(Kapatılan) 13. Hukuk Dairesi 2013/9619 E. , 2013/15169 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi (Tüketici Mahkemesi Sıfatıyla)
Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde taraflar avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
K A R A R
Davacı, davalı bankadan kullandığı kredi nedeni ile tahsil edilen 2.260 TL"nin T.S.H.H. tarafından iadesine karar verildiğini, karar dayanarak davalı hakkında icra takibi yaptığını ancak davalının itiraz ettiğini belirterek itirazın iptali ile %40 dan az olmamak üzere inkar tazminatına karar verilmesini istemiştir.
Davalı, davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davanın kabulüne, davalının icra takibine yaptığı itirazın iptaline, davalı banka kötü niyetli bulunmadığından inkar tazminatı talebinin reddine karar verilmiş, hüküm davacı ... davalı tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılarak, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici edenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalının temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-Davacının temyiz itirazına gelince; davacı eldeki davada, kredi sözleşmesi kapsamında haksız olarak tahsil edilen bedellerin iadesine yönelik icra takibine vaki itirazın iptali ile yüzde 40 icra inkar tazminatı istemiş, mahkemece davanın kabulüne, davalı banka kötü niyetli bulunmadığından inkar tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir. İcra ve İflas Kanunu"nun 67. maddesinin 2. fırkası hükmünce, inkar tazminatına hükmedilebilmesi için, borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi ve alacaklının alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması yasal koşullardandır. Borçlunun itirazının kötü niyetli olması ise yasal koşul değildir. İcra inkar tazminatı, aleyhindeki icra takibine itiraz eden ve işin çabuk
bitirilmesine engel olan borçluya karşı konulmuş bir yaptırımdır.
Bunlardan başka, alacağın likit ve belli olması da gerekir. Alacağın gerçek miktarı belli, sabit veya borçlu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurlar bilinmekte ya da bilinmesi gerekmekte, böylece borçlu tarafından borcun tutarının tahkik ve tayini mümkün ise; başka bir ifadeyle borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda ise alacağın likit ve muayyen olduğunun kabulü zorunludur. İncelenen dosya içeriğine göre de; davacının icra takibinden evvel T.S.H.H."ne müracaatı neticesinde T.S.H.H. tarafından verilen karar ile de 2.260 TL"nin davalıdan tahsiline karar verildiği, yapılan icra takibinde de 13.04.2012 tarihli Hakem Heyeti kararının ilgi tutularak davalı hakkında icra takibi yapıldığı anlaşılmakla, artık dava konusu alacağın likit olduğunu da kabulü gerekmektedir. Hal böyle olunca kabul edilen asıl alacak miktarı üzerinden icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerekirken, hükmedilmemesi usul ve yasaya aykırıdır. Bozma nedenidir. Ne var ki, yanlışlıkların giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden kararın düzeltilerek onanması HUMK"un 438/7 maddesi hükmü gereğidir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davalının temyiz itirazlarının reddine, ikinci bentte belirtilen nedenle, davacının temyiz itirazının kabulü ile, temyiz olunan hükmün karar bölümünün (2) nolu bendinde yer alan "davalı banka kötü niyetli bulunmadığından inkar tazminatı talebinin reddine" kısmının hükümden çıkarılmasına; yerine "Davacı lehine asıl alacağın yüzde 40"ı oranında inkar tazminatına hükmedilmesine" sözlerinin yazılmasına, hükmün düzeltilmiş bu şekli ile ONANMASINA, aşağıda dökümü yazılı 120,77 TL. kalan harcın davalıdan alınmasına, 24,30 TL peşin harcın davacıya iadesine, HUMK’nun 440/III-2 maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 04.06.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.