17. Hukuk Dairesi 2014/3994 E. , 2015/9008 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
- K A R A R -
Davacılar vekili, müvekkillerinin murisi olan Fatma Kargacı"ya davalının kullanmakta olduğu 25 AY 645 plaka sayılı aracın çarpması sonucu ölüm gerçekleştiğini, karşı taraf sigortasından belli bir paranın alındığını ancak yetersiz olduğunu, fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla davacı eş için 1.000 TL destekten yoksun kalma tazminatı, 40.000 manevi tazminat, çocukların her biri için ayrı ayrı 15.000 TL manevi tazminat olmak üzere toplam 86.000 TL tazminatın tahsilini istemiştir. 11/09/2013 havale tarihli ıslah dilekçesi ile davacı eş Hasan Hüseyin yönünden 23.923,00 TL maddi tazminat talebinde bulunmuştur.
Davalı ..., yeşil kart ile geçimini temin ettiğini, yolun şehirlerarası yol olduğunu, müteveffanın kusurlu olduğunu, sigorta şirketinin ödeme yapması gerektiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Davalı ..., zamanaşımı def"inde bulunmuş, bilirkişi tarafından müteveffanın maaşı varmış gibi hesaplama yapıldığını, kusurun muriste olduğunu, sigorta şirketinin tazminatı ödemesi gerektiğini beyan ederek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, iddia, savunma ve toplanan kanıtlara göre; maddi tazminat bakımından, davacı ..."nın davasının kısmen kabulü ile 23.068,00 TL nin olay tarihi olan 03/10/2008 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, davacı ... Kagacı için davanın kısmen kabulü ile 10.000 TL manevi tazminatın, davacı ... ve ... için davanın kısmen kabulü ile ayrı ayrı 7.500 TL manevi tazminatın olay tarihi olan 03/10/2008 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, davacı ... yönünden karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş; hüküm, davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1- Dava dilekçesinde davalı ... davacı olarak gösterilmemiştir. Davacı vekilinin, 18.09.2012 tarihli dilekçe ile araç sahibi ..."ın davaya katılmasını talep etmesi üzerine davaya dahil edilmiştir. Temyize konu tazminat davasında taraf olmayan bir kişi taraf haline getirilemeyeceğinden, ..."ın dahili dava yolu ile davaya dahil edilmesi ve davada davalı konumuna getirilmesi söz konusu olamayacağından, mahkemece bu davalı yönünden aleyhine hüküm kurulmaması gerekirken yazılı şekilde bu davalı hakkında da hüküm kurulması doğru olmamıştır.
2- 1086 Sayılı HUMK"nun 388 ve 389. maddeleri ile 6100 Sayılı HMK"nun karşılık 297/1-2 maddeleri uyarınca, mahkeme kararında; hüküm sonucunun, taraflara yükletilen hak ve sorumlulukların şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde ayrı ayrı ve açıkça gösterilmesi gerekir. Yine, HUMK.nun 388/3. maddesi gereğince (HMK. 297/c) hükmün gerekçesinde tarafların iddia ve savunmalarının özeti, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususlar, çekişmeli konular hakkında toplanan deliller, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesi, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebeplerin gösterilmesi gerekir.
Bütün mahkemelerin her türlü kararlarının gerekçeli olarak yazılması gerektiği T.C. Anayasasının 141/3. maddesinde de açıkça belirtilmiştir.
Bu hükümler yargıda açıklık ve netlik prensibinin gereği ve kamu düzeni ile ilgili olup, yasanın aradığı anlamda oluşturulacak kısa ve gerekçeli kararların hüküm fıkralarının açık, anlaşılır, çelişkisiz, uygulanabilir olmasının gerekliliği kadar, kararın gerekçesinin de, sonucu ile tam bir uyum içinde, ifadeleri özenle seçilmiş ve kuşkuya yer vermeyecek açıklıkta olması zorunludur.
Zira, tarafların o dava yönünden, hukuk düzenince hangi nedenle haklı veya haksız görüldüklerini anlayıp değerlendirebilmeleri, davaya konu maddi olguların mahkemece nasıl nitelendirildiğini bilmeleri gerekir.
Yargıtay"ın hukuka uygunluk denetimini yapabilmesi için de ortada usulüne uygun şekilde oluşturulmuş bir hükmün bulunması gerektiği açıktır.
Somut olayda, ihtilaflı hususlar, hukuki uyuşmazlık, delillerin ne şekilde değerlendirildiği açık olmadığı ve gerekçe ile hüküm örtüşmediği gibi, mahkemece iki rapor arasında çelişki olduğu söylenmişse de dosyada tek bir raporun bulunduğu, çelişkiyi giderdiği söylenen hesaplamanın ne şekilde yapıldığının gerekçeye yansıtılmadığı görülmüştür. Bu husus yukarıda açıklanan ilkelere aykırılık oluşturduğundan, hükmün bozulması gerekmiştir.
3-) Bozma neden ve şekline göre, davalılar vekilinin diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle davalılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalılara geri verilmesine 22/06/2015 gününde oybirliği ile karar verildi.