15. Ceza Dairesi 2015/14676 E. , 2016/804 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Dolandırıcılık, sahtecilik
HÜKÜM : Sanıklar hakkında;
1-Sahtecilik suçundan; TCK’nın 204/1, 62, 51/1-3-7-8 ve 53. maddeleri uyarınca mahkûmiyet, erteleme
2-Dolandırıcılık suçundan; beraat
Sanıkların nitelikli dolandırıcılık suçundan beraatlarına ilişkin hükümler katılan vekili; sahtecilik suçundan mahkumiyetlerine ilişkin hükümler, katılan vekili ile sanıklar müdafileri tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü.
Sanıklar... ile ..."ın, fikir ve eylem birliği içerisinde hareket ederek ..."a ait ve gerçekte kaybolmamış olan çeki kim olduğu bilinmeyen bir başka kişiye 03.03.2007 keşide tarihli, 5.000 TL bedelli olarak doldurtup imzalattırdıktan sonra, ..."ın suça konu çeki satın aldığı sucuklara karşılık katılan ..."e ciro etmeden verdiği, bu arada keşide tarihinden bir gün önce sanık ..."ın çeki kaybettiğinden bahisle ilgili bankaya ödemeden men yasağı koydurduğunun iddia edildiği olayda;
1-Sanık ... müdafii tarafından resmi belgede sahtecilik suçundan kurulan mahkûmiyet hükmüne yönelik yapılan temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Sanık ve müdafiinin yüzüne karşı verilen 30.04.2015 tarihli hükme yönelik olarak yasal süresi geçtikten sonra sanık müdafisinin yapmış olduğu 08.05.2015 tarihli temyiz inceleme başvurusunun, 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesine istinaden uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’un 317. maddesi uyarınca REDDİNE,
2-Sanıklar hakkında dolandırıcılık suçundan kurulan beraat hükümlerine yönelik katılan vekili tarafından yapılan temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Ayrıntıları Yargıtay Ceza Genel Kurulu"nun 03.03.1998 gün ve 6/8-69 sayılı kararında açıklandığı üzere, önceden doğmuş bir zarar veya borç için hileli davranışlarda bulunulması halinde zarar veya borç kandırıcı nitelikteki davranışlar sonucu doğmayacağından hareketle; suça konu çekin önceden doğan borca karşılık şikayetçiye verildiğinin sabit olması nedeniyle yasal unsurları oluşmayan dolandırıcılık suçundan verilen beraat kararlarında bir isabetsizlik görülmemiştir.
Bozmaya uyularak yapılan yargılama sonunda, yüklenen suçun yasal unsurlarının oluşmadığı gerekçe gösterilerek mahkemece kabul ve takdir kılınmış olduğundan, beraat kararlarının kanuna aykırı olduğuna ilişkin katılan vekilinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle hükümlerin ONANMASINA,
3-Sanıklar ... ve ... hakkında resmi belgede sahtecilik suçundan kurulan hükümlere yönelik katılan vekili ve sanık ... müdafiinin temyiz itirazlarının incelenmesinde;
a)Sanık ... hakkındaki hükmün incelenmesinde;
Sanığın aşamalardaki tüm savunmalarında, paraya ihtiyacı olduğu için borç istediği ...’ın kendisine para yerine çek vermek istediğini söylemesi nedeniyle kabul ettiğini, kesinlikle sahte olduğunu bilmediğini, öncesinde çek kullanmamış olması nedeniyle çeki katılana verirken, ciro edileceğini bilmediğini, karşı tarafın da bunu istemediğini, suça konu çek bedelinin borcundan mahsup edildiğini belirterek suçlamaları kabul etmemesi ile bozma ilamından sonra sanık ...’ın savunmasında, ...’ın kendisinden çek aldığını unutmuş olması nedeniyle ödemeden men yasağına ait talepte bulunduğunu, öncesinde ...’a çek vermeyi kabul ettiğini, kendisinin olmadığı sırada elemanları tarafından çek verildiğini belirterek diğer sanığı doğrulaması ve katılanın, sanık ...’ın da mağdur edildiğini, onun borcunu kabul ettiğini belirtmesi yanı sıra çekin ön yüzündeki yazı ve imzaların ... tarafından atılmadığının sabit olması ve ...’ın ödemeden men yasağı koydurtmuş olduğunu bilebilecek durumda olmaması hususları birlikte değerlendirildiğinde, sanık ...’ın diğer sanığın sahtecilik eylemine iştirak ettiğine dair, her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı delil elde edilemediği gözetilmeden, beraatı yerine yazılı şekilde mahkumiyetine karar verilmesi,
Kabule göre de; sahtecilik suçlarında oluşan maddi zararın bulunmadığı da dikkate alındığında, sabıka kaydı bulunmayan ve hapis cezası ertelenen sanık hakkında, zararı gidermediğinden bahisle CMK’nın 231. maddesinin uygulanmaması,
b)Sanık ... hakkındaki hükmün incelenmesinde;
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine, ancak;
Hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin 5271 sayılı CMK’nın 231/6-c madde ve bendinde işaret olunan zarar kavramının, kanaat verici basit bir araştırma ile belirlenebilir, ölçülebilir maddi zararlara ilişkin olduğu, manevi zararların bu kapsama dâhil edilmemesi gerektiği, zarar koşulunun ancak zarar suçlarında dikkate alınması gereken bir unsur olduğu, suça konu çeklerin sahte olarak düzenlendiğinin iddia edilmesi nedeniyle, resmi belgede sahtecilik suçunun işlenmesi ile oluşmuş somut bir zarardan söz edilemeyeceği hususu da göz önünde bulundurularak, ayrıntıları Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun, 18.09.2012 tarih ve 2012/2-168-1776 sayılı kararında da vurgulandığı üzere; koşullu bir düşme nedeni oluşturan hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumunun, mahkûmiyet, suç niteliği ve ceza miktarına ilişkin objektif koşulların varlığı halinde, cezanın kişiselleştirilmesine ilişkin olan, seçenek yaptırıma veya tedbire çevirme ya da erteleme hükümlerinden önce ve 6008 sayılı Kanun ile yapılan değişiklikten önce re’sen, bu değişiklikten sonra ise, sanığın hükmün açıklanmasının geri bırakılmasını kabul etmesi halinde mahkemece değerlendirilerek, uygulanması yönünde kanaate ulaşıldığı takdirde, hiçbir isteme bağlı olmaksızın öncelikle uygulanması gerektiğinden, suç tarihi itibariyle sabıka kaydı bulunmayan ve cezası bir daha suç işlemeyeceği kanaatiyle ertelenen sanık hakkında zararı gidermediğinden bahisle yasal ve yeterli olmayan gerekçeyle CMK’nın 231. maddesinde yer alan hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının uygulanmasına yer olmadığına karar verilmesi,
Kanuna aykırı olup, katılan vekili ile sanık müdafiinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görüldüğünden 5320 sayılı Kanun"un 8. maddesine istinaden halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK"un 321. maddesi uyarınca hükümlerin BOZULMASINA, 25.01.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.