8. Hukuk Dairesi 2012/8620 E. , 2012/10055 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Mera sınırlandırmasının iptali ve tescil
... ile Hazine ve İncik Köyü Tüzel Kişiliği aralarındaki mera sınırlandırmasının iptali ve tescil davasının kabulüne dair Emirdağ Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 03.03.2011 gün ve 501/141 sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi davalı Hazine vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:
KARAR
Davacı vekili dava dilekçesinde; 105 ada 63 sayılı parselin kadastro çalışmaları sırasında mera niteliğiyle Hazine adına tespit ve tescil edildiğini, dava konusu yerin vekil edenine ait olduğunu, babasının ölümüyle yapılan paylaşım sonucu vekil edenine intikal ettiğini açıklayarak anılan parselin tapu kaydının iptaliyle vekil edeni adına tapuya tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı Hazine vekili, davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Davalı ... Tüzel Kişiliğine dava dilekçesi tebliğ edilmesine karşın yargılama oturumlarına katılmamıştır.
Mahkemece, kadastrodan önceki kazanmayı sağlayan zilyetlik koşullarının davacı yararına oluştuğu gerekçesiyle 105 ada 63 sayılı parselin mera sınırlandırmasının iptali ile davacı adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesi üzerine hüküm, davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, kadastrodan önceki kazanmayı sağlayan zilyetlik, muristen intikal ve paylaşım hukuksal sebeplerine dayalı olarak TMK. nun 713/1 ve 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14. maddesi uyarınca açılan mera sınırlandırmasının iptaline ilişkindir.
Mahkemece, kazanma koşullarının davacı yararına oluştuğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş ise de, mahkemenin bu görüşüne katılma olanağı bulunmamaktadır. Uyuşmazlık konusu 105 ada 63 sayılı parsel 13.8.1998 tarihinde yapılan kadastro çalışmaları sırasında taşınmaz her ne kadar Hamit oğlu ...’in zilyet ve tasarrufunda ise de, meradan açılan yerlerden olduğu ve özel mülkiyete konu olamayacağı gerekçesiyle 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14 ve 16. maddeleri uyarınca belgesizden mera niteliğiyle orta malı taşınmaz olarak sınırlandırıldığı kadastro tutanağının 17.11.1998 tarihinde kesinleştiği belirlenmiştir. Taşınmazın kuzeyinde bulunan 64 parsel sayılı taşınmazın kadim mera olduğu dosya arasında bulunan kadastro tutanağından anlaşılmıştır. 63 sayılı parselin doğu ve kısmen kuzey doğusunda yer alan 62 sayılı parsele revizyon gören 1946 tarih 468 ve 470 nolu vergi kayıtlarının uygulanması sonucu vergi kayıtlarının miktarı kadar 105 ada 62 sayılı parsel ile kayıt malikine verildiği, miktar fazlasının ise, aynı ada 102 sayılı parsel ile mera olarak sınırlandırıldığı belirlenmiştir. 468 nolu vergi kaydının maliki Ali oğlu Hasan Makine olup, bu yeri daha sonra 470 nolu vergi kaydının maliki...oğlu ...’a sattığı ve ... tarafından da daha sonra her iki vergi kaydı kapsamında kalan yerleri 62 sayılı parselin tespit maliki olan ...’a sattığı saptanmıştır. 468 ve 470 nolu vergi kayıtlarının kuzey ve batı, yani taşınmaz yönünü mera okumaktadır. 63 sayılı parselin güneyinde tarla yolu ve ondan sonra da 56 ve 57 parsel sayılı taşınmazlara revizyon gören 473 ve 472 sayılı vergi kayıtlarının da 63 sayılı parsele olan yönünü yol olarak okumaktadır. Tüm bu bilgiler dosya arasında bulunan kadastro tutanaklarının edinme sebepleri ile vergi kayıtlarının kapsamlarıyla sabit bulunmaktadır.
Dava konusu taşınmazın kuzey ve batısının 64 nolu kadim mera parseli ile çevrili bulunduğu, 62 sayılı parsele revizyon gören 1946 tarih 468 ve 470 nolu vergi kayıtlarının da 63 sayılı parsel yönünü mera okuduğuna göre, dava konusu yerin kadim meradan açılmak suretiyle elde edilen yerlerden olduğunun kabulü gerekir. 63 nolu parselin özel mülkiyete konu yapılması halinde kadim mera niteliğinde bulunan ve onunla bir bütünlük oluşturan 64 sayılı parselinin mera bütünlüğünün bozulacağı açıktır.
O halde, taşınmazın bitişikteki kadim meradan açılmak suretiyle elde edildiğinin ve kültür arazisi haline getirildiğinin kabulü ile davanın reddine karar verilmesi gerekirken özel mülkiyete konu yapılacak biçimde kabulüne karar verilmesi usul ve kanuna aykırıdır.
Davalı Hazine vekilinin temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulüyle hükmün 6100 sayılı HMK. nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK. nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK.nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve HUMK.nun 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine 08.11.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
HD.