17. Hukuk Dairesi 2014/1710 E. , 2015/8791 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacılar vekili, davalı tarafından ... poliçesi ile sigortalanan aracın sürücüsü destek İhsani ..."ın 08/08/2009 tarihinde karışmış olduğu çift taraflı trafik kazasında vefat ettiğini ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 5.000,00 TL maddi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsilini talep ve dava etmiş, davalıdan tahsilini talep ve dava etmiş, 26/06/2013 tarihli ıslah dilekçesiyle talebini eş ... için 106.103,47 TL’ye, çocuk ... için 5.235,22 TL’ye, çocuk ... için 4.174,62 TL’ye, çocuk Sıla için 17.288,17 TL’ye, çocuk ... için 12.949,63 TL’ye yükseltmiştir.
Davalı vekili, davanın iki yıllık zamanaşımı süresi geçtikten sonra açıldığını, davacıların murisinin tam kusurlu olduğunu, sorumluluklarının bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, toplanan delillere ve benimsenen bilirkişi raporuna dayanılarak, kazada davacıların desteği ...’ın tam kusurlu olduğu, davacıların 3. kişi konumunda olup tazminat talep edebilecekleri gerekçesiyle davanın kabulü ile davacılar ... için 106.103,47 TL, ... için 5.235,22 TL, ... için 4.174,62 TL, Sıla için 17.288,17 TL, Serdar için 12.949,63 TL olmak üzere toplam 145.751,11 TL destekten yoksun kalma tazminatının 500,00 TL için kaza tarihinden itibaren, geriye kalan miktarı için ıslah tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1)Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde, dava ve ıslah tarihinin ölümlü trafik kazasında zararı meydana getiren eylem suç oluşturduğundan 2918 sayılı ...’nun 109/2 maddesi gereğince uygulanacak ceza kanununda öngörülen uzamış zamanaşımı süresi içerisinde olmasına, özellikle oluşa uygun olarak düzenlenen aktüerya bilirkişisi raporunda belirtilen destek tazminatına ilişkin hesaplamanın hükme esas alınmasında bir usulsüzlük bulunmamasına, davacıların ölenin salt mirasçısı sıfatıyla değil, destekten yoksun kalan üçüncü kişi sıfatıyla dava açtıklarına, ölüm nedeniyle doğrudan davacılar üzerinde doğan destekten yoksunluk zararının oluşumundaki kusurun davacılara yansıtılamayacağına; dolayısıyla araç sürücüsünün veya işletenin tam kusurlu olmaları halinde, desteğinden yoksun kalan davacıları etkilemeyeceğine; 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu ve Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’na göre, aracın zorunlu mali sorumluluk sigortacısı davalı ..., işletenin üçüncü kişilere verdiği zararları teminat altına aldığına ve olayda işleten veya sürücü tam kusurlu olsalar bile, destekten yoksun kalan davacılar da zarar gören üçüncü kişi konumunda bulunduğundan, davalı ... şirketinin sorumlu olacağına (HGK"nun 15.6.2011 gün ve 2011/17-142 esas-411 karar, HGK"nun 22.2.2012 gün 2011/17-787 esas 2012/92 karar sayılı, HGK nun 16.1.2013 gün ve 2012/17-1491 esas,2013/74 karar sayılı ilamları uyarınca) göre, davalı vekilinin aşağıdaki bent dışında sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2) Dava, trafik kazasından kaynaklanan vefat nedeniyle destekten yoksun kalma tazminatına ilişkindir.
Davalı ... kazaya sebebiyet veren aracın trafik sigortacısıdır. 2918 sayılı ....nun 99/1. maddesi ile Zorunlu Mali Sorumluluk ... Poliçesi Genel Şartlarının B.2. maddesi uyarınca rizikonun, bilgi ve belgeleri ile birlikte sigortacıya ihbar edildiği tarihten itibaren 8 iş günü içinde sigortanın tazminatı ödeme yükümlülüğü bulunmakta, bu sürenin sonunda ödememe halinde temerrüt gerçekleşmektedir. Dosya içerisinde bulunan hasar dosyasındaki bilgilere göre davacıların tazminat talebinin ... şirketine 01.12.2009 tarihinde ulaşmış olduğu anlaşıldığından temerrüt tarihi 14.12.2009 tarihidir. Bu halde, mahkemece hükmedilen tazminatın 500,00 TL kısmına davacıların talebi gibi kaza tarihinden itibaren faiz işletilmesi doğru değil bozma nedeni ise de, bu yanılgının giderilmesi yargılamanın tekrarını gerektirir nitelikte görülmediğinden hükmün 6100 sayılı HMK"nın geçici 3/II. maddesi delaletiyle 1086 sayılı HMUK"nın 436/2. maddesi uyarınca düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle açıklanan nedenlerle davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile kararın hüküm fıkrasının 1. bendindeki “kaza tarihi olan 08.08.2009 tarihinden” ibaresinin çıkarılarak yerine “temerrüt tarihi olan 14.12.2009 tarihinden itibaren” ibaresinin eklenmesine, hükmün bu şekli ile DÜZELTİLEREK ONANMASINA ve peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine 16.6.2015 gününde Üye ..."ın karşı oyu ve oyçokluğuyla karar verildi.
