17. Hukuk Dairesi 2013/12723 E. , 2015/450 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
: ...
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalı/karşı davacı ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili, davalının işleteni ve sürücüsü olduğu araçla 06/10/2002 tarihinde yaya müvekkiline çarparak yaralanmasına sebebiyet verdiğini ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile 5.000,00 TL tazminatın (3.500 TL kısmı manevi, 1.500 TL kısmı maddi) kaza tarihinden itibaren yasal faizi ile davalıdan tahsilini talep ve dava etmiş, 18/07/2012 tarihli ıslah dilekçesiyle maddi tazminat talebini 27.908,46 TL’ye yükseltmiştir.
Davalı/karşı davacı vekili, kazada müvekkilinin kusuru olmadığını savunarak davanın reddini istemiş, karşı davasında ise kaza nedeniyle müvekkilinin aracında hasar ve değer kaybı olduğunu ileri sürerek 2.500,00 TL maddi, 500,00 TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren davacı/karşı davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Mahkemece, toplanan delillere ve benimsenen bilirkişi raporuna dayanılarak, kazada davacı yaya ..."un %37,5, davalı araç sürücüsü ..."ın %62,5 oranında kusurlu olduğu, davacı ..."un %18,2 oranında meslekten kazanma gücünden kaybettiği gerekçesiyle asıl davada 27.908,46 TL maddi, 3.500,00 TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı ...’dan tahsiline, karşı davada 525,00 TL maddi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte karşı davalı ...’tan tahsiline karar verilmiş; hüküm, davalı/karşı davacı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1) Asıl dava trafik kazasından kaynaklanan cismani zarar nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine, birleştirilen dava araç hasarı ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
2918 sayılı KTK.nun 109/1. maddesinde "Motorlu araç kazalarından doğan maddi zararların tazminine ilişkin talepler, zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak 2 yıl ve her halde, kaza gününden başlayarak 10 yıl içinde zaman aşımına uğrar." hükmüne, yine aynı kanunun 109/2 maddesinde ise, "Dava, cezayı gerektiren bir fiilden doğar ve Ceza Kanunu bu fiil için daha uzun bir zaman aşımı süresi öngörmüş ise, bu süre maddi tazminat talepleri için de geçerlidir." hükmüne yer verilmiştir. (HGK"nın 10.10.2001 gün 2001/19-652-705 ve HGK"nın 16.04.2008 gün, 2008/4-326-325 sayılı kararları)
Somut olayda, trafik kazası 06/10/2002 tarihinde meydana gelmiş, davacı ... vekili tarafından ıslah dilekçesi ise 18/07/2012 tarihinde sunulmuştur. Davalı ... vekili 24/07/2012 tarihli dilekçesiyle ıslah edilen miktara karşı süresi içinde zaman aşımı def’i bulunmuştur. Davaya konu trafik kazası sonucunda bir kişi yaralanmış olup, eylem için kaza tarihinde yürürlükte bulunan 765 sayılı TCK"nun 102/4. maddesinde öngörülen ceza zaman aşımı süresi 5 yıldır. Bu hale göre 18/07/2012 ıslah tarihinde 2918 sayılı yasanın 109/2. maddesinde belirtilen ceza zaman aşımı süresi dolmuştur.
Bazı hallerde, zararın öğrenilmesi, onun kapsamının değil, varlığının öğrenilmesi anlamındadır, zararın varlığı, niteliği ve esaslı unsurları hakkında bir dava açmaya, o davayı ciddi ve objektif bir şekilde desteklemeye, gerekçelerini göstermeye elverişli yeterli hal ve şartların öğrenilmesi, zararın öğrenilmiş sayılması için yeterlidir. Buna karşılık ortaya çıkan zarar, kendi özel yapısı içerisinde, sonradan değişme eğilimi gösteriyor, kısaca, zararı doğuran eylem veya işlemin doğurduğu sonuçlarda (zararın nitelik veya kapsamında) bir değişiklik ortaya çıkıyor ise, artık "gelişen durum" ve dolayısıyla, gelişen bu durumun zararın nitelik ve kapsamı üzerinde ortaya çıkardığı değişiklikler (zarardaki değişme) söz konusu olacaktır. Böyle hallerde, zararın kapsamını belirleyecek husus, gelişmekte olan bu durumdur ve bu gelişme sona ermedikçe zarar henüz tamamen gerçekleşmiş olamayacağı için zaman aşımı süresi bu gelişen durumun durduğunun veya ortadan kalktığının öğrenilmesiyle birlikte işlemeye başlayacaktır. (HGK, 15.11.2000 gün ve: 2000/21-1609 K: 2000/1699, 4.HD 13.05.1980 gün ve 1980/3493-6206 sayılı; 26.01.1987 gün, 1986/7532 esas, 1987/485 karar sayılı kararı)
Davacının maluliyetine ilişkin ... İhtisas Kurulu"nun 26/10/2011 tarihli raporunda ..."un %18,2 oranında meslekten kazanma gücünden kaybettiği, bu maluliyet oranın sürekli olduğu, iyileşme süresinin ise kaza tarihinden itibaren 18 ay olduğu belirtilmiş, raporda bu tarihe kadar süregelen tedavi gördüğüne ve bedensel zararın bu tarihe kadar gelişim gösterdiğine dair bir bilgiye rastlanılmamıştır.
