8. Hukuk Dairesi 2010/6603 E. , 2011/3298 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tescil
... ile Hazine, ... ve Yeşilyurt Mahalle Muhtarlığı aralarındaki tescil davasının kısmen kabulüne ve kısmen reddine dair Antalya 4. Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 23.06.2010 gün ve 27/206 sayılı hükmün Yargıtay’ca incelenmesi davalı Hazine vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:
KARAR
Davacı vekili, kadastro çalışmaları sırasında tespit harici bırakılan taşınmazın imar-ihya ve kazanmayı sağlayan eklemeli zilyetlik ile hibe hukuki nedenlerine dayanarak dava dilekçesinde mevkii ve sınırları yazılı 2000 m2 yüzölçümlü taşınmazın vekil edeni adına tapuya tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı Hazine vekili, davanın reddiyle taşınmazın Hazine adına tapuya tesciline karar verilmesini istediklerini bildirmiştir.
Mahkemece, hükmüne uyulan bozma ilamı sonrasında yapılan yargılama sonucunda; ... hakkında açılan davanın husumet yönünden reddine; Hazinenin tescil isteğinin reddine; davacı ... Keleş’in ... ile Karaöz Belediyesi Başkanlığı hakkında açmış olduğu davanın kısmen kabulü ile krokisinde A ve B harfleri ile gösterilen 606,82 ve 150,62 m² lik taşınmazların davacı adına tapuya tesciline; krokide C harfi ile gösterilen kısım yönünden açılan davanın reddine karar verilmesi üzerine; hükmün kabule ilişkin bölümü, davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Hükmüne uyulan bozma ilamı sonrasında yapılan araştırma ve özellikle Antalya Kadastro Müdürlüğünün 09.04.2009 tarih ve 2112 sayılı yazılarından dava konusu taşınmazın B ile gösterilen bölümünün 1980 yılında yapılan kadastro çalışmaları sırasında dere yatağı, A ile işaretlenen kısmının ise, Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olması nedeniyle tespit dışı bırakıldığı anlaşılmaktadır. Bozma öncesinde yapılan keşif yerinde dinlenen yerel bilirkişi, uyuşmazlık konusu taşınmaz bölümlerinin bildik bileli davacı ve babası tarafından ekilip biçilmek suretiyle tasarruf edildiğini, yağışların bol olduğu dönemlerde etraftaki derelerin daha geniş olduğunu, dere yataklarının zamanla dolması üzerine arazilerin genişletildiğini açıklamış; davacı tanığı Şadi Cinkılıç ise, dava konusu taşınmazın evvelce dere yatağı olduğunu sonradan doldurulduğunu ve bunun nasıl ve kim tarafından yapıldığını bilmediğini belirtmiştir. Aynı keşfe bağlı olarak rapor düzenleyen zirai uzman bilirkişi Hüsnü Çınar Aybak ise; dava konusu taşınmazların öncesinin çevre arazilere göre daha düşük kodda yer alması nedeniyle tepelerden gelen suyun biriktiği taban su seviyesi yüksek bir arazi iken zaman içinde sel sularıyla tepelerden gelen toprakla dolduğu ve yağışların da azalması sonucunda 25-30 yıldır tarım yapılan yerlerden olduğunu açıklamıştır. Böyle bir yerin kazanmayı sağlayan zilyetlik hukuki sebebine dayalı olarak edinilebilmesi için sınırında yer alan dereler ve dere yatakları ile ilişkisinin tam olarak belirlenmesi gerekir. Hükmüne uyulan bozma ilamı sonrasında bu yönde hiçbir araştırma ve inceleme yapılmamış ve jeolog bilirkişi görüşünden yararlanılmamıştır. Tüm bu yönler göz önünde tutularak mahkemece yapılacak iş; bir ziraat mühendisi, bir harita veya kadastro mühendisi ve bir jeologdan oluşacak uzman bilirkişiler aracılığı ile yerinde yeniden keşif yapılarak; taşınmazların önceki ve mevcut niteliği dikkate alınarak, taşınmazın etrafında bulunduğu belirtilen dere ve dere yatakları ile ilgisinin ne olduğunun belirlenmesine çalışılması, aktif dere yatağı ya da etki alanında olup olmadığının net bir biçimde belirlenmesi, özel mülkiyete konu yerlerden olup olmadığının düşünülmesi,uzman bilirkişilerden taşınmazların niteliğini kesin olarak belirleyen gerekçeli, karşılaştırmalı ve denetime açık rapor sunmalarının istenilmesi, taşınmazın kim tarafından ne zaman ve ne şekilde tasarruf edildiği kimden kime ne sebep ve şekilde kaldığının yerel bilirkişi ve taraf tanıklarından sorularak açıklığa kavuşturulması, davacıya babasından kalan bir yer olduğunun anlaşılması halinde bu kalma nedeni üzerinde durulması ve ondan sonra 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14 ve 17. maddesindeki tüm olumlu ve olumsuz koşullar tekrar değerlendirilerek uyuşmazlık hakkında bir karar verilmesi gerekmektedir.
Davalı Hazine vekilinin temyiz itirazları açıklanan bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile eksik inceleme ve araştırmaya dayalı usul ve yasaya aykırı bulunan hükmün kabule ilişkin bölümünün HUMK.nun 428.maddesi hükmü uyarınca BOZULMASINA 09.06.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.