17. Hukuk Dairesi 2015/7346 E. , 2015/9069 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Hükmüne uyulan Dairemizin bozma ilamında özetle;davanın Türk Borçlar Kanununun 19.maddesi (BK"nun 18)gereğince açılmış muvazaa hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkin olduğu, bir davada taraflarca ileri sürülen maddi olguların hukuki değerlendirilmesini yapmak, uygulanacak yasa maddelerini bulmak ve uygulamanın hakimin doğrudan görevi olduğu, dava dilekçesindeki ileri sürüşe ve yargılama sırasındaki sözlü ve yazılı açıklamalara göre dava niteliği itibarıyla TBK 19.maddesinde tanımını bulan muvazaa hukuksal nedenine dayalı iptal davası olduğu, muvazaa davası borçlunun yaptığı tasarrufi işlemlerin gerçekte hiç yapılmamış olduğunu tesbit ettirmeyi amaçladığı, kural olarak muvazaa nedeniyle hakları ihlal olunan ve zarar gören 3.kişiler tek taraflı veya çok taraflı hukuki işlemlerin geçersizliğini ileri sürebileceği, 3.kişinin danışıklı işlem ile hakkının zarar gördüğünün benimsenebilmesi için onun danışıklı işlemde bulunandan bir alacağının var olması ve bu alacağın ödenmesinin önlemek amacıyla danışıklı bir işlem yapılması gerektiği, davacının bu davadaki amacının alacağını tahsil edebilmek için muvazaa nedeniyle temelde geçersiz olan işlemin hükümsüzlüğünü sağlamak olduğu, muvazaaya dayalı davalarda davacının icra takibine geçmesi ve aciz belgesi almasına gerek olmadığı, muvazaaya dayalı iptal davasında
davacı muvazaalı işlemle kendisinin zararlandırıldığını ileri sürdüğü, davacının iddiasını kanıtlaması halinde iddianın taşınmazın aynına ilişkin olmadığı, alacağın tahsiline yönelik bulunduğu da gözetilerek İİK 283/1 maddesi kıyasen uygulanarak iptal ve tescile gerek olmaksızın davacının taşınmazların haciz ve satışını isteyebilmesi yönünden hüküm kurulması gerektiği, somut olayda, davacı ile davalı ... Uysal arasında imzalanan 21.12.2009 tarihli sözleşme içeriğinden, davalı ... tarafından davacıya 22.12.2009 tanzim 31.12.2009-30.12.2011 tarihleri arasındaki vadeleri içeren 25 adet senet verildiği, bu senetlerden ilk beşinin davalı ... tarafından ödendiği, ödenmeyen 22.12.2009 tanzim 31.5.2010-30.12.2011 tarihleri arasındaki vadeleri içeren 20 senet için davacı tarafından dava konusu 2010/14036 sayılı dosya ile takibe başlandığının anlaşıldığı, davalılar vekilinin savunmasında dava konusu taşınmaz satışının gerçek bir satış olduğunu, davalı ... tarafından davacıya ödenen ve bu nedenle takip konusu yapılmayan 22.12.2009 tanzim 31.12.2009,31.1.2010, 28.2.2010 31.3.2010,30.4.2010 vadeli toplam 6.000,00 TL meblağlı beş senet için davalı ..."un 22.1.2010 tarihinde 7.500,00 TL banka kredisi kullanarak bu meblağı kardeşi Nilüfer"e verdiğini ve bu para ile de ...."in takip konusu yapılmayan beş senedi ödediğini,..."in abisinden aldığı parayı ödeyememesi nedeniyle de dava konusu taşınmazı devrettiğini belirterek banka kredi sözleşmesini sunduğu, dinlenen tanık beyanlarından davalı ..."un dava konusu taşınmazı aldıktan sonra tamirat yaptırdığı, taşınmazın halen davalıların annesi ve intifa hakkı sahibi ....tarafından kullanıldığının anlaşıldığı, bu durumda taraf delillerinin yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda Türk Borçlar Kanununun 19 .maddesinde düzenlenen muvazaa hukuksal nedenine göre değerlendirmesi ve sonucuna göre karar verilmesi gerekirken davanın İİK"nun 277 ve devamı maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali davası olarak değerlendirilmesinin doğru olmadığı;kabule göre de, dava konusu 2010/14036 takip dosyası içeriğinden dava koşulu olan aciz belgesi bulunmadığı anlaşıldığından davanın önkoşul yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken davanın İİK 278/3-2 madde gereğince kabulünün isabetli görülmediği; tasarrufun iptali davalarında harç ve vekalet ücreti takip konusu alacak miktarı ile iptali istenen tasarrufun tasarruf tarihindeki değeri karşılaştırılarak düşük olan değer üzerinden hesaplanması gerektiği, somut olayda iptali istenen tasarrufun tasarruf tarihindeki gerçek değeri olan 6.476,80
TL, takip konusu alacak miktarı olan 35.566,00 TL"den daha düşük olduğundan harç ve davacı yararına hükmedilen vekalet ücretinin tasarruf değeri üzerinden hesaplanması gerekirken alacak miktarı üzerinden hesaplanmasının da doğru olmadığı gereğine değinilmiştir.
Mahkemece iddia, savunma, toplanan deliller ve bozma ilamı doğrultusunda dava konusu satış işleminin gerçek bir satış olduğu, davalı ..."un bankadan kredi kullanarak davalı ..."e borç verdiği, davalı ..."in bu para ile davacılarla arasındaki senetlerin bir kısmının ödemesini gerçekleştirdiği, Nilüfer"in abisinden aldığı borcu ödeyememesi sebebiyle dava konusu taşınmazın devrinin gerçekleştirildiği, taşınmazın devrinden sonra davalı ..."un taşınmazda tamirat yaptırarak tanık beyanlarında belirtildiği ve taşınmazın intifa hakkı sahibi Fevziye Kaya tarafından kullanıldığı, satış işleminin muvazaalı olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı doğrultusunda inceleme yapılıp hüküm verilmiş olmasına, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına, bozmanın kapsamı dışında kesinleşmiş olan yönlere ilişkin temyiz itirazları incelenemeyeceğine göre, davacı vekilinin yerinde olmayan bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda dökümü yazılı 27,70 TL onama harcının temyiz eden davacıdan alınmasına 23.6.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.