3. Hukuk Dairesi 2015/3011 E. , 2016/1219 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkillerinin 09.02.2011 tarihli taahhütname gereği davalıdan ... İli, ... İlçesi, ... Mahallesi, 26033 Ada, 1 parsel sayılı taşınmazın 67/9313 arsa paylı C Blk.8.Kat 31 numaralı bağımsız bölümü satın aldıklarını, davalının taahhütnamede taşınmazı imal eden kooperatife 09.02.2011 tarihine kadar doğmuş ve doğacak borçlardan 15.000,00.-TL ile sınırlı olmak üzere sorumlu olacağını kabul ettiğini, müvekkillerinin 09.02.2011 tarihinden önceki borçlar nedeni ile kooperatife ödeme yapmak zorunda kaldıklarını, müvekkillerinin dava dışı kooperatife yaptıkları ödemeleri tahsil amacı ile davalı aleyhine ... İcra Müdürlüğü"nün 2012/2286 sayılı dosyası ile yapılan takibe davalının haksız olarak itiraz ettiğini belirterek,itirazın iptaline takibin aynen devamına ve %20 den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacı tarafça sunulan belgelerin protokol tarihinden çok sonraki tarihlere ait aidat ödemesi ve genel kurul kararı gereği yapılan ara ödemelere ilişkin olduğunu,14.06.2012 tarihli kooperatif yazısında 09.02.2011 tarihinden önceki borçların cari hesabına kaydedilerek tahsil edildiğini, devredilen C Blok 31 nolu daire bakımından ise davacılara yansıtılmış herhangi bir borç kaydının bulunmadığının belirtildiğini,izah edilen nedenlerle haksız ve dayanaksız açılan davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece yapılan yargılama neticesinde; 21/07/2014 havale tarihli bilirkişi raporu hükme esas alınarak davalının davaya konu dava dışı kooperatifte bulunan hissesini davacılara devrederken 09.02.2011 tarihinden önceki tüm borçlarının davalıya ait bulunan cari hesaptan karşılandığını, davaya konu edilen daire için davacılara yansıtılan herhangi bir geçmiş borca rastlanmadığı belirtilerek,davanın reddine karar verilmiş; hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece aldırılan bilirkişi ...."ın 11.12.2013 havale tarihli ek raporunda;davacının rücu edebileceği ödemesinin bulunmadığı belirtilmiştir. Bilirkişi ..."in 10.04.2014 havale tarihli raporunda davalının hissesini devrettiği 09.02.2011 tarihi itibariyle geçmiş dönem borcu 1.891.136,90 TL esas alındığında üye başına düşen geçmiş dönem borcunun 22.784,78 TL olduğu,davalının geçmiş dönem borcu için davacı tarafından ödenen 10.000 TL rücu alacağının bulunduğu belirtilmiştir.Hükme esas alınan bilirkişi .... 21.07.2014 havale tarihli raporunda ise davalıdan devreden bir borç kaydı olmadığından davacının herhangi bir ödemede bulunmadığını,davalıya rucü edebileceği herhangi bir meblağın olmadığını belirtmiştir.
6100 sayılı HMK’nun 281. maddesinde; tarafların bilirkişi raporunda eksik gördükleri hususların, bilirkişiye tamamlattırılmasını, belirsizlik gösteren hususlar hakkında ise bilirkişinin açıklama yapmasının sağlanmasını veya yeni bilirkişi atanmasını mahkemeden talep edebilecekleri, mahkeme, bilirkişi raporundaki eksiklik yahut belirsizliğin tamamlanması veya açıklığa kavuşturulmasını sağlamak için, bilirkişiden ek rapor alabileceği; ayrıca gerçeğin ortaya çıkması için gerekli görürse, yeni görevlendireceği bilirkişi aracılığıyla, tekrar inceleme de yaptırabileceği açıklanmıştır.
Mahkemece; birinci ve ikinci bilirkişi raporları arasındaki çelişkinin giderilebilmesi için üçüncü kez bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır. Ancak, hükme esas alınan üçüncü bilirkişi raporu soyut nitelikli olup, denetime elverişli değildir.
Hâl böyle olunca; mahkemece, yukarıda açıklanan ilke ve esaslar gözetilerek, dosyanın aralarında yeminli mali müşavir ve kooperatif uygulamaları konusunda uzman bir bilirkişinin de bulunduğu üç kişilik bilirkişi heyetine verilmesi,Yargıtay ve taraf denetimine açık rapor alınarak ve taraflarca sunulan ödeme belgeleri ile taraflar arasındaki sözleşme değerlendirilerek karar verilmesi gerekirken, eksik ve çelişkili bilirkişi raporu hükme dayanak yapılarak yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 08.02.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.