-KARŞI OY-
Uyuşmazlık, karayolunda motorlu aracın işletilmesi sırasında tamamen kendi kusuru ile gerçekleşen kaza sonucu vefat eden, araç sürücüsünün ölümü nedeniyle desteğinden yoksun kaldığını iddia eden davacıların, aracın Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortasını düzenleyen ... şirketi aleyhine açtığı davada, 2918 sayılı yasanın 109/2 maddesinde düzenlenen uzatılmış zamanaşımının uygulanıp uygulanamayacağına ilişkindir.
Yargılama sırasında davalı vekilinin yasal sürede zamanaşımı def"inde bulunması üzerine yerel mahkemece “sürücünün eyleminin ceza yasalarına göre suç teşkil ettiği, davanın 2918 sayılı yasanın 109/2 maddesinde düzenlenen uzatılmış zamanaşımına tabi olduğu" gerekçesiyle zamanaşımı def"inin reddine karar verilerek dava kabul edilmiş,
Davalı vekilinin aynı konuya ilişkin temyiz istemi sayın çoğunluk görüşü doğrultusunda red edilerek yerel mahkeme kararı onanmıştır.
Sayın çoğunluğun onama gerekçesine katılamıyorum.
Bilindiği üzere, motorlu aracın işletilmesinden, aracın sürücüsü-işleteni ve Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortacısı zarar görenlere karşı müştereken ve müteselsilen sorumludurlar.
Araç sürücüsünün sorumluluğu, Türk Borçlar Kanunu"nun 49.maddesinde düzenlenen haksız fiil sorumluluğu hükümlerine,
Araç işleteninin sorumluluğu 2918 sayılı yasanın 85.maddesi hükümlerine,
Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortacısının sorumluluğu ise 2918 sayılı yasanın 91/ilk maddesi hükümlerine dayanmaktadır.
Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortasının sorumluluğu, poliçe limiti dahilinde işletenin sorumluluğu ile eş değerdir, aynıdır. İşleten tarafından ödenen ... primi karşılığında motorlu aracın işletilmesinden doğan, işletenin hukuki sorumluluğu, ... poliçesi ile ... şirketine geçmektedir. ... şirketinin sorumluluğu, poliçe teminatı dahilinde işletenin sorumluluğundan ne bir kuruş eksik ne de bir kuruş fazladır.
Araç sürücüsünün eylemi haksız fiil niteliğinde bulunduğu için sürücünün sorumluluğunun ve buna bağlı olarak Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortacısının sorumluluğunun tayinin de Türk Borçlar Kanunu"nun 49.maddesindeki koşulların gerçekleşmesi gerekir.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu"nun 49/1 maddesinde “kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar verenin bu zararı gidermekle yükümlü olduğu” hükmü getirilmiştir.
Madde metninden de açıkça görüldüğü üzere haksız fiil sorumluluğunun doğması için bir zarar veren, bir de zarara uğrayan olmalıdır.
Zarar veren ve zarara uğrayanın aynı kişi olması, bu iki sıfatın aynı kişide içtima etmesi durumunda elbetteki Türk Borçlar Kanunu"nun 49.maddesinde düzenlenen sorumluluktan söz edilmesi mümkün değildir.
Haksız fiil sorumluluğu ile ilgili zamanaşımı ise Türk Borçlar Kanunu"nun 72.maddesinde düzenlenmiş, maddenin birinci fıkrasının ikinci cümlesinde eylemin cezayı gerektirmesi durumunda uzatılmış zamanaşımı süresinin uygulanacağı kabul edilmiştir.
İşte uyuşmazlığa konu olan, 2918 sayılı yasanın 109/2 maddesi, Türk Borçlar Kanunu"nun 72/1 maddesinin ikinci cümlesinin Karayolları Trafik Kanunu"na uyarlanmış halidir.
2918 sayılı yasanın 109/2 maddesinde “davanın, cezayı gerektiren bir fiilden doğması ve ceza kanununun bu fiil için daha uzun bir zamanaşımı süresi öngörmesi halinde bu sürenin maddi tazminat talepleri için de geçerli olduğu” düzenlenmiştir.
Uzatılmış zamanaşımı süresinin uygulanabilmesi için haksız fiilin aynı zamanda ceza kanunları gereğince suç teşkil etmesi, bunun yanında haksız fiilden doğan tazminat alacağına ilişkin zamanaşımı süresinden daha uzun bir ceza davası zamanaşımı süresi öngörülmüş olması gereklidir. Suç niteliğindeki haksız fiilden doğan alacak hakkının uzatılmış zamanaşımına tabi olması, ceza kanunlarında daha uzun zamanaşımı süresi öngörülen hallerde tazminat talebinin daha önce zamanaşımına uğramasının hukuk mantığına aykırı olduğu düşüncesine dayanmaktadır. Zira, hukuk mantığı fail yönünden daha hafif bir müeyyide niteliğindeki, tazminat yükümlülüğünün daha ağır sonuçları olan ceza müeyyidesinden önce zamanaşımına uğramamasını gerektirir.
Bir fiil ancak suç niteliğini haiz ise cezalandırılabilir. Dolayısıyla borçlunun sorumluluğunu gerektiren fiil Ceza Kanunu ve özel yasalarda yer alan ceza hükümlerine göre suç niteliğinde olmalıdır.
Fiilin, suçun objektif ve subjektif unsurlarını ihtiva etmesi gerekli ve yeterlidir. Ancak bu fiil nedeni ile ceza soruşturması yapılması, ceza davası açılması veya borçlunun cezaya mahkum edilmesi şart değildir.
Ceza soruşturması yapılmamış veya ceza davası açılmamış ise fiilin suç niteliğini haiz olup olmadığı hukuk hakimi tarafından takdir edilecek, söz konusu takdirin yapılmasında hukuk hakimi ceza hukuku kurallarını dikkate alacaktır.
Somut olayda; davacıların desteği, aracı sevk ve idare etmekte iken tamamen kendi kusuru ile gerçekleşen kazada vefat etmiştir.
Davacılar, desteğin haksız fiil mağduru olması nedeniyle tazminat talep etmektedir.
Davacılar desteği aynı zamanda haksız fiilin failidir.
Olayda zarar gören davacıların Cumhuriyet Başsavcılığı"na şikayeti halinde yapılacak soruşturma sonucunda davacıların şikayeti yönünden fail ve mağdur sıfatıtının aynı kişide birleşmesi nedeniyle suç oluşmayacağından, kovuşturmaya yer olmadığına karar verilecektir.
Tazminat alacaklısı (davacı)nın tazminat isteminin dayanağı olan, desteğinin dikkatsiz ve tedbirsizlikle kendi ölümüne sebebiyet vermesi olayında suçun mağduru ve faili sıfatı aynı kişide içtima ettiğinden ceza hukukunun genel ilkelerine göre bu eylem suç teşkil etmeyecek, dolayısıyla davacının tazminat istemi yönünden 2918 sayılı yasanın 109/2 maddesi hükümleri uygulanmayacaktır.
Sonuç olarak, desteğin tamamen kendi kusuru ile dikkatsizlik ve tedbirsizlik neticesi kendi ölümüne sebebiyet verme eylemi, suçun mağduru ve faili sıfatının aynı kişide içtima etmesi nedeni ile 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu ve özel ceza yasalarında suç olarak tanımlanmış bir eylem değildir. Desteğin eyleminin karşılığı ceza yasalarında düzenlenmemiştir.
Ceza hukukunun temel ilkelerinden olan suçta ve cezada kanunilik ilkesi olarak da adlandırılan 5237 sayılı Türk Ceza Yasası"nın ikinci maddesinde “1-kanunun açıkça suç saymadığı bir fiil için kimseye ceza verilemeyeceği ve güvenlik tedbiri uygulanamayacağı, kanunda yazılı cezalardan ve güvenlik tedbirlerinden başka bir ceza ve güvenlik tedbirine hükmolunamayacağı, 2-idarenin düzenleyici işlemleri ile suç ve ceza konulamayacağı, 3-kanunların suç ve ceza içeren hükümlerinin uygulanmasında kıyas yapılamayacağı, suç ve ceza içeren hükümlerin kıyasa yol açacak biçimde geniş yorumlanamayacağı” öngörülmüştür.
5237 sayılı yasanın ikinci maddesi hükmüne göre, tazminat alacaklısı (davacı)nın, desteğinin ölümü nedeniyle tazminat talep etmesinde eylemin faili de mağduru da aynı kişi olduğundan, desteğin eylemi suç teşkil etmediğinden uyuşmazlıkta 2918 sayılı yasanın 109/2 maddesinde düzenlenen uzatılmış zamanaşımının uygulanması mümkün değildir.
Açıklanan nedenlerle yerel mahkeme kararının bozulmasına karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile onanmasına ilişkin sayın çoğunluk görüşüne karşıyım.
Karşı Oy
...