10. Hukuk Dairesi 2020/9066 E. , 2021/8164 K.
"İçtihat Metni": Çatalca 1. Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
Dava, Kurum işleminin iptali istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne dair verilen karara karşı davalı Kurum vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 28.Hukuk Dairesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 28. Hukuk Dairesince verilen kararın, davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi
I-İSTEM
Davacı, 6111 sayılı Kanun ile 4447 sayılı İşsizlik Sigortası Kanunu" na eklenen geçici 10. Madde ve Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliği md. 103/4. f. hükümlerine dayanarak geçmiş dönemlere ilişkin olarak sigorta prim teşvikinden yararlanmaya yönelik yaptığı başvurunun, davalı Kurum tarafından 18/03/2015 tarih ve 2015/10 sayılı İç Genelge gerekçe gösterilerek 19/07/2016 tarihli yazı ile hukuka aykırı şekilde reddedilmesi nedeniyle iş bu davalı kurum kararının iptalini ve ayrıca müvekkili şirketin anılan yasa ve yönetmelik hükümleri çerçevesinde ilgili sigorta prim teşviki uygulamasından geçmiş dönemler bakımından yararlanma talebini içeren tarihli başvurusunun hukuka uygun olduğunun tespiti ve verilen cevabın iptali hususlarında karar verilmesini ayrıca yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
II-CEVAP
Davalı Kurum, iş bu davanın yetkisiz mahkemede açıldığını, yine bu davanın görevsiz mahkemede açıldığını, müvekkil kurumun davaya konu karar işlemi 19/07/2016 tarihli olduğunu ve iş bu davanın süresi içerisinde açılmadığı, davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesini, sigorta prim teşvikleri bakımından davanın Hazineye karşı açılması gerektiğini gösteren Yargıtay kararlarının mevcut olduğunu, müvekkili Kurumun işlemlerinin hukuka uygun oldup, usuli ve esasa ilişkin itirazlarının kabulü ile haksız ve yersiz, yasal dayanaktan yoksun davanın usul ve esas yönünden reddi ile yargılama giderleri, masraf ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
III-MAHKEME KARARI
A-İLK DERECE MAHKEME KARARI
İlk derece mahkemesi, davanın kabulüne, davalı Kurumun davacının başvurusu üzerine vermiş olduğu 19/07/2016 tarih ve 44529476/13 - 09 1085598 - 10.005.038 sayılı işleminin iptaline, davacı şirketin 6111 sayılı Kanun ile 4447 sayılı Kanuna eklenen geçici 10. maddesindeki sigorta primi teşvikinden 2014 yılının 07. 08, 09 ve 10. aylarına ilişkin yararlanmaya yönelik 14/06/2016 tarihli başvurusunun işleme alınması gerektiğinin tespitine karar vermiştir.
B-BAM KARARI
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi, usul ve esas açısından ilk derece mahkemesi kararını yerinde bulmak suretiyle; davalı Kurum vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermiştir.
IV-TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ:
Davalı Kurum vekili, Bölge Adliye Mahkemesi kararının yerinde olmadığı, kurum işleminin doğru olduğu yönünden bozulmasını istemişlerdir.
V-İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME:
İnceleme konusu dosyada; davacı 6111 sayılı Kanun ile 4447 sayılı sayılı İşsizlik Sigortası Kanunu" na eklenen geçici 10. madde ve Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliği md. 103/4.f. hükümlerine dayanarak geçmiş dönemlere ilişkin olarak sigorta prim teşvikinden yararlanmaya yönelik yaptığı başvurunun, davalı kurum tarafından 18/03/2015 tarih ve 2015/10 sayılı İç Genelge gerekçe gösterilerek 19/07/2016 tarihli yazı ile hukuka aykırı şekilde reddedilmesi nedeniyle kurum kararının iptalini ve anılan yasa ve yönetmelik hükümleri çerçevesinde ilgili sigorta prim teşviki uygulamasından geçmiş dönemler bakımından yararlanma talebini içeren tarihli başvurusunun hukuka uygun olduğunun tespitini talep etmiştir.
