Abaküs Yazılım
8. Hukuk Dairesi
Esas No: 2010/7107
Karar No: 2011/3410
Karar Tarihi: 13.06.2011

Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2010/7107 Esas 2011/3410 Karar Sayılı İlamı

8. Hukuk Dairesi         2010/7107 E.  ,  2011/3410 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi
    DAVA TÜRÜ : Katkı payı alacağı

    ... ile ... aralarındaki katkı payı alacağı davasının reddine dair Avanos Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesinden verilen 14.01.2010 gün ve 344/5 sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi davacı vekili tarafınan süresinde isenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:
    K A R A R

    Davacı vekili, tarafların 1975 yılında evlendiklerini, vekil edeni ve davalının Hollanda’da işçi olarak çalışmak suretiyle gelir elde ettiklerini, dava konusu 186 ada 32 parselin arsasının 1998 yılında babası tarafından satın alınarak vekil edenine bağışlandığını,tarafların ortak birikimleriyle arsa üzerine bina yapıldığını, arsanın tamamı, üzerindeki binanın 1/2 payının müvekkiline ait olduğunu açıklayarak fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak üzere taşınmaz değerinin yarısına tekabül eden 20.000 TL alacağın yasal faiziyle birlikte davalıdan alınmasına karar verilmesini istemiştir.
    Davalı vekili, davanın yersiz olduğunu, taşınmazın vekil edenin geliriyle yapıldığını, davacının hiçbir katkısı bulunmadığını açıklayarak davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
    Mahkemece, davanın katkı payı alacağı isteğine ilişkin olup 07.08.1953 tarih 8/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme kararı ile TMK.nun 706.maddesi uyarınca taraflar arasında yapılmış resmi bir sözleşme bulunmadığından tarafların tanıklarının dinlenmesine gerek olmadığı görüşünden hareketle davanın reddine karar verilmesi üzerine; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Taraflar, 13.11.1975 tarihinde evlenmişler, 27.07.2006 tarihinde Hollanda Roermond Asliye Hukuk Mahkemesine açılan boşanma davası, kabul ile sonuçlanarak 29.09.2006 tarihinde kesinleşmiş, boşanma hükmünün Avanos Asliye(Aile)Mahkemesi hükmüyle tanınması üzerine boşanmışlardır. Başka mal rejimi seçilmediğinden 01.01.2002 tarihine kadar mal ayrılığı ( 743 sayılı TKM.nin 170.m), bu tarihten mal rejiminin sona erdiği boşanma davasının açıldığı tarihe kadar (TMK.nun 225/2.m) edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir (TMK.nun 202. m). Dosyadaki bilgi ve belgelere göre, dava konusu 186 ada 32 parsel, 25.03.2004 tarihinde kadastro yoluyla davalı ... adına tespit ve tescil edilmiş ise de; taşınmazın kadastro öncesinde davacının babası tarafından 25.06.1998 tarihli senetle satın alınarak davacıya bağışlandığı, evlilik birliği içerisinde taşınmaz üzerine bina yapıldığı ileri sürülmüştür. Mahkemece, yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmiş ise de yapılan nitelendirme ve ulaşılan sonuç usul ve yasaya uygun olmadığı gibi yapılan araştırma ve inceleme de yetersizdir.
    Davacı vekili dava dilekçesinde; dava konusu parselin arsasının babası tarafından bağışlanan kişisel mal niteliğinde olduğunu, üzerindeki binanın ise evlilik sırasında birlikte yapıldığını ileri sürerek istekte bulunmuştur. Yukarıda tarih ve sayısı yazılı içtihadı birleştirme kararı taşınmazın aynına yönelik dava ve isteklere uygulanması mümkün olup alacak taleplerinde uygulanması söz konusu değildir. Çünkü davacının tapu iptali ve tescil konusunda bir dava ve isteği bulunmamaktadır. Öte yandan taraflar arasında yazılı bir belge bulunmadığından tanıkların dinlenilmesine gerek olmadığı yönündeki mahkeme gerekçesine katılma imkânı da yoktur. Taşınmazın aynına yönelik herhangi bir talep olmadığına göre davacı taraf; davasını her türlü delille kanıtlama imkânına sahiptir.
