8. Hukuk Dairesi 2010/7211 E. , 2011/2843 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Mal rejiminden kaynaklanan mülkiyetin tapuya tescili
... ile ... ve müşterekleri aralarındaki mal rejiminden kaynaklanan mülkiyetin tapuya tescil davasının reddine dair Akhisar 1. Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesinden verilen 01.06.2010 gün ve 25/269 sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı ... vekili dava dilekçesinde ve yargılama sırasındaki beyanlarında, ...’nün davacı eş ve müşterek çocukları olan davalıları mirasçı bırakarak 8.12.2007 tarihinde vefat ettiğini, dava konusu 3896 ve 3898 parsel sayılı taşınmazların davacının da katkısı ile evlilik birliği içinde edinilerek aile konutu olarak kullanıldığını ileri sürerek mal rejiminin tasfiyesi ile ½ tapu paylarının iptaliyle davacı adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı ... 25.03.2010 günlü oturumundaki imzalı beyanı ile davayı kabul ettiğini bildirmiştir. Davalılar Hayrunnisa Aksüt, ... ve ... vekilleri aracılığıyla davanın reddine karar verilmesini savunmuşlardır.
Mahkemece, mal rejiminin tasfiyesinin alacak hakkı oluşturduğu, tapunun iptaline ilişkin yasal düzenlemenin bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi üzerine; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı ... ile ... 25.4.1943 tarihinde evlenmiştir. ..."nün 8.12.2007 tarihinde ölümü ile mal rejimi sona ermiştir (TMK.nun 225/1.m). Sözleşmeyle başka mal rejimi seçilmediğinden eşler arasında 1.1.2002 tarihine kadar “mal ayrılığı” (743 sayılı TKM’nin 170.m), bu tarihten ölüm tarihine kadar ise “edinilmiş mallara katılma” rejimi geçelidir (4721 sayılı TMK.nun 202, 4722 s.y.nın 10.m).
Dava konusu 3896 ve 3898 parsel sayılı taşınmazlar; mal ayrılığının geçerli olduğu 30.7.1969 tarihinde kadastro yoluyla edinilerek ölen eş Ali adına tescil edilmiştir. Tapu kaydına göre 3896 parsel arsa, 3898 parsel ise avlulu kargir ev niteliğindedir. Az yukarıda açıklandığı gibi, davacı taraf mal rejiminin tasfiyesi ile tapu kayıtlarının ½ oranında iptaliyle tescil isteğinde bulunmuştur. Eşlerden birine ait edinilmiş mallar üzerinde, diğer eşin mülkiyet veya diğer bir ayni hak talebi söz konusu değildir. Yani katılma rejiminde; eşlere tanınan hak, ayni bir hak olmayıp, şahsi bir alacak hakkıdır (7.10.1953 gün 8/7 YİBK, 4721 sayılı TMK.nun 227/1, 231, 236/1.m). Mal rejimi sona erdiğinde, eşlerin edinilmiş mallara ilişkin artık değerler üzerinde karşılıklı katılma yada katkı alacak hakları vardır. Davacı taraf tapu kaydının iptaliyle tescili isteğinde bulunduğundan arsa niteliğindeki 3896 parsel hakkındaki davanın bu nedenle reddine karar verilmesinde isabetsizlik görülmediğinden davayı kabul eden davalı ... dışındaki diğer davalılar yönünden usul ve kanuna uygun bulunan hüküm bölümünün ONANMASINA,
3896 parselin davalı ...’ye ait tapu payı ile 3898 parselin tümüne ilişkin temyiz itirazlarına gelince; edinilmiş mallara katılma rejiminin tasfiyesinde eşler adına katılma yada değer artış payından kaynaklanan alacak hakkı doğmakta olup; ayni haklarının bulunmadığı yukarıda belirtilmişse de, TMK.nun 239/1. maddesi hükmüne göre, borçlu tarafın kabul etmesi durumunda mal rejiminin tasfiyesinden doğan alacak hakkı, ayın olarak ödenebilir. Bu durum, borcun ayın olarak ödenmesini düzenleyen ayrık hallerden birisidir.