01.04.2018 tarihi itibari ile 5510 sayılı Yasanın ek 17. maddesi yürürlüğe girmiş ve ayrıca bu maddenin 4. Fıkrası hükmündeki “Görülmekte olan davalarda, ayrıca bir başvuru şartı aranmaksızın, dava öncesi yapılan idari başvuru tarihinden itibaren işleyecek kanuni faiziyle birlikte hesaplanacak tutar üçüncü fıkra hükümlerine göre mahsup veya iade edilir. Mahkemelerce, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce açılmış davalarda davanın konusuz kalması sebebiyle karar verilmesine yer olmadığına karar verilir. Yargılama giderleri idare üzerinde bırakılır ve vekâlet ücretinin dörtte birine hükmedilir. Ayrıca, ilk derece mahkemelerince verilen kararlar hakkında Sosyal Güvenlik Kurumu"nca kanun yollarına başvurulmaz ve bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce yapılan kanun yolu başvurularından vazgeçilmiş sayılır.” İbaresinin iptali için Anayasa Mahkemesi"ne başvuruda bulunulmuş ve Anayasa Mahkemesince 19.02.2020 gün ve 2018/139 E. - 2020/12 K. Sayılı karar ile bu hükmün iptaline karar verilmiş ve karar 05.05.2020 tarih ve 31118 sayılı Resmi gazetede yayımlanmıştır.
Anayasa"nın 153. maddesi uyarınca, Anayasa Mahkemesi"nin iptal kararları gerekçesi yazılmadan açıklanamamakta ve ancak Resmi Gazete"de yayımlandıktan sonra yürürlüğe girmektedir. Anayasa Mahkemesi"nin iptal kararlarının yasama, yürütme ve yargı organları, idari makamlar, gerçek ve tüzel kişileri bağlayacağı açıktır. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 33. maddesi hükümlerine göre, Türk hukukunu resen uygulamakla yükümlü olan mahkemelerin ve giderek Yargıtay’ın iptal kararı ile yok hükmünde olan ve böylece yürürlükten kalkan bir yasa maddesine dayanarak inceleme yapma ve karar verme yetkilerinin bulunmadığının kabulü doğal olup, bu yönde bir uygulama yapılmasına imkânı yoktur. Belirtilmelidir ki, Anayasa Mahkemesi"nin iptal kararları, bozma kararları ile oluşan usulü kazanılmış hakların istisnasını teşkil ederler. Buna göre; usuli kazanılmış hak gereğince uygulanması gereken bir kanun maddesi Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edildiği taktirde artık usuli kazanılmış hakka göre değil, Anayasa Mahkemesi"nin iptal kararıyla ortaya çıkan yeni hukuki duruma göre karar verilir. Şu halde, Anayasa Mahkemesi"nin iptal kararı karşısında, yeni oluşan durumun kesin hüküm halini almamış derdest tüm davalar yönünden uygulanmasının zorunluluğu ortadadır.
Eldeki davada ise, mahkemece yazılı şekilde karar verilmiş ise de, 5510 sayılı Yasanın ek 17. maddesinin 4. fıkrasının iptali ile oluşan bu yeni durumun dikkate alınması ve davaya konu uyuşmazlığa ilişkin yasal tüm dayanaklar ve teşvik hükümlerinden faydalandırılması veya fazla ödenen tutarların iadesi/mahsubu istemleri bakımından yasal tüm şartların varlığı incelenmeli ve sonucuna göre işin esası hakkında olumlu veya olumsuz bir karar verilmelidir.
Bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin, mahkemece yazılı şekilde hüküm tesisi, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O hâlde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 28. Hukuk Dairesinin istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin kararının kaldırılarak İlk Derece Mahkemesince verilen hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 28. Hukuk Dairesi kararının HMK"nın 373/1 maddesi gereğince kaldırılarak temyiz edilen ilk derece mahkemesi hükmünün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 14/06/2021 gününde oybirliğiyle karar verildi