8. Hukuk Dairesi 2018/8088 E. , 2019/4975 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Elatmanın Önlenmesi, Mülkiyetin Tespiti, Alacak
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş olup hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.
KARAR
Davacı, 1026 parsel sayılı taşınmaz üzerindeki 9 ve 10 nolu bağımsız bölümlerin kendisine, 11 nolu bağımsız bölümün davalıya ait olduğunu, 9 ve 11 nolu bağımsız bölümlerin kaba inşaatlarının tamamlanarak taraflara tahsis edildiğini, 10 nolu bağımsız bölümün ise boş arsa olarak tarafına tahsis edildiğini, davalının 10 nolu bağımsız bölümü yok sayarak 9 ve 11 nolu bağımsız bölümler arasındaki boşluğu ortak yer olarak gördüğünü ve kendisi tarafından yapılan duvara müdahale ettiğini, oysa ortak yerin 10 nolu bağımsız bölüm zeminde yerleştikten sonra kalan kısım olduğunu, davalının duvarı yıktığını ve kendisini 90.000,000 TL zarara uğrattığını belirterek 10 nolu bağımsız bölümün 9 ve 11 nolu bağımsız bölümler arasında kaldığının ve mülkiyetinin tarafına ait olduğunun tespitine, davalının 10 nolu bağımsız bölüme yaptığı müdahalenin önlenmesine, 90.000.000 TL nin faizi ile davalıdan alınmasına karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili, dava konusu parselin kat irtifakı kurularak tapuya tescil edildiğini, davacı tarafından yaptırılan binaların tasdikli vaziyet planına ve projeye aykırı olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kabulü ile I026 parsel sayılı taşınmaz üzerinde bulunan vaziyet planına göre 10 nolu bağımsız bölümün aynı parselde bulunan 9 ve 11 numaralı bağımsız bölümler arasında kaldığının ve mülkiyetinin davacıya ait olduğunun tesciline, davalının 10 nolu bağımsız bölüme ilişkin fen bilirkişinin 22.8.2001 tarihli krokisinde sarı renk boya ile boyalı bulunan l,67 m2 yüzölçümündeki kısma ilişkin müdahalesinin men-ine, 90.000.000 TL tazminatın dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava; tespit, müdahalenin men"i ve tazminat isteklerine ilişkindir.
Tüm dosya içeriği ve toplanan delillerden, dava konusu taşınmazda 9 ve 10 numaralı bağımsız bölümlerin davacı adına, 11 numaralı bağımsız bölümün davalı adına tapuda kayıtlı olduğu, dava konusu bağımsız bölümlerin karar tarihinden sonra dava dışı üçüncü kişilere devredildiği, mahkemece 12/03/2001 tarihinde yapılan keşif sonrası alınan bilirkişi raporu uyarınca, dava konusu 9 numaralı bağımsız bölümün kaba inşaatının bitmiş natamam vaziyette,10 numaralı bağımsız bölümde bina yapılmamış vaziyette, 11 numaralı bağımsız bölümün ise oturulur vaziyette olduğu, taraflar arasındaki uyuşmazlığın 10 numaralı bağımsız bölüme davalı tarafından müdahale edilip edilmediğine ve taşınmazlar arasındaki ortak alanların sınırının tespit edilmesine ilişkin olduğu anlaşılmaktadır.
Hemen belirtmek gerekir ki; görev kamu düzenine ilişkin olup, yargılamanın her aşamasında re"sen göz önünde tutulması gereken bir usul kuralıdır.
634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu’nun Ek 1. maddesi “Bu kanunun uygulanmasından doğacak her türlü anlaşmazlık Sulh Hukuk Mahkemelerinde çözümlenir” hükmünü içermektedir.
Yine bahsi geçen Kanun"un 18. maddesi "Kat malikleri, gerek bağımsız bölümlerini, gerek eklentileri ve ortak yerleri kullanırken doğruluk kaidelerine uymak, özellikle birbirini rahatsız etmemek, birbirinin haklarını çiğnememek ve yönetim planı hükümlerine uymakla, karşılıklı olarak yükümlüdürler. Bu kanunda kat maliklerinin borçlarına dair olan hükümler, bağımsız bölümlerdeki kiracılara ve oturma (Sükna) hakkı sahiplerine veya bu bölümlerden herhangi bir suretle devamlı olarak faydalananlara da uygulanır; bu borçları yerine getirmeyenler kat malikleriyle birlikte, müteselsil olarak sorumlu olur. " şeklinde düzenlenmiştir
Somut olayda, dava dilekçesi içeriğinden ve iddianın ileri sürülüş biçiminden çekişmenin kat malikleri arasında bağımsız bölümlerin ve ortak alanların kullanımına ilişkin uyuşmazlıktan kaynaklandığı açıktır. O halde, davaya bakmakla görevli mahkemenin, 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu"nun Ek.1 maddesi ve yine aynı Kanun"un 18. maddesi uyarınca Sulh Hukuk Mahkemesi olduğu kuşkusuzdur.
Hâl böyle olunca, uyuşmazlığın 634 sayılı Kanun"un Ek 1. maddesi kapsamında kaldığı gözetilerek görevsizlik kararı verilmesi gerekirken, yazılı olduğu şekilde işin esası bakımından hüküm kurulması doğru değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazı yerinde görüldüğünden, kabulüyle, hükmün 6100 sayılı HMK"nin Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK"un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK"un 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 14.05.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.