Bu olanak borçluya kanunla tanınan bir haktır. Yoksa, bu hükme dayanarak alacaklı eşin, borçludan nakit yerine ayın verilmesini isteme hakkı yoktur. Sözü edilen hükümle sadece borçlu eşe ödeme kolaylığı sağlanmıştır.
Davalı ... 25.3.2010 tarihli 1 nolu yargılama oturumunda imzalı beyanında davayı kabul ettiğini bildirdiğine göre, bu kişiye ait tapu payı gözönünde bulundurularak iptal ve tescil isteği hakkında kabul kararının verilmesi gerekirken reddi doğru olmamıştır.
TMK.nun 186.maddesine göre, eşler birlikte anlaşarak ve hareket ederek, belirledikleri bir evde oturmayı kabul etmişlerse, bu yere ortak konut denir. TMK.nun 194.maddesinin gerekçesinde belirtildiği gibi, aile konutu eşlerin ve varsa çocuklarının bütün yaşam faaliyetlerini gerçekleştirdiği, yaşantısına bu yere göre yön verdiği, acı tatlı günlerini geçirdiği anılarla dolu alandır. TMK.nun 240.maddesi uyarınca; sağ eş, eski yaşantısını devam ettirebilmesi için, ölen eşine ait olup birlikte yaşadıkları konut üzerinde kendisine katılma alacağına mahsup edilmek, yetmez ise bedel eklemek suretiyle mülkiyet hakkı tanınmasını isteyebilir. Konutun bağlı olduğu mal grubunun önemi yoktur.
Somut olayda; davacı eş ve çoçukları ile birlikte aile konutu olarak kullandığı uyuşmazlık konusu 3898 parsel sayılı taşınmazın edinilmesine kendi ailesinden miras kalan taşınmazların satışından aldığı parayla ve çalışmasıyla elde ettiği gelirle katkıda bulunduğunu belirterek miras hakkı saklı tutularak 1/2 payının iptali ile tescili isteğinde bulunulmuştur. Davacı yanın bu isteği yeterli açıklıkta bulunmamaktadır. HUMK.nun 75/2. maddesine göre, hakim müphem ve mütenakız gördüğü iddia veya sebepler hakkında açıklama isteyebilir. Aynı kanunun 213/1, 230. maddelerine göre de; davanın her aşamasında tahkikat hakimi iki tarafı veya vekillerini çağırarak davanın maddi olguları hakkında beyanlarını dinleyebilir. Davanın doğru biçimde sonuçlandırılması için davanın ne olduğunun anlaşılması gerekir. Davanın niteliği anlaşılamadan hangi kanuni düzenlemeye göre sonuçlandırılacağı noktasına ulaşılamaz.
Mahkemece davacı vekiline süre ve imkan verilerek isteğin duraksamaya yer vermeyecek şekilde açıklığa kavuşturulması sağlanmalıdır. Davanın, mal rejiminin sona ermesinden kaynaklanan tasfiye niteliğinde olduğunun anlaşılması durumunda, taşınmazın edinme tarihi de dikkate alınarak uyuşmazlığın çözümünde Borçlar Kanunu genel hükümlerinin gözönünde bulundurulması; Uyuşmazlığın, dava konusu 3898 parselin aile konutu olmasından kaynaklanan iptal ve tescil isteğinden ibaret olduğunun anlaşılması durumunda ise, 4721 sayılı TMK.nun 240. maddesi gereğince çözüme kavuşturulması gerekmektedir. Davanın türüne göre, iddia ve savunma doğrultusunda taraf delillerinin toplanıp, değerlendirilerek iptal ve tescil isteği hakkında bir karar verilmesi gerekirken dava açıklatılmadan yazılı gerekçeyle reddine karar verilmesi doğru olmamıştır.
Yukarıda açıklanan gerekçeler nedeniyle davacı vekilini yerinde görülen temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün usul ve kanuna aykırı bulunan davalı ...’nün her iki parseldeki payı ile 3898 parselin tamamına ilişkin bölümünün HUMK.nun 428.maddesi uyarınca BOZULMASINA ve aşağıda dökümü yazılı 17,15 TL peşin harcın onama harcına mahsubu ile kalan 1,25 TL"nin temyiz eden davacıdan alınmasına 10.5.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.