13. Hukuk Dairesi 2013/3345 E. , 2013/8194 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün davalılar avukatınca duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davalı ... vekili avukat ..., davalı ... vekili avukat ... ile ..., davalı ... ve davacı vekili avukat ... "nin gelmiş olmalarıyla duruşmaya başlanılmış ve hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra karar için başka güne bırakılmıştı. Bu kez temyiz dilekçesinin süresinde olduğu saptanarak dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR
Davacı,..."ın 07/01/1998 tarihinde vefat etmesi nedeniyle mirasçı olarak kendisi ile murisin ilk eşinden olan kızı davalılardan ..."ı bıraktığını, muristen kalan bir kısım malların paylaşımı ile ilgili olarak davalı ile aralarında 03/12/1999 tarihli protokol düzenlediklerini, bu protokol çerçevesinde terekede mevcut mal ve hakların paylaşımı yapılıp, tapuda satış ve devirlerin gerçekleştirildiğini, bu arada bir kısım işlemler için davalı ...’i, adı geçenin de tevkil yetkisine dayanarak diğer davalı ..."yi vekil tayin ettiğini, ilgili tapu sicil müdürlüklerinde yapmış olduğu inceleme sonucunda, protokol kapsamında bulunmayan bir kısım taşınmazların, haberi ve rızası olmadığı halde, kendisine vekaleten diğer davalı ...’ya ve diğer bir taşınmazın ise üçüncü kişiye satıldığını öğrendiğini, Alman asıllı olup, yeterince Türkçe bilmediğini, davalıların da bu durumdan yararlanarak, el ve işbirliği ile bu şekilde kendisini zarara uğrattıklarını ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik uğramış olduğu 400.000,00 TL zararın, yasal faizi ile birlikte davalılardan müteselsilen tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalılar, taraflar arasında yapılan 03/12/1999 tarihli sözleşmenin terekede mevcut tüm malların paylaşımına ilişkin bir sözleşme olmadığını, paylaşım dışı kalan mallarla ilgili olarak taraflar arasında görüşmelerin devam ettiğini, 2001 yılında yapılan mutabakat gereğince davacının, Silivri ve Sapanca’daki taşınmazlar üzerindeki hisselerini kendilerinden ...’a satıp devretmeyi, buna karşılık ...’ın da Şişli ve İzmit’de bulunan taşınmazlar üzerindeki hisselerini davacıya devretmeyi kabul ettiğini, bu taahhütlerin gerçekleştirilmesi için vekaletnameler verildiğini, varılan mutabakat gereğince tapuda vekiller aracılığıyla işlemler yapıldığını, davacının tamamen hür iradesiyle ve içeriğini bilerek 11.4.2001 tarihli vekaletname verdiğini, 1986 tarihinden beri Türkiye’de çalışan ve 1992 tarihinde de bir Türk ile evlenen davacının Türkçeyi gayet iyi bildiğini, iddialarının doğru olmadığını, kaldı ki ... tarafından davacıya satılmış bulunan hisselerin toplam bedelinin, davacı tarafından ...’a satılanların toplam bedelinin üstünde olduğunu, aradaki fark bedelin davacı tarafından ...’a tediye olunmak suretiyle, taraflar arasındaki tüm alacak-borç ilişkisinin bundan 5 yıl önce tasfiye olunduğunu, davacının kötüniyetli olarak eldeki davayı açtığını, öte yandan olayda hak düşürücü ve zamanaşımı sürelerinin geçtiğini, davacının herhangi bir talepte bulunamayacağını savunarak, davanın reddini dilemişlerdir.
Mahkemece, “verilen vekaletnamelerle, davacıya düşen taşınmaz hisselerinin bedelleri davacıya ödenmeden bir kısmının davalı ..."a geri döndüğü ve bir gayrimenkulün de dava dışı üçüncü bir kişiye satıldığı, böylece 3.12.1999 tarihli protokolün gereğinin tam olarak yerine getirilmediği, davalıların eylemleri nedeniyle davacının zarara uğradığı” kabul edilerek, söz konusu taşınmaz hisselerinin toplam bedeli olan 356.804,53 TL’nin dava tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınıp davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin taleplerin reddine karar verilmiş, hüküm davalılar tarafından temyiz edilmiştir.
