11. Ceza Dairesi 2018/1264 E. , 2020/5837 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Resmi belgede sahtecilik
HÜKÜM : Mahkumiyet
Yargıtay Ceza Genel Kurulu"nca kabul edilen ve Dairemizce de benimsenen, 22.04.2014 gün ve 2013/11-397 sayılı kararında açıklandığı üzere; gerek 765 sayılı TCK"nin, gerekse de 5237 sayılı TCK"nin belgede sahtecilik suçlarının düzenlendiği madde metinlerinde suçun mağdurunun kim olduğuna ilişkin bir düzenlemeye yer verilmemesi, belgede sahtecilik suçlarının hukuki konusunun kamunun güveni olması ve bu suçların kamu güvenine karşı suçlar bölümünde düzenlenmiş bulunması hususları birlikte değerlendirildiğinde; bu suçların mağdurunun toplumu oluşturan bireylerin tamamının, diğer bir ifadeyle kamunun olduğunun, eylemin belirli bir kişinin zararına olarak işlenmesi halinde bu kişinin mağdur değil, suçtan zarar gören olacağının kabulü gerekmektedir. Aksinin kabulü halinde, somut olayda olduğu gibi birden fazla kişiye karşı işlenmiş olan sahtecilik suçlarında hükmolunacak sonuç ceza miktarları göz önünde bulundurulduğunda, 5237 sayılı TCK"nin “Adalet ve Kanun Önünde Eşitlik İlkesi” başlıklı 3. maddesinin gerekçesinde, "Suç işlenmesiyle bozulan toplum düzeninde adaletin sağlanması için suç işleyen kimseye uygulanacak ceza hukuku yaptırımlarının haklı ve ölçülü olması gerekir. Çünkü ancak haklı ve suçun ağırlığıyla orantılı bir yaptırım ile suç işleyen kişinin bu fiilinden pişmanlık duyması sağlanabilir ve yeniden topluma kazandırılması söz konusu olabilir" şeklinde açıklanmış olan ölçülülük ilkesine aykırı davranılmış olunacaktır. Öğretide, belgede sahtecilik fiilinin belirli bir kişinin zararına olarak işlenmesi halinde ilgili kişinin de mağdur sayılacağı yönünde bir kısım görüşler olmakla birlikte, çoğunluk itibariyle, anılan suçların mağdurunun kamu olduğuna ilişkin, "Sahtekarlık suçlarının mağduru daima Devlettir. Bu suçlar dolayısıyla maddi ya da manevi bir zarara uğrayan kimse ise, mağdur olmayıp, "suçtan zarar gören kişi" sayılır ve böyle bir veya bir kaç kişinin bulunması, suçun hukuki konusunu etkilemez" (Sahir Erman, Ticari Ceza Hukuku Cilt III, Sahtekarlık Suçları, İstanbul 1981, 4. Baskı, s. 10), "Resmi evrakta sahtecilik suçları TCK"da topluma karşı işlenen suçlar bölümünde düzenlenmiş olduğu için bu suç tiplerinin toplumu oluşturan bireylerin tamamına karşı işlenmiş olduğunun kabulü gerekir." (Veli Özer Özbek, Mehmet Nihat Kanbur, Koray Doğan, Pınar Bacaksız, İlker Tepe, Türk Ceza Hukuku Özel Hükümler, Seçkin Yayınevi, 4. Baskı, 2012, s. 759) şeklinde görüşler bulunmaktadır. Bu açıklamalar ışığında, sanıklar hakkında sahte diploma yapmak suretiyle resmi belgede sahtecilik suçundan açılan kamu davasında; bozma ilamında da belirtildiği üzere, sanıklar hakkında benzer eylemleri nedeniyle derdest kamu davasının bulunduğu, bozma kararına uyulmasına rağmen suça konu sahte işlemlerin benzer şekilde yapılıp yapılmadığı hususunda bilirkişi incelemesinin yaptırılmadığı anlaşılmakla, belgelerde sahtecilik suçunun hukuki konusunun kamu güveni olduğu ve fiil tarihleri birlikte dikkate alınarak; sanıkların fiillerinin her biri yenilenen kastla işlenmiş ayrı suçları mı, yoksa bir suç işleme kararının yerine getirilmesi amacıyla kanunun aynı hükmünü, kısa zaman aralıkları içerisinde, birkaç kez ihlal etmek suretiyle zincirleme tek suçu mu oluşturduğunun değerlendirilmesi açısından, bu dosyanın benzer nitelikteki Gaziosmanpaşa 5. Asliye Ceza Mahkemesinin 2011/688 esas sayılı dosyası ile birleştirilmesi, suça konu sahtecilik eylemlerinin benzer şekilde yapılıp yapılmadığı hususunda bilirkişi incelemesi yaptırılması, sonucuna göre sanıkların hukuki durumlarının tayin ve takdiri gerektiği gözetilmeden eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde hükümler kurulması,
Yasaya aykırı, sanık ... müdafii, sanık ... müdafii ve sanık ...’in temyiz talepleri bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükümlerin bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nin 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 14/10/2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.