Danıştay 8. Daire 2016/11378 Esas 2021/704 Karar Sayılı İlamı

T.C.
D A N I Ş T A Y
SEKİZİNCİ DAİRE
Esas No : 2016/11378
Karar No : 2021/704

Temyiz İsteminde Bulunanlar: 1- (Davacı) … Minibüsçüler Odası Başkanlığı
Vekili : Av. …
2- (Davalı)… Belediye Başkanlığı
Vekili : Av. …

İstemin Özeti: ... İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının hukuka aykırı olduğu öne sürülerek, 2577 sayılı Kanunun 49. maddesi uyarınca karşılıklı olarak temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

Savunmanın Özeti: Davacı tarafından istemin reddi gerektiği savunulmakta olup davalı idarece savunma verilmemiştir.

Danıştay Tetkik Hakimi: …

Düşüncesi : İstemin reddi gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Sekizinci Dairesince işin gereği görüşüldü:

Dava; … İdare Mahkemesi'nin E:…, K:… sayılı kararı doğrultusunda … Minibüsçüler Odası üyesi minibüsler için Belde sınırları içinde gerekli durak yerlerinin belirlenmesi için yapılan başvuru üzerine davalı idarece alınan … tarih ve … sayılı işlemin iptali ile yargı kararının yerine getirilmemesinden kaynaklanan manevi zarara karşılık olarak 50.000,00-TL manevi tazminatın yasal faiziyle birlikte ödenmesi istemiyle açılmıştır.
İdare Mahkemesince; yapılan keşif bilirkişi incelemesi sonrası düzenlenen 12.01.2016 tarihli bilirkişi raporu ve verilen yargı kararları dikkate alınarak davacı oda üyelerinin ... İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararı (Danıştay Sekizinci Dairesinin E:2010/660, K:2010/7473 sayılı kararı ile onanmıştır.) ile Yalova-Çiftlikköy-Taşköprü güzergahında yolcu taşımacılığı yapma haklarının olduğu noktasında tereddüt bulunmadığı, bu bağlamda, davacı oda üyelerinin yargı kararıyla elde ettikleri Yalova-Çiftlikköy-Taşköprü arasında yolcu taşımacılığı yapma hakkının doğal bir parçası olan ve bu hak kapsamında değerlendirilmesi işin doğası gereği zorunlu bulunan durak yerlerinin Taşköprü ilçesi içindeki fiili durum göz önüne alınarak belirlenmesi ve böylece anılan güzergahta yolcu taşıyıp indi bindi yapmanın mümkün kılınması gerekirken, … İdare Mahkemesi'nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararı sonrası verilen kararının gereği gibi yerine yerine getirilmediği anlaşıldığından, ... İdare Mahkemesinin E:…, K:… sayılı iptal kararının uygulanması talebiyle yapılan başvuru üzerine alınan … tarih ve … sayılı işlemde hukuka uyarlık görülmediği gerekçesiyle dava konusu işlemin iptaline, manevi tazminat istemi yönünden ise; davalı idarece Mahkeme kararının hiç uygulanmamasından söz edilemeyeceği, ancak gereği gibi yerine getirilmeyen yargı kararından söz edilebileceğinden, manevi tazminat şartlarının bakılan davada oluşmadığı gerekçesiyle istemin reddine karar verilmiştir.
İdare Mahkemesi kararının … tarih ve … sayılı davalı idare işleminin iptaline yönelik kısmının incelenmesi:
İdare ve vergi mahkemeleri tarafından verilen kararların temyiz yolu ile incelenip bozulabilmeleri 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49. maddesinin 1. fıkrasında yazılı nedenlerin bulunmasına bağlıdır.
İdare Mahkemesince verilen karar ve dayandığı gerekçe usul ve kanuna uygun olup, bozulmasını gerektiren bir neden bulunmadığından, temyiz isteminin reddi ile kararın bu kısmının onanması gerekmektedir.
İdare Mahkemesi kararının manevi tazminat isteminin reddine yönelik kısmının incelenmesi:
Manevi tazminat, kişinin manevi değerlerinde meydana gelen eksilmenin, başka türlü giderim yolunun bulunmaması nedeniyle uğranılan manevi zararın kısmen de olsa giderilmesini sağlayan bir manevî tatmin aracıdır. Manevi tazminatın bu niteliği dikkate alındığında, manevi tazminata hükmedilmesini gerektirecek zarar; ölüm, bedensel zarar ve kişilik haklarına saldırı hallerinde söz konusu olabilecektir. Gerçek kişiler yanında tüzel kişilerin de kişilik haklarına yönelik bir saldırı nedeniyle manevi zarara uğrayabilecekleri, bu tür zararların da tazmini gerektiği açıktır.
Tüzel kişilerin kişilik haklarını, saygınlık, ticarî itibar, sosyal ilişkiler bakımından sahip olunan değer, diğer kurumlar nezdindeki algılanış, mesleki çevrelerdeki konum, güvenilirlik gibi değerler oluşturmaktadır. Ancak, idare hukuku çerçevesinde, bir tüzel kişiliğin manevi zararından söz edilebilmesi için, idari tasarrufun hukuka aykırı oluşu tek başına yeterli değildir. İdarenin hukuka aykırı tasarrufuyla tüzel kişiliğin itibarının zedelenmesi veya tüzel kişiliğin faaliyetlerini açıkça olumsuz bir biçimde etkilemesi halinde idarenin manevi tazminat sorumluluğu kabul edilebilir.
Uyuşmazlık konusu süreçte, yargı kararlarına konu durak yeri belirleme işlemlerinin , davacı Oda'nın üyelerine yönelik tesis edildiği, davacı Oda'ya ilişkin tasarruflar olmadığı, davacının kişilik haklarına yönelik doğrudan bir saldırı hâlinden bahsedilemeyeceği ve yargı kararlarının davalı idarece uygulanmadığından bahisle davacı Oda'nın itibarının zedelendiği ve faaliyetlerinin olumsuz etkilendiğinden de söz edilemeyeceğinden, manevi zararın bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Bu durumda, davacının manevi tazminat isteminin reddine yönelik karar sonucu itibarıyla doğru olmakla birlikte yukarıda yer verilen gerekçeyle onanması gerekmiştir.

İdare Mahkemesince verilen karar ve dayandığı gerekçe usul ve kanuna uygun olup, bozulmasını gerektiren bir neden bulunmadığından, temyize konu kararın dava konusu işlemin iptaline ilişkin kısmının onanmasına, manevi tazminat isteminin reddine ilişkin kısmının ise gerekçeli olarak onanmasına ve temyiz giderlerinin istemde bulunanlar üzerinde bırakılmasına, bu kararın tebliğ tarihini izleyen 15 (onbeş) gün içerisinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere, 09/02/2021 tarihinde oybirliği ile karar verildi.