikle kazanılmasının mümkün bulunmadığını açıklayarak davanın reddine karar verilmesini savunmuşlardır.
Mahkemece, bozma ilamı uyarınca yapılan araştırma sonunda davanın kabulüne, teknik bilirkişi raporunda A harfiyle gösterilen 34.903,50 m2 yerin Abdullah Yalvarma mirasçıları adına tapuya tesciline karar verilmesi üzerine; hüküm, davalılar Hazine vekili ile Köy Temsilcisi tarafından temyiz edilmiştir.
Dava konusu taşınmaz, 1970 yılında yapılan kadastro çalışmaları sırasında Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olması nedeniyle tespit dışı bırakılan yerlerdendir. Böyle bir yerin tapuya tesciline karar verilebilmesi için 3402 sayılı Kanunun 14 ve 17.maddesinde yazılı olumlu ve olumsuz koşullarının araştırılıp belirlenmesi, kazanma koşullarının kanıtlanması gerekmektedir. Dava konusu taşınmazın açıklanan nedenlerle tespit dışı bırakılan yerlerden olduğu bildirildiğine göre, taşınmazın imar-ihya edilmedikçe zilyetlik yoluyla kazanılması mümkün bulunmamaktadır. Böyle bir yerin emek ve masraf sarfı suretiyle imar-ihya işlemlerinin tamamlanarak tarıma elverişli hale getirilmesini müteakip, kazanmayı sağlayacak zilyetlik süresinin geçmesi suretiyle 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14 ve 17. maddeleri hükümlerine göre kazanılması mümkündür.
Bir arazinin kullanım süresi ve niteliği ile üzerinde imar, ihya işlemlerinin tamamlandığı tarihin en iyi belirleme yöntemi hava fotoğraflarıdır. Bu hava fotoğraflarının kadastrodan sonraki geçmiş yıllara ait en az iki ayrı zamana ilişkin olması gerekir. Bu konuda sağlıklı bir yargıya ulaşmak için tespit dışı bırakılma tarihi olan 1970 yılından sonra dava tarihine göre 20 – 25 yıl öncesine ait (1975 – 1980 yılları arası) stereoskopik hava fotoğraflarının dosyada yer almış olması ve bu fotoğrafların stereoskopla incelenmesi gerekir. Stereoskopik çift hava fotoğrafı, bir stereoskop altında incelendiğinde arazinin üç boyutlu görülmesi, taşınmazın sınırlarının belirlenebilmesi ve bu amaçla ekilemeyen alanların net bir biçimde tespitinin yapılabilmesi mümkündür.Mahkemece uyuşmazlığın çözüme kavuşturulabilmesi için gerekli bulunan hava fotoğraflarından yararlanılmamıştır.
Mahkemece; taşınmazın kuzeyinde bulunan 146 ve güneyinde bulunan 214 ve 215 parsellere tapu kayıtları, kadastro tutanakları ile varsa dayanak belgelerinin (kadastro tespitleri sırasında uygulanan tapu ve vergi kayıtları) bulundukları yerden eksiksiz olarak getirtilmesi, kadastro fen elemanı, ziraat, jeodezi ve fotoğrametri mühendisinden oluşacak uzman bilirkişiler kurulu marifetiyle dava tarihine göre 20 – 25 yıl öncesine ait ve iki ayrı tarihte çekilmiş stereoskopik çift hava fotoğraflarının stereoskop aletiyle yukarıdaki açıklamalar doğrultusunda inceleme yaptırılarak taşınmazın niteliği, orta malı yerlerden olup olmadığı ve taşınmazın kullanım süresinin, ne zaman kullanılmaya başlandığının belirlenmesine çalışılması gerekir. Tanık ve bilirkişi sözleri bilimsel esaslara göre hazırlanan bilirkişi raporlarıyla denetlenmesi, taşınmaz üzerinde imar-ihya işlemlerine başlandığı ve tamamlandığı tarih ile tarımsal amaçlı zilyetlik başlangıç tarihlerinin ayrı ayrı belirlenmesi, temyiz incelemesi sırasında göz önünde tutulmak üzere HUMK. nun 366.maddesi hükmü uyarınca tescil konusu taşınmaz ve çevresinin resimlerinin çektirilip mahkeme hâkimi tarafından onaylandıktan sonra dosya arasına konulması gerekirken eksik araştırma ve incelemeye dayalı olarak davanın kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Davalı Hazine vekili ile davalı köy temsilcisinin temyiz itirazlarının kabulü ile eksik araştırma ve incelemeye dayalı hükmün açıklanan nedenlerle HUMK. nun 428.maddesi uyarınca BOZULMASINA ve 192,05 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden Köy Tüzel Kişiliğine iadesine 09.05.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.