8. Hukuk Dairesi 2010/5066 E. , 2011/3388 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tapu İptali Ve Tescil
... ile ... aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının reddine dair Devriği Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 25.05.2010 gün ve 352/103 sayılı hükmün Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:
KARAR
Davacı ... vekili, miras yoluyla intikal ve kazanmayı sağlayan eklemeli zilyetlik nedeniyle 115 ada 5 parselin tapu kaydının iptaliyle vekil edeninin miras payı oranında tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı ... vekili, dava konusu taşınmazı vekil edeninin babası ..."den tapuda satın aldığını, davacının babası ..."nin kök muris Bekir"den kendisine intikal eden hissesini yaklaşık 20-25 yıl önce vekil edeninin babası ..."e sattığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece, dava konusu taşınmazın öncesinde davacının kök miras bırakanı Bekir"e aitken, öldükten sonra mirasçılarından davacı ..."in babası olan ..."nin kendi miras payını 20-25 yıl evvel kardeşi olan davalının babası ...oğlu ..."e sattığının anlaşıldığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi üzerine; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı, dava dilekçesinde uyuşmazlık konusu taşınmazın vekil edeninin dedesi ve miras bırakanı ... oğlu ..."ndan 1977 yılında ölümüyle vekil edeninin babası ...ve amcası ..."e kaldığını, ..."nin 2003 yılında ölümüyle tek mirasçı olarak vekil edeninin kaldığını ileri sürerek dava konusu 115 ada 5 parselin tapu kaydının iptaliyle ½ miras payının vekil edeni adına tapuya kayıt ve tescilini istemiştir. Mahallinde dinlenen taraf tanıkları da; nizalı taşınmazın, davacı ve davalının dedesi olan Bekir’in ölümüyle mirasçıları bulunan çocukları ...ve ..."e kaldığını, ..."nin de öldüğünü geriye tek mirasçısı olan oğlu davacının kaldığını, taşınmazın davalı ile sağ olan babası ... tarafından tasarruf edildiğini ve ... mirasçılarının taşınmazı taksim etmediklerini beyan etmişlerdir. Bir kısım davalı tanıkları davacının yakın miras bırakanı ve babası ..."nin miras payını kardeşi ...oğlu ..."e (davalılının sağ olan babasına) sattığını, bazı davacı tanıkları ve mahalli bilirkişiler de satışın olmadığını, bilmediklerini ve duymadıklarını beyan etmişlerdir. Mahalli bilirkişi ve tanık beyanları arasında satışa ilişkin çelişkiler giderilmemiş ise de, dava konusu taşınmazın kök muris Bekir"den kalıp, mirasçılar arasında taksim edilmediğinde uyuşmazlık bulunmamaktadır.
Davacının kök miras bırakanı ve dedesi ...Koyunoğlu 03.05.1977 tarihinde ölmüştür. Miras bırakanın ölüm tarihine göre, TMK.nun 701.maddesi gereğince terekesi elbirliği mülkiyeti hükümlerine tabidir. Dava konusu taşınmazın miras yoluyla intikal ettiği, taksim yapılmadığı ve mirasçılık belgesine göre de, davacı dışında başka mirasçılar bulunduğu saptanmıştır.Davalı ..."ın babası ... halen sağ ve mirasçı konumunda bulunduğundan davalı ..., kök muris Bekir"in mirasçılarından olmayıp, Bekir"in terekesine göre, mirasçı değil 3. kişi durumundadır.
TMK.nun 701.maddesine göre; “Kanun veya kanunda öngörülen sözleşmeler uyarınca oluşan topluluk dolayısıyla mallara birlikte malik olanların mülkiyeti elbirliği mülkiyetidir”. Elbirliği mülkiyetinde mirasçıların tereke malları üzerinde belli pay veya payları olmayıp hakları taşınmazın tamamı üzerine yayılmış olup, terekenin tamamını kapsar. Aynı Kanunun 702. maddesinde topluluk devam ettiği sürece tasarrufi işlemlerde tüm ortakların oybirliğiyle karar vermeleri gerektiği belirtilmiştir. Dava açmakta tasarrufi bir işlem olduğuna göre, mirasçılardan birinin ya da birkaçının kendi payını ileri sürerek dava açması mümkün değildir. Başka bir anlatımla bir veya birkaç mirasçının elbirliği mülkiyet hükümlerine tabi bir taşınmaz üzerinde tasarrufta bulunma yetkileri bulunmamaktadır. Mirasçılardan birinin ya da birkaçının kendi payı hakkında açtığı dava diğer mirasçıların paylarını kapsamadığından ve aynı zamanda onlar adına da dava açılmadığından, davaya diğer mirasçıların katılması (olurlarının alınması) veya TMK.nun 640.maddesi uyarınca miras ortaklığına temsilci tayin edilmek suretiyle davaya devam edilmesi de mümkün değildir. Davacının böyle bir dava açma yetkisi bulunmadığına göre, davanın bu gerekçeyle reddine karar verilmesi gerekirken, bu husus gözden kaçırılarak işin esasına girilerek davanın reddine karar verilmiş ise de, dava redle sonuçlanmış olup hüküm sonucu itibariyle doğru bulunmaktadır.
Davacı vekilinin, tüm temyiz itirazlarının reddiyle sonucu itibariyle doğru bulunan yerel mahkeme hükmünün belirtilen nedenlerle ONANMASINA ve aşağıda dökümü yazılı 17,15 TL peşin harcın onama harcına mahsubu ile kalan 1,25 TL’ nin temyiz edenden alınmasına 13.06.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.