1-Davacı ve davalılardan ...’ın, ortak murisleri olan...’ın 7.1.1998 tarihinde vefatı üzerine, iştirak halinde mirasçı olarak bulundukları bir kısım taşınmazlarla ilgili olarak 3.12.1999 tarihinde taksim sözleşmesi düzenledikleri, sözleşme gereğince ilgili tapu sicil Müdürlüklerinde de gerekli işlemlerin yapıldığı anlaşılmaktadır. Davacı, taksim dışı bırakılan taşınmazlar yönünden, davalıların kendisini yanıltarak almış oldukları vekaletnamelerle bir kısmım taşınmazların rızası dışında davalı ...’a tapuda devredildiğini, bir taşınmazın da üçüncü kişiye satıldığını ileri sürerek, uğramış olduğu zararın davalılardan tahsilini istemiş, davalılar ise, paylaşım dışı kalan mallarla ilgili olarak taraflar arasındaki görüşmelerin devam ettiğini, 2001 yılında yapılan mutabakat gereğince karşılıklı takas suretiyle, iştirak halindeki mülkiyet ilişkisinin tasfiye edildiğini, vekiller aracılığıyla tapuda yapılan devirlerin de, söz konusu takasın uygulanması amacını taşıdığını savunarak, davanın reddini dilemişlerdir.
Gerçekten de dosyanın incelenmesinde, davacının Silivri ve Sapanca taşınmazlarının satışına yönelik olarak noterde (18775 yevmiye no’lu) satış vekaletnamesi verdiği sırada, takip eden yevmiye no’su ile de, bir kısmın taşınmazların kendisi üzerine satın alınmasına yönelik (18776 no’lu) alım vekaletnamesi verdiği, davacının yabancı uyruklu olmasına rağmen, noterde yapılan düzenleme şeklindeki işlemler sırasında, ihtilaf konusu olmayan 1999 yılında yapılan işlemlerde olduğu gibi, noterlikçe tercümana ihtiyaç duyulmadığı anlaşılmaktadır.
Mahkemece dava konusu olan ve davacının, rızası dışında elinden çıktığını iddia ettiği taşınmaz hisselerinin devrine ilişkin işlemlerin, davalıların savunmalarında olduğu gibi, ...’a ait bir kısım taşınmaz hisseleri ile karşılıklı olarak alınıp satılması ve bedellerinin takas mahsup suretiyle ödenmesi” ile ilgili mutabakat gereğince yapılıp yapılmadığı konusunda yeterli bir inceleme ve değerlendirme yapılmamıştır. Bu hususta, bedel takasına konu edildiği savunulan tüm taşınmazların, 2001 yılı akit tarihleri itibariyle değerleri tespit edilmek suretiyle, birbirleriyle kıyaslamasının yapılmadığı gibi, yine davalıların, “davacının, üzerinde ev ve balık çiftliği bulunan, murisin sağlığında uzun yıllar birlikte yaşadığı, hatta o sıralarda intifa hakkını satın aldığı, devir işleminden önce de fiilen kullanmakta olduğu, ancak takas suretiyle yapılan satış ve devir işlemlerinden sonra buraları terk ettiği, dolayısıyla yapılan takas suretiyle devir işlemlerinden haberdar olmadığına ilişkin iddialarının hayatın olağan akışına aykırı olduğu” yönündeki savunmaları üzerinde de durulmamıştır. Eksik inceleme ile hüküm kurulamaz.
O halde mahkemece, davalıların az yukarda belirtilen savunmaları üzerinde durulup, taraflar arasında karşılıklı takas suretiyle bir devir işleminin yapılıp yapılmadığı incelenip, değerlendirilmeli, bunun için de öncelikle taraflar arasında karşılıklı devredilen taşınmazların devir tarihleri itibariyle değerleri bilirkişi aracılığıyla tespit edilip kıyaslanmalı, davalıların bu hususta göstermiş oldukları deliller ve varsa karşı tarafın delilleri irdelenmeli, yapılacak bu inceleme ve değerlendirme sonucuna göre bir hüküm kurulmalıdır. Açıklanan hususlar göz ardı edilerek eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
2-Bozma nedenine göre davalıların diğer temyiz itirazlarının incelenmesine bu aşamada gerek görülmemiştir.
SONUÇ: 1. bentte açıklanan nedenlerle temyiz edilen hükmün davalılar yararına BOZULMASINA, 2. bent gereğince diğer temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, 990,00 TL duruşma avukatlık parasının davacıdan alınarak davalılara ödenmesine, peşin alınan 5.298.75 TL. temyiz harcının istek halinde davalılar ..., ... "ya ve yine peşin alınan 21.15 tL temyiz harcın davalı ..."e iadesine, 2.4.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.