19. Hukuk Dairesi 2016/15686 E. , 2018/568 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Tüketici Mahkemesi
Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
- K A R A R -
Davacı vekili, müvekkilinin davalı bankaya ait kredi kartı ile 10.09.2012 tarihinde Fransa’nın Marsilya kentinde mahalli saatle 12:41’de “La Banque Postal” isimli Bankanın ATM’sinden para çekmek için kullandığı sırada tanımadığı bir şahsın kredi kartının bilgilerini edinme amacıyla yanlarına gelerek makinenin yanlış para verdiğini ve kontrol etmelerini söylediğini, çektikleri miktarı kontrol etmek isterken aynı şahsın aniden karta vurarak kartı ATM içine attığını, kartı geri alamadıklarını, Türkiye saati ile 18.56 da davalı bankanın çağrı merkezinin arandığını ve aynı zamanda faks da çekildiğini,çağrı merkezince kartın tüm limitinin harcama ile boşaltıldığını bildirdiğini, davalı bankaya haklarını korumaması nedeniyle sorumlu olduklarını bildiren 26.03.2013’te ihtarname gönderildiğini, davalı bankanın kartlı alışverişlerde güvenliği sağlamakla ve harcama durumunu bildirmekle sorumlu bulunduğunu belirterek davacıya ait kredi kartından dolandırıcı tarafından peşpeşe yapılan 16 adet harcama tutarı olan 21.032,40 TL’nin ödeme tarihinden itibaren reeskont faizi ile birlikte tahsil edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davacının kredi kartı ile gerçekleştirilen ve zararın doğumuna neden olan işlemlerin kredi kartı ve kart şifresi birlikte kullanılarak gerçekleştirilmiş olduğunu, kredi kart hamili davacının kartın ve şifrenin saklanması ve korunması sırasında yükümlülüğü konusunda dikkatli ve özenli davranmadığını, derhal bildirim yükümlülüğünü yerine getirmediğini, davacının zararın doğumunda ağır kusurunun bulunduğunu, zarardan davalı bankanın sorumlu tutulmasının hukuken mümkün olmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece yapılan yargılama ve benimsenen bilirkişi raporuna göre,davacının tanımadığı 3. kişinin şüpheli davranışı ile kredi kartını ATM"ye sıkıştırdığı, 3. kişinin karta vurarak kartın sıkışmasını sağlayıp olay yerinden kaçmasına rağmen durumdan derhal bankayı bilgilendirmeyip olayın Fransa mahalli saati ile 12:41"de gerçekleşmesine rağmen yine mahalli saatle 17:56"da(Türkiye saati ile 18.56) davalı bankaya bilgi verme yükümlülüğünü yerine getirdiği, bu süre zarfında kartın boşaltıldığı, davalı bankanın ise aynı zaman diliminde peş peşe yüklü miktarlarda alışveriş yapılmasına rağmen bunun teyiti cihetine gitmeyerek ve sms gibi yollarla tüketiciyi bilgilendirmeyerek üstüne düşen tedbirleri almadığı, her iki tarafında olayda müterafik kusurlarının bulunduğu bu bağlamda taraflara izafe edilecek kusur oranının eşit olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiş,hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
1)Mahkeme hükmü davacı vekiline, 13.06.2016 tarihinde tebliğ edilmiş, temyiz dilekçesi, HUMK’un 432.maddesinde öngörülen 15 günlük yasal süre geçirildikten sonra 29.06.2016 tarihinde temyiz defterine kaydedilmiştir. Süresinden sonra yapılan temyiz istemleri hakkında mahkemece bir karar verilebileceği gibi, 01.06.1990 gün ve 3/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca, Yargıtay tarafından da karar verilebileceğinden, süresinden sonra yapılan temyiz isteminin reddi gerekmiştir.
2)Davalının temyiz itirazlarına gelince; davacı, Marsilya’da yaşadığı kredi kartı vakıasıyla ilgili davalı bankaya çektiği faks ile ihtarname arasında çelişkiler olduğu gibi, olayın bu şekilde meydana geldiğine dair herhangi bir delilde gösterememiştir. Öte yandan davacının kredi kartı ile dava konusu edilen harcamaların yapılma zamanı ile davalı bankayı aradığı zaman arasında 6 saat geçtiği ve bu işlemlerin tamamının davacının korumakla yükümlü olduğu kart şifresi kullanılarak yapıldığı sabittir.
Bu durumda dava konusu zararın gerçekleşmesinde davalı bankaya atfedilebilecek bir kusur bulunmadığı halde davalı banka hakkında yoruma dayalı bilirkişi raporuna dayanılarak %50 kusur izafe edilerek bu orandan sorumlu tutulması yanlış olup, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bendde açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz isteminin süre yönünden reddine, (2) nolu bendde açıklanan nedenlerle hükmün davalı yararına BOZULMASINA, peşin harçların istek halinde taraflara iadesine, 12/02/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.