Bu durumda mahkemece, davacı ...’un maluliyetinin tespit edildiği rapor tarihine kadar gelişen bir durum bulunmamasına göre, davalı ... vekilinin süresindeki zamanaşımı def’i dikkate alınarak ıslah edilen kısım yönünden 2918 sayılı yasanın 109/2. maddesinde belirtilen ceza zamanaşımı dolduğundan ıslah edilen kısmın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi isabetli değildir.
2) Mahkemece, hükme esas alınan 06.05.2009 tarihli bilirkişi raporuna göre davacı- karşı davalı ..."un %37,5 oranında, davalı- karşı davacı ..."ın ise %62,5 oranında kusurlu olduğu kabul edilerek karar verilmiştir.
Ancak, davalı- karşı davacı ..."ın taksirle yaralama suçundan sanık sıfatıyla yargılandığı ... Asliye Ceza Mahkemesinin 2003/65 E. 2005/8 K. sayılı dosyasında hükme esas alınan 12.04.2004 tarihli İTÜ heyet raporuna göre sanık ...’ın 3/8 oranında, yaya ...’un 5/8 oranında kusurlu olduğu belirtilmiş, mahkeme de sanığın 3/8 oranında kusurlu olmasına göre hüküm kurmuş, karar Yargıtay’ca 5271 sayılı CMK"nun ilgili hükümlerinin değerlendirilmesi için bozulmuş, bozma üzerine verilen ... Asliye Ceza Mahkemesinin 2007/214 E. 2007/441 K. sayılı hükmün gerekçesinde sanığın sehven 5/8 oranında kusurlu olduğu belirtilmiş ise de, 10.06.2013 tarihli tavzih kararı ile yanlışlık düzeltilerek sanığın 3/8 oranında kusurlu olduğu belirtilmiştir.
BK"nın 53. maddesine ve yerleşik Yargıtay uygulanmasına göre, hukuk hakimi, ceza hakiminin belirlediği kusur oranı ile bağlı değil ise de; ceza kararındaki kusur durumu, bir maddi olguyu tespit ediyorsa bu kusur tespiti ve buna dayalı verilen karar hukuk hakimini de bağlayacaktır. Ayrıca, aynı maddi olgulara dayalı ceza ve hukuk mahkemelerince ayrı kusur oranlarının tespiti adalete duyulan güveni de zedeler nitelikte olacaktır.
Bu itibarla, mahkemece, ceza ve hukuk mahkemelerindeki farklı kusur durumuna ilişkin bilirkişi raporları arasında çelişkileri gidermek amacıyla, ... heyetinden oluşacak bilirkişi heyetinden kusur yönünden ayrıntılı, gerekçeli ve denetime elverişli rapor alınarak, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, çelişki giderilmeksizin yazılı olduğu şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
3) Asıl davada hükme esas alınan 13.07.2012 tarihli tazminat raporunda davacı ...’un maaş bordrosuna göre aylık geliri 714.875,40 TL üzerinden hesaplanmış ise de, maaş bordrosu incelendiğinde davacının aylık gelirinin 269.613,87 TL olduğu anlaşıldığından, iş göremezlik tazminatının bu miktara göre hesaplanması için bilirkişiden ek rapor alınması için hüküm bozulmuştur.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı-karşı davacı ... vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile asıl ve birleştirilen davada verilen hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalı/karşı davacı ..."a geri verilmesine 19.1.2015 gününde Üye...."ın karşı oyu ve oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY
Dava; yaralanma nedeniyle işgöremezlik ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, iş göremezlik zararı ıslah edilmiş hali ile kabul edilmiş, Daire çoğunluğu; kaza tarihi ile ıslah tarihi arasında ceza zamanaşımı süresinin dolduğu gerekçesiyle ıslah edilen tutar açısında ret kararı verilmesi gerektiğine işaretle bozma yapılmıştır.
2918 sayılı KTK"nun 109/1.maddesi gereğince tazminat istemi, zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak 2 yıl ve herhalde, kaza gününden başlayarak 10 yıl içinde zamanaşımına uğrar.
Somut olayda davacı, maluliyet oranını ATK"nun 26.10.2011 tarihli raporu ile öğrenmiş ve 18.07.2012 tarihinde ıslah dilekçesi ile tazminat tutarını artırmıştır. O halde maluliyet oranının öğrenildiği tarih ile ıslah tarihi arasında KTK"nun 109/1.maddesinde öngörülen 2 yıllık süre dolmadığına göre mahkemenin ıslahla artırılan tazminat tutarını kabulü doğrudur. Nitekim Yargıtay ..."nin 17.02.2009 tarih 2008/5510-2009/2292 sayılı, ..."nun 18.10.2002 tarihli ve 2002/21-1103-1067 sayılı, ..."nin 03.04.2002 tarihli ve 2002/1951-3666 sayılı kararlarında da aynı ilke benimsenmiştir.
Yukarıda açıklanan gerekçeyle sayın çoğunluğun 1 numaralı bozma gerekçesine katılmıyorum.