Abaküs Yazılım
8. Hukuk Dairesi
Esas No: 2010/6184
Karar No: 2011/3300
Karar Tarihi: 09.06.2011

Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2010/6184 Esas 2011/3300 Karar Sayılı İlamı

8. Hukuk Dairesi         2010/6184 E.  ,  2011/3300 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
    DAVA TÜRÜ : Tapu İptali ve Tescil

    ... ve müşterekleri ile Hazine ve ... aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının reddine dair Düzce 1. Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 03.06.2010 gün ve 73/179 sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi davacılar vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:

    K A R A R

    Davacılar ... ve arkadaşları vekili, dava konusu 118 parselin (yeni 2436) 19/24 payının vekil edenlerinin miras bırakanı, 5/24 payının ise İsmail oğlu ... mirasçıları adına tapuda kayıtlı olduğunu, ancak taşınmazın tamamının önce miras bırakanları sonra vekil edenler tarafından zilyet olunduğunu, 5/24 pay malikinin 1928 yılında öldüğünü, ayrıca tapu kütüğünden kim olduğu anlaşılamayan kişi olduğunu ileri sürerek; tapu payının iptali ile vekil edenleri adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
    Davalılar vekili, davanın reddini savunmuşlardır.
    Mahkemece, 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 12/3.maddesindeki 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçmiş olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi üzerine; hüküm, davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Dava, TMK.nun 713/2.maddesindeki malikin kimliğinin tapu kütüğünden anlaşılamaması ve ölüm nedenlerine dayanılarak açılan tapu payının iptaliyle tescili isteğine ilişkindir. Davacılar vekili, kadastro tespiti öncesinden başlayan ve dava tarihine kadar devam eden eklemeli zilyetliğe dayanarak eldeki davayı açmıştır. Başka bir anlatımla, hem tespit öncesi hem de tespit sonrası nedenlere dayanarak iptal ve tescil isteğinde bulunulmuştur. Dava konusu parsele ait tutanak 16.02.1961 tarihinde kesinleşmiştir. İncelenmekte olan bu dava ise, 3402 sayılı Kadastro Kanununun 12/3.maddesinde belirtilen 10 yıllık hak düşürücü sürenin kaçırılmasından sonra 05.03.2010 tarihinde açılmıştır. Anılan maddedeki 10 yıllık hak düşürücü süre olumsuz dava koşulu olup, tüm def’i ve itirazlardan önce nazara alınır. Davanın, tespit öncesi nedene ilişkin bölümünün hak düşürücü sürenin geçmiş olması nedeniyle reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.
    Davacılar vekilinin, tespit sonrası nedenlere ilişkin temyiz itirazlarına gelince; Kural olarak, tapulu bir taşınmazın veya tapuda kayıtlı bir payın kazandırıcı zamanaşımı ve zilyetlik yoluyla edinilmesi mümkün değildir. Ancak, kanunun açıkça izin verdiği ve
    düzenlediği ayrık durumlarda tapulu bir yerin veya tapuda kayıtlı bir payın koşulları oluştuğu takdirde kazandırıcı zamanaşımı ve zilyetlik yoluyla edinilmesi mümkün olabilir. Kanunun açıkça izin verdiği hallerden biri de TMK.nun 713/2. maddesindeki düzenlemelerdir. Anılan maddede, “aynı koşullar altında, maliki tapu kütüğünden anlaşılmayan veya 20 yıl önce ölmüş, ya da hakkında gaiplik kararı verilmiş bir kimse adına kayıtlı bulunan taşınmazın tamamının veya bölünmesinde sakınca olmayan bir parçasının zilyedi de o taşınmazın tamamı, bir parçası veya bir payı üzerindeki mülkiyet hakkının tapu kütüğüne tesciline karar verilmesini isteyebilir” denilmiştir.
