3. Hukuk Dairesi 2016/1294 E. , 2016/1743 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :TÜKETİCİ MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki menfi tespit davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı dava dilekçesi ile; davacının davalı kurumun konut abonesi olduğunu, davalı kurumun 26/09/2011 ile 22/05/2012 tarihleri arasında 5.067 m3 su tüketildiği gerekçesi ile 50.153.02. TL tahakkuk ettirdiğini, yerin ...."de bulunan yazlık ev olduğunu, bu kullanımın fabrikalarda bile olmadığını ileri sürerek; borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesi ile; davanın reddini istemiştir.
Mahkemece; davanın kısmen kabulüne, davacının davalıya 47.622.20. TL borçlu olduğunun, 2.530.82 TL borçlu olmadığının tespitine karar verilmiş; hüküm, taraflarca temyiz edilmiştir.
HMK.nun 266 ve devamı maddeleri gereğince, çözümü özel veya teknik bir bilgiyi gerektiren hallerde bilirkişinin oy ve görüşünün alınması gerekir. Ancak, bilirkişi seçimi yapılırken düşüncesine başvurulacak kişi veya kişilerin özel ve teknik bilgilerinin yeterli olup olmadığı üzerinde durulması gerekir.
Bilirkişi raporu kural olarak hâkimi bağlamaz. Hâkim raporu serbestçe takdir eder. Hâkim, raporu yeterli görmezse, bilirkişiden ek rapor isteyebileceği gibi gerçeğin ortaya çıkması için önceki bilirkişi veya yeniden seçeceği bilirkişi vasıtasıyla yeniden inceleme de yaptırabilir. Bilirkişi raporları arasındaki çelişki varsa hakim çelişkiyi gidermeden karar veremez.
Somut olayda; mahkemece, keşif yapılmış, keşfe katılan makine mühendisi bilirkişi raporunda davacının borcunun 19.170.59. TL olduğunu belirtmiş, davalı vekili bu bilirkişi raporuna itiraz etmiştir. Mali müşavir bilirkişi ise, hazırladığı raporda davacının borcunun 47.622.20 .- TL olduğunu belirtmiştir. Taraflar bu rapora itiraz etmişlerdir.
Mahkemece benimsenerek hükme dayanak alınan sonraki bilirkişi raporu ile daha önce alınan bilirkişi raporunun çeliştiği, bilirkişi raporları arasındaki çelişki giderilmeden hüküm kurulduğu anlaşıldığı gibi; hükme esas alınan raporu düzenleyen bilirkişi mali müşavir olduğundan, uyuşmazlığın doğru olarak tespiti ve çözümlenmesi için gerekli uzmanlığa sahip de değildir.
Bu durumda, mahkemece; önceki bilirkişiler dışında oluşturulacak üç kişilik uzman bilirkişi kurulundan, alınan iki rapordaki çelişkileri de giderecek, itirazları karşılayacak biçimde rapor alınarak; varılacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken; birbiriyle çelişen raporlardan sonrakine (uzman olmayan bilirkişi tarafından hazırlanan rapor) dayanılarak, raporlar arasındaki çelişki de giderilmeden eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı görülmüş, bu husus bozmayı gerektirmiştir.
Bozma nedenine göre, diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 15.02.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.