8. Hukuk Dairesi 2017/11262 E. , 2019/4868 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi
DAVALILAR : ... vd.
DAVA TÜRÜ : Soybağının Reddi
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş olup hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.
K A R A R
Davacı vekili, dava dilekçesinde, davacı ile davalı ..."ın 24/09/2009 tarihinde evlendiklerini, bu evliliklerinden 2010 doğumlu Beyza, 2013 doğumlu Abdülmuttalip ve 2015 doğumlu Yüsra adında üç çocuklarının bulunduğunu, evlilik sırasında davacının, davalı ..."ın başka bir erkekle konuşmalarını yakaladığını, bunun üzerine davalı ..."ın hamile olarak evi terk ettiğini, hamile kalma tarihinin ise bu erkekle ilişkisinin başladığı tarihlere denk geldiğini, 20.11.2015 tarihinde boşanmanın gerçekleşmesi ile davalı ..."nın çocuğu olmadığına tam kanaat getirdiğini, diğer çocukları babalarına benzediği halde Yüsra"nın davacıya benzemediğini belirterek, Yüsra Bozkurt"un nesebinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, boşanma davasının 02/12/2014 tarihinde açıldığı, bu davada dayanılan vakaların zaten babalık davasındaki iddialara uygun vakıalar olduğu, bu hali ile bahse konu öğrenme tarihinin 02/12/2014 tarihli olarak kabulü gerektiği, mevcut davanın ise 19/01/2016 tarihinde açılması sebebi ile takdiren hak düşürücü süre içinde açılmayan davanın reddine karar verilmiştir.
Dava, koca tarafından açılan soybağının reddi istemine ilişkindir.
Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere göre, davacı ile davalı ..."ın 24/09/2009 tarihinde evlendikleri, soybağının reddi istenilen Yüsra"nın 23.01.2015 doğum tarihli olarak 27.01.2015 tarihinde nüfusa tescil edildiği, tarafların 02/12/2014 tarihinde açılan dava sonucunda 20.11.2015 tarihinde boşandıkları anlaşılmaktadır.
1. Mahkemece, boşanma davasının açıldığı sırada davacının durumu bildiği kabul edilerek hak düşürücü süreden dava reddedilmiş ise de; boşanma dava dilekçesinde çocuğun davacıdan olmadığı ile ilgili bir açıklamanın olmadığı, davacının davalının başka kişilerle telefonda görüşmelerine tanık olması üzerine tartışmaların başladığı, bunun üzerine boşanma davasının açıldığı, boşanma davasında durumun davacının çocuğun kendisinden olmadığını bildiğini göstermeyeceği, 20.02.2015 günlü celsede davacı vekilinin, davacının yeni doğum yaptığını,
bu çocukla ilgili olarak nesebin reddi davası açacaklarını bildirdiği, bu durumun davacının çocuğun kendisinden olmadığını boşanma davasının açıldığı tarihte bildiğini göstermeyeceği, 20.02.2015 tarihinde öğrenmenin kabulü halinde ise 19.01.2016 tarihinde açılan soybağının reddi davasının Türk Medeni Kanunu"nun 289/1. fıkrada belirtilen bir yıllık hak düşürücü sürede açıldığının kabulü gerekir. Mahkemece süresinde açılan davaya esastan bakılarak toplanan ve toplanacak kanıtlara göre bir karar verilmelidir.
2. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu"nun 426. maddesinde, “Vesayet makamı, aşağıda yazılı olan veya kanunda gösterilen diğer hallerde ilgilisinin isteği üzerine veya resen temsil kayyımı atar: Ergin bir kişi, hastalığı, başka bir yerde bulunması veya benzeri bir sebeple ivedi bir işini kendisi görebilecek veya bir temsilci atayabilecek durumda değilse, bir işte yasal temsilcinin menfaati ile küçüğün veya kısıtlının menfaati çatışıyorsa, yasal temsilcinin görevini yerine getirmesine bir engel varsa“ hükümleri düzenlenmiştir.
Somut olayda; davacı baba tarafından açılan davada, küçük Yüsra"nın gerçek babasının davacı ... olmadığına karar verilmesinin istendiği ve davanın küçüğe kayyım tayin ettirilmeden karara bağlandığı anlaşılmaktadır.
Yukarıda gösterilen yasal düzenlemeler dikkate alındığında Mahkemece küçüğe kayyım tayin ettirilip davanın kayyıma yöneltilmesi, gösterdiği takdirde delillerinin toplanmasından sonra delillerin birlikte değerlendirilerek oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken eksik hasımla yargılama yapılarak davanın reddine karar verilmesi de doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile sair yönler incelenmeksizin hükmün HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, taraflarca HUMK"un 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 09.05.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.