    Somut olayda; davacılar ölüm ve tapu kütüğünden malikin kim olduğunun anlaşılamaması nedenlerine dayanılarak iptal ve tescil isteğinde bulunulmuştur. 118 parselin dava konusu 5/24 payı 7.1.1936 tarih 5 ve K.Evvel 1926 tarih 70 sıra nolu tapu kayıtları kapsamında kaldığı belirtilerek tapulama yoluyla 21.10.1958 tarihinde “...l oğlu mirasçıları” adına tespit edilmiş, itiraz edilmeksizin kesinleşerek 16.2.1961 tarihinde tapu sicili oluşmuş, sonradan ifraz görerek 2436 parsel oluşmuştur. Malikin tapu kütüğünden anlaşılamaması hali; taşınmaz malın sahibinin kim olduğunun bilinmesine yarayacak gerekli bilginin tapu sicilinden çıkarılmasının imkansız olmasıdır (HGK.nun 10.4.1991 tarih 1991/8-51 esas, 194 karar sayılı ilamı). Kütükteki bilgi ve belgelerden, gerekli dikkati gösteren herkesin malikin kim olduğunu anlayamayacağı hallerde ve malik sütununun boş bırakılması, malik adının müphem ve yetersiz gösterilmesi, malik adının silinmiş ve yenisinin yazılmamış olması gibi hallerde malikin tapu kütüğünden anlaşılamadığı sonucuna varılabilir. Görülmekte olan davada, kayıt maliklerinin kim oldukları tapu kütüğünden anlaşıldığına göre tespit sonrası malikin bilinmemesi nedenine ilişkin davanın bu gerekçeyle reddine karar verilmesi gerekirken değişik gerekçeyle reddine karar verilmesi doğru değilse de ret kararı sonucu itibarıyla doğru görüldüğünden bu husus bozma nedeni yapılmamıştır. Tüm bu açıklamalara gore, hükmün tespit öncesi nedenlere ve tespit sonrası malikin tapu kütüğünden anlaşılamaması nedenine ilişkin bölümün ONANMASINA,
    Davacının TMK.nun 713/2.maddesinde düzenlenen "ölüm" nedeniyle dava konusu 5/24 tapu payının iptali ile davacılar adına tesciline karar verilmesi isteğine gelince; dava tarihi itibarıyla tapu maliklerinin en az 20 yıl önce ölmesi ve bu sürede davacılar tarafından bizzat ya da eklemeli olarak malik sıfatıyla, davasız ve aralıksız kazanmaya yeterli zilyet olunması gerekmektedir. İptal ve tescile konu pay 16.2.1961 tarihinde “... oğlu ...mirasçıları” adına tescil edilmiştir. Eş anlatımla, 2436 parselin 5/24 pay malikleri, İsmail oğlu ...’in tescil tarihi itibarıyla mevcut olan mirasçılarıdır. Bu nedenle; tapu pay maliklerinin saptanması için öncelikle İsmail oğlu ...’in mirasçılık belgesinin dosya arasına getirtilmesi, daha sonra tapu pay maliklerinin İsmail oğlu ...’in mirasçıları olduğundan hareketle; bu kişilerin ölüm tarihlerine göre, dava tarihi itibarıyla davacılar lehine kazanma koşullarının oluşup oluşmadığı üzerinde durulmalıdır. Bundan ayrı; Türk Medeni Kanunu’nun 713/2.maddesinde düzenlenen “yirmi yıl önce ölmüş…” ibaresi hakkında 2.4.2011 tarihli Resmi Gazetede yayınlanan Anayasa Mahkemesinin 17.3.2011 gün 2009/58 E. 2011/15 K. sayılı kararıyla yürütmenin durdurulması kararı verilmiştir. Açıklanan yüksek mahkeme kararı, göz önünde bulundurularak hüküm kurulurken değerlendirilmelidir. Diğer yandan; dava, tapu sicilinde kayıtlı taşınmazın bir kısım pay maliki aleyhine açılan iptal ve tescile ilişkindir. Bu tür davalar, tapuda malik olarak görünen kişi ya da kişiler, ölü iseler de kanuni mirasçılarına karşı açılır. Eldeki dava, 2436 parselin 5/24 pay maliklerine, ölü iseler mirasçılarına yöneltilmemiştir. Bu tür davalarda, tapu malikinin mirasçı bırakmaksızın ölmesi durumunda, mirasının Hazineye kalması olasılığına
    ve tapu sicilinin tutulmasından Hazinenin sorumlu olması nedeniyle başlangıçta Hazinenin davalı olarak gösterilmesinde hukuka aykırılık görülmemekte ise de; iptale konu pay maliklerinin ya da mirasçılarının davada taraf durumunu almamış olması, davayla ilgisi bulunmayan Çilimli Belediyesinin ise davalı olarak gösterilmesi doğru değildir.
    Tüm bu açıklamalar nedeniyle, davacılar vekilinin yerinde görülen temyiz itirazlarının kabulüyle, hükmün usul ve kanuna aykırı görülen kadastro tespit sonrası ölüm nedenine dayanarak tapu iptaliyle tesciline ilişkin bölümünün HUMK.nun 428.maddesi uyarınca BOZULMASINA ve aşağıda dökümü yazılı 17,15 TL peşin harcın onama harcına mahsubu ile kalan 1,25 TL"nin temyiz eden davacılardan alınmasına 09.06.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.




    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi