MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tapu İptali ve Tescil

... ile Hazine aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının kabulüne dair Mazıdağı Sulh Hukuk Mahkemesinden verilen 04.06.2010 gün ve 116/61 sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi davalı Hazine vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:

K A R A R

Davacı ... satın alma ve kazanmayı sağlayan eklemeli zilyetlik hukuksal nedenlerine dayanılarak, dava konusu 145 ada 88 parselin bir bölümünün ifraz edilerek iptaliyle adına tapuya tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı Hazine vekili, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davacı lehine kazanma koşullarının oluştuğu gerekçesiyle 15.03.2010 tarihli krokide A harfi ile gösterilen 9.502,80 m2"lik bölümün iptali ile davacı adına tesciline, B ve C harfleriyle gösterilen yerler talep konusu olmadığından HUMK.nun 74. maddesi uyarınca karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi üzerine; hükmün, kabule ilişkin bölümü davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14 ve TMK’nun 713.maddeleri gereğince açılmış tapu kaydının kısmen iptaliyle tescili isteğine ilişkindir. Bu tür davaların başarıya ulaşması için, diğer kazanma koşullarının yanında uyuşmazlık konu taşınmazın özel mülkiyete elverişli yerlerden olması gerekir. Her ne kadar, yerel bilirkişi ve tanıklar, davacının kazanmaya yeterli süreye ulaşan zilyetliğini açıklamışlar ise de; Ziraat Mühendisi Vural Mustafaoğlu tarafından düzenlenen 23.03.2010 havale tarihli raporda; uyuşmazlık konusu taşınmazın % 20- 30 eğimli olduğu, üzerinde 70 adet alıç, bağ omcası (70 tanesi 4-5 yaş, 250 tanesi 1 yaş), antep fıstığı (60 tanesi 4-5 yaş, 230 tanesi 1 yaş), armut(4-5 yaş) ve 100-150 tane 1 yaşında menengiç ağaçlarının bulunduğunu, fidan dikimlerinden önce tek yıllık bitkilerin yetiştirildiğine ilişkin herhangi bir emareye rastlanılmadığı, taşınmazın yaklaşık 10 yıl önce temizlendiği, kadastro çalışması sırasında tarımsal faaliyette bulunulduğuna ilişkin emareye rastlanılmadığı bildirilmiştir. Bu açıklamalara göre, davacının ekonomik amaca uygun olarak 20 yıldan fazla malik sıfatıyla davasız ve aralıksız zilyetliğinin bulunmadığının kabulü gerekir. Davanın, maddi bulgulara ve bilimsel gerekçelere dayalı anılan ziraatçı bilirkişinin raporu karşısında, reddine karar verilmesi gerekirken; soyut nitelikli yerel bilirkişi ve tanık ifadelerine değer verilerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır.
Açıklanan tüm bu nedenlerden dolayı davalı Hazine vekilinin yerinde görülen temyiz itirazlarının kabulüyle usul ve kanuna aykırı görülen yerel mahkeme hükmünün HUMK:nun 428.maddesi uyarınca BOZULMASINA, 9.6.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.