8. Hukuk Dairesi 2012/10292 E. , 2012/9672 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tescil
... ile Hazine ve Fakıuşağı Köyü Tüzel Kişiliği aralarındaki tescil davasının kabulüne dair ... Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 28.01.2010 gün ve 16/10 sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi davalı Hazine vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili, mevkii ve sınırları dava dilekçesinde yazılı tahmini 4000 m2"lik taşınmazın vekil edeninin 1983 yılında yoğun emek ve masraf harcanarak taşları temizlenerek imar ve ihya edildiğini, bu işlemin 1984 yılında tamamlandığını açıklayarak dava konusu yerin müvekkili adına tapuya tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı Hazine vekili, dava konusu yerin 1954 yılındaki tapulama çalışmalarında fundalık olarak tescil harici bırakıldığını, bunun da bir kadastro işlemi olduğunu, 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiğini, taşınmazın öncesinin fundalık ve orman olduğunu, zilyetlikle kazanılmasının mümkün olmadığını yapılan idari tahkikate göre davacının zilyetliğinin en erken 1990-1992 yıllarında başladığını açıklayarak davanın reddini savunmuştur. Davalı Köy tüzel kişiliğine dava dilekçesi yöntemine uygun olarak tebliğ edilmesine rağmen cevap vermemiştir. Keşifte hazır bulunmuş ve nizalı yerle ilgili açıklama yapmıştır.
Mahkemece, davacı yararına zilyetlik yoluyla mülk edilme koşulları gerçekleştiğinden davanın kabulüne, 26.05.2009 tarihli kroki ve raporda A harfiyle gösterilen 3879.02 m2"lik yerin tarla ve zeytinlik niteliğiyle davacı adına tapuya tesciline karar verilmiştir.
Hüküm süresi içerisinde Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Toplanan deliller, tüm dosya kapsamından; mahallinde 03.04.2009 tarihinde keşif yapılmıştır. Yerel bilirkişiler dava konusu yerin davacı tarafından 25-30 sene kadar önce kullanılmaya başlandığını, taşınmaz içerisinde 18-20 yaşlarında zeytin ağaçları bulunduğunu söylemişlerdir. Davacı tanıkları ise özetle; davacının bu yeri 30-35 yıldan beri kullandığını, üzerindeki zeytin ağaçlarının 18-20 yaşlarında olduğunu beyan etmişlerdir. Keşifte dinlenen köy muhtarı davacının bu yeri 20 yıldan beri kullandığını, zeytin ağaçlarını davacının diktiğini, davacıya dedesinden kaldığını beyan etmiştir. Fotoğrafçı bilirkişi çekmiş olduğu fotoğrafları dosyaya sunmuştur. Fen bilirkişileri ölçekli krokisini dosyaya ibraz etmiştir. Ziraat mühendisi, dava konusu taşınmazdaki zeytin ağaçlarının 10-15 yaşlarında olduğunu rapor etmiştir. Orman mühendisi, dava konusu taşınmazın orman sayılmayan alanlar içerisinde kaldığını ve 2B uygulamasına konu edilmediğini, ancak 1956 tarihli memleket haritasında üzerinde herhangi bir bitki örtüsü olmayan açık alan olarak görüldüğünü, 1976 tarihli memleket haritasında ise taşınmazın üzerinde herhangi bir bitki örtüsü bulunmayan açık alan ve az bir kısmında çalılık alan olarak görüldüğünü, 1995 tarihli memleket haritasında ise, taşınmazın tamamına yakın kısmının üzerinde bitki örtüsü olmayan açık alan, az bir kısmının ise zeytinlik alan olarak görülmekte olduğunu, 1949 tarihli hava fotoğrafında üzerinde herhangi bir bitki örtüsü bulunmayan açık alan olarak gözüktüğünü rapor etmiştir. Açıklanan olgular tarafların ve mahkemenin kabulündedir. Uyuşmazlık, tapulama çalışmalarında fundalık niteliğiyle tescil harici bırakılan yerin TMK.nun 713/1 ve 3402 sayılı Kadastro Yasasının 14 ve 17.maddeleri uyarınca imar-ihya ve zilyetlik yoluyla kazanılıp kazanılamayacağında toplanmaktadır.
Bilindiği üzere ve kural olarak, tapulama çalışmaları sırasında fundalık ya da çalılık niteliğiyle tescil harici bırakılan bir yerin imar ve ihyası tamamlandıktan sonra 20 yıllık zilyetlik süresi davasız ve aralıksız gerçekleşmesi durumunda kazanılması mümkündür. Somut olaya gelince: orman mühendisinin raporu kapsamına göre dava konusu yerin 1995 tarihli memleket haritası kapsamına göre o tarih itibariyle taşınmazın büyük bir bölümünün üzerinde herhangi bir bitki örtüsü olmayan açık alan olduğu, az bir kısmında ise zeytinlik bulunduğu dikkate alındığında ve ziraat mühendisinin raporuna göre dava konusu taşınmaz üzerindeki zeytin ağaçlarının 10-15 yaşlarında olduğu belirlenmesine göre davacının söz konusu yerdeki zilyetliğinin en erken 1990’lı yıllarda başladığının kabulü gerekir. Bir başka anlatımla, uzman bilirkişilerin raporları karşısında taktire delil niteliğindeki yerel bilirkişi ve tanık sözlerine itibar ederek yazılı şekilde kabul kararı verilmesi doğru görülmemiştir.
Hal böyle olunca, davacının davasının reddine karar vermek gerekirken kabul kararı verilmesi isabetsizdir.
Davalı Hazine vekilinin temyiz itirazları tüm bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulüyle hükmün 6100 sayılı HMK.nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK. nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK.nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve HUMK.nun 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, 01.11.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.