Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı vekili tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü :
Sair temyiz itirazları yerinde değil ise de;
HUMK.nun 443.maddesinin 4.fıkrası hükmüne göre aile ve kişiler hukukuna ilişkin hükümler kesinleşmeden icra edilemez. Boşanma ilamında yer alan maddi ve manevi tazminat ve fer"i alacakların tahsil edilebilmesi için hükmün kesinleşmesi gerekir.
Somut olayda boşanma ile birlikte verilen maddi ve manevi tazminatlar ile ilam vekalet ücreti, yargılama giderleri ve işlemiş faiz ilamlı icra takibine konu yapılmıştır. Takip konusu ilam taraflarca tazminat ve nafaka yönünden temyiz edilmiş olmakla anılan karar boşanma yönünden takip öncesinde kesinleşmiştir. Bu nedenle ilamda yer alan maddi ve manevi tazminat ile fer"i alacakların tahsili için ilamın kesinleşmesine gerek yoktur.(HGK.nun 28.2.2001 tarih, 2001/12-206 E. - 2001/217 K.) Bu husus süresiz şikayete  tabi olup, mahkemece şikayetin reddine karar verilmesi gerekirken takibin iptali yönünde hüküm tesisi isabetsizdir. 
Öte yandan takibe konu ilamda belirtilen borçlu vekilinin, borçlu tarafından 7.9.2009 tarihinde noter kanalı ile azledildiği anlaşılmakta ise de, azil keyfiyeti borçlu vekiline icra emrinin tebliğinden sonra 25.9.2009 tarihinde tebliğ edilmiştir. Bu nedenle Tebligat Kanunu"nun 11, Avukatlık Kanunu"nun 41, HUMK.nun 62 ve 68.maddeleri gereğince borçlu vekiline icra emrinin tebliğ edilmesinde bir usulsüzlük bulunmadığından, icra mahkemesince icra emri tebligatının iptaline karar verilmesi de doğru değildir. 
SONUÇ :Alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK.366. ve HUMK.428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), 22/06/2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.