17. Hukuk Dairesi 2013/14850 E. , 2015/557 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalı ... A.Ş. Vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili dava dilekçesinde, davalı ..."in sürücüsü, diğer davalının zorunlu mali mesuliyet sigortacısı olduğu aracın davacının kullandığı araca çarpması sonucu müvekkilinin yaralanarak daimi maluliyete uğradığını ileri sürerek ıslahla birlikte 37.483,25 TL sürekli iş göremezlik tazminatının kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan, 10.000 TL manevi tazminatın davalı ..."dan tahsiline karar verilmesini talep etmiş, 26.06.2012 tarihli celsede manevi tazminat taleplerinden vazgeçtiklerini bildirmiştir.
Davalı sigorta şirketi vekili cevap dilekçesinde, davacının iddia ettiği maluliyeti ile kaza arasındaki illiyet bağının ispat edilmesi gerektiğini, ayrıca müvekkilinin sigortalı araç sürücüsünün kusuru oranında sorumlu olduğunu ileri sürerek davanın reddini savunmuştur.
Davalı ... usulüne uygun dava dilekçesi tebliğine rağmen davaya cevap vermemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma ve toplanan delillere göre; davacının maddi tazminat davasının kabulü ile 37.483,25 TL"nin kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan alınarak davacıya verilmesine, manevi tazminat talebinin vazgeçme nedeniyle reddine karar verilmiş; hüküm, davalı ... A.Ş. vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Mahkeme kararlarında nelerin yazılacağı HMK’nin 297. maddesinde belirtilmiştir. Hüküm sonucu kısmında gerekçeye ait her hangi bir söz tekrar edilmeksizin isteklerin her biