8. Hukuk Dairesi 2010/5836 E. , 2011/3384 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tescil
... ile Hazine ve Akçabük Köyü Tüzel Kişiliği aralarındaki tescil davasının reddine dair ... Sulh Hukuk Mahkemesinden verilen 20.04.2010 gün ve 37/101 sayılı hükmün Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:
KARAR
Davacı ... vekili, satın alma ve eklemeli kazanmayı sağlayan zilyetlik nedeniyle vekil edeni adına tespit ve tescil edilen 117 ada 1 parsel sayılı taşınmazdan kesilerek paftasında yol olarak bırakılan taşınmaz bölümünün vekil edeni adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı ... temsilcisi , davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Davalı ... Tüzel Kişiliği temsilcisi, dava konusu taşınmazın umumi köy yolu olup, davacının haksız işgal ettiğini belirterek, davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece, ziraatçı uzman bilirkişi raporu ve tanık beyanlarına göre dava konusu taşınmazın yıllardır kullanılmadığı ve satıcının 20 yılı aşkın zilyetliğinin bulunmadığının anlaşıldığı, ayrıca taşınmazın tespit dışı bırakıldığı 31.05.2007 tarihinden 06.02.2008 dava tarihine kadar 20 yıllık kazandırıcı zamanaşımı süresinin dolmadığı gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmesi üzerine; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Yargıtay’ın kararlılık kazanan uygulamalarına göre; tespit dışı bırakılan ya da paftasında yol olarak gösterilen bir yerin, Türk Medeni Kanununun 713/1 ve 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14 ve 17. maddeleri hükümlerine göre, tapuda tescil edilebilmesi için, tespit dışı bırakılma işleminin yapıldığı somut olayda paftasında yol olarak gösterildiği tarihten dava tarihine kadar 20 yıldan fazla süre ile anılan maddelerde belirtilen koşullar altında tasarruf edilmesi gerekir. Kural bu olmakla beraber Daire uygulaması gereğince, tespit dışı bırakılma tarihinden itibaren makul süre içerisinde açılan davalarda, tespit dışı bırakılma tarihinden önceki zilyetliğin kazanma bakımından nazara alınacağı kabul edilmiştir. Somut olayda; dava konusu taşınmazın güneyinde ve taşınmaza bitişik durumda bulunan ve davacı adına kayıtlı olan 117 ada 1 parsele ait kadastro tespiti 14.09.2006 tarihinde yapılmış ve tespite itiraz edilmeden 31.05.2007 tarihinde kesinleşmiştir. O halde davacıya ait parselin tespitinin yapıldığı 14.09.2006 tarihinde de dava konusu yerin paftasında yol olarak gösterildiğinin kabulü gerekmektedir. Dava konusu taşınmaz bölümüne ilişkin eldeki temyiz incelemesine konu dava ise, 06.02.2008 tarihinde açılmıştır. Geçen bu bir buçuk yıla yakın süre makul bir süre olarak kabul edilmektedir. Bu gibi hallerde davanın makul sürede açıldığının kabulüyle tespit dışı bırakılma tarihinden önceki zilyetliğin kazanma bakımından nazara alınacağının kabulü gerekir. Mahkemenin, bu yöne ilişkin ret gerekçesi bu sebeple yerinde bulunmamaktadır.
Ancak; mahallinde 18.09.2009 tarihinde yapılan keşif sırasında yerel bilirkişi ve tanıklar, dava konusu taşınmazın taşlık olup satıcı Mustafa Şentürk tarafından hiç kullanılmadığını ve etrafının da çitle çevrili olmadığını, yol olarak kullanılırken 2006 yılında satın alan davacı tarafından 2 yıl kadar önce çitle çevrildiğini beyan etmişler, ziraatçı uzman bilirkişi de, tescil konusu taşınmazın zemininin sertleşmesi neticesinde taşlık yapıda ve tarım amaçlı kullanılmasının mümkün bulunmadığını raporunda ayrıntılı olarak bildirmiştir.
Ziraatçı uzman bilirkişi raporu, mahalli bilirkişi ve tanık beyanları ile tüm dosya kapsamına göre; dava konusu taşınmazın, davacıya ait 117 ada 1 parsel sayılı "Tarla" niteliğindeki taşınmazının kuzeyinde, zemininin sertleşmesi neticesinde taşlık yapıda ve tarımsal amaçla kullanılması mümkün olmayan umumun zilyet ve tasarrufunda yol olarak kullanılan yerlerden olduğu ve bu nedenlerle de zilyetlikle iktasabı mümkün değildir. Kaldı ki, davacının kazanmayı sağlayan 20 yılılk zilyetliğinin de bulunmadığı anlaşıldığından, mahkemece bu gerekçelerle davanın reddine karar verilmiş olması doğru görülmüştür.
Davacı vekilinin, tüm temyiz itirazlarının reddiyle sonucu itibariyle doğru bulunan yerel mahkeme hükmünün belirtilen nedenlerle ONANMASINA ve aşağıda dökümü yazılı 17,15 TL peşin harcın onama harcına mahsubu ile kalan 1,25 TL’ nin temyiz edenden alınmasına 13.06.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.