    Diğer yönden; olayları anlatmak taraflara, hukuki nitelendirme yapmak ise, HUMK.nun 76.maddesi gereğince hakime aittir. Davacı vekili, arsanın vekil edeninin kişisel malı olduğunu, vekil edeninin üzerindeki binanın yapılmasına yarı oranında katkıda bulunduğunu bildirmiş mahkemece, katkı payı alacağı olarak nitelendirilmiş ise de; davanın niteliğinin belirlenmesi bakımından yapılan araştırma ve inceleme de yetersizdir. Mahkemece, tarafların sundukları delillerin eksiksiz olarak toplanması, dava konusu taşınmazın arsasının davacının babası tarafından 1998 yılında satın alınarak davacıya bağışlanıp bağışlanmadığı, bağışlanmış ise tarihi, davalı ... adına kadastro yoluyla tespit nedeni üzerinde durularak arsanın davacı ...’nın kişisel malı (TMK. nun 220/2.) olup olmadığının usulüne uygun olarak araştırılması, taşınmaz üzerindeki binaya ilişkin inşaat ruhsatı ile diğer kayıt ve belgeler getirtilerek inşaatın yapımına başlama ve tamamlandığı tarihlerin hiçbir kuşkuya yer bırakmayacak biçimde ayrı ayrı belirlenmesi, tarafların yurtdışındaki çalışma ve gelirlerine ilişkin kayıt ve belgelerin eksiksiz olarak getirtilip dosya arasına konulması, ya da yurt dışındaki çalışmalarına ve gelirine yönelik belgelerin getirtilip dosyaya eklenmesi için taraflara süre ve imkan tanınması gerekmektedir.
    Davacı, arsanın babası tarafından alınarak kendisine bağışlandığını ileri sürdüğüne göre, kural olarak; bu şekilde bağışlanan arsa, TMK. nun 220/2. maddesi gereğince davacının kişisel malı olarak kabul edilmesi gerekir. Aynı maddenin 4. bendi uyarınca, arsanın bedeli ise kişisel mal yerine geçen değerdir. Bu kuralın, aksinin kanıtlanması mümkündür. Bu konuda yapılacak araştırma ve inceleme sonucu gerçekten arsanın davacının babası tarafından alınıp davacı ... Özer’e bağışlanmış ise, öncelikle bu arsa üzerinde yapılan binanın yapımına başlandığı tarihteki arsanın gerçek değerinin yapılacak keşifte bilirkişi aracılığıyla saptanması, bundan ayrı tarafların çalışmalarına ve gelirlerine ilişkin bilgi ve belgeler esas alınarak yine arsa üzerindeki binanın yapımına başlandığı tarihe kadar her birinin ayrı ayrı toplam gelirlerinin hesaplanması, eşlerin sosyal statüleri ve mesleki kariyerleri ile toplum içindeki konumları gözönünde tutularak tarafların ayrı ayrı yapabilecekleri kişisel giderlerinin ayrıca saptanması, bundan ayrı 743 sayılı TMK. nun 152. maddesi uyarınca davalı ...’in mal ayrılığı döneminde evi geçindirme yükümlülüğü de gözetilerek ailedeki kişi sayısına göre yapabileceği harcamalar da belirlenerek davalının yaptığı kişisel giderlerine eklenmesi, tarafların böylece saptanan toplam giderlerinin ayrı ayrı toplam gelirlerinden düşürülmesi, her birinin ayrı ayrı yapabilecekleri tasarruf miktarlarının inşaata başlama tarihine göre hesaplanması, davacı ...’nın inşaata başlama tarihinde belirlenecek arsanın sürüm değerinin gelirine göre saptanan tasarruf miktarına eklenmesi ve davacının toplam tasarruf miktarının bulunması, böylece her iki tarafın toplam tasarruf miktarları karşısında ayrı ayrı katkı oranlarının hesaplanması, şayet inşaat 1.1.2002 tarihinden önce bitmiş ve bina tamamlanmış ise, davacıya ait bu katkı oranının dava tarihine göre saptanacak binanın toplam değeri ile çarpılması sonucu davacının katkı payı alacağının bulunması ve bunun hüküm altına alınması gerekmektedir.
    Şayet binanın yapımına 1.1.2002 tarihinden sonra başlanmış ve yasal edinilmiş mallara katılma rejimi geçerli olduğu bu dönemde bitirilmiş ise, davacının arsadan doğacak kişisel malına ait para yani arsanın bedeli binanın yapımına (edinilmiş mala) değer artış payı olarak girdiğinin kabulü ile uyuşmazlığın TMK. nun 227. maddesine göre çözüme kavuşturulması düşünülmelidir. Yani davacı arsadan gelen kişisel parası nedeniyle TMK. nun 227. maddesi uyarınca hesaplanacak değer artış payı yanında binanın tarafların gelirleriyle edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu dönemde yapıldığı gözetilerek binadan dolayı TMK. nun 231 ve 236. maddeleri gereğince yasal edinilmiş mallara katılma rejiminden doğan katılma (artık değeri) alacağını alacaktır. Tüm bu hususlar mahkemece toplanacak bilgi ve belgeler ile delillere göre nitelendirilip sonuçlandırılması gerekmektedir. Bu halde, TMK.nun 202, 222, 225, 219, 220, 227, 231, 236 ve 235. maddeleri uyuşmazlığın çözümünde gözönünde tutulmalıdır. TMK. nun 6 ve 222/1. maddeleri gereğince her iki taraf iddia ve savunmasını kanıtlamakla yükümlüdür.
    Yukarıdaki açıklamalar ve ilkeler gözardı edilerek hatalı değerlendirme, eksik araştırma ve inceleme sonucu hüküm kurulmuş bulunması usul ve kanuna aykırıdır.
    Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerle HUMK.nun 428.maddesi uyarınca BOZULMASINA ve 17,15 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davacıya iadesine 13.06.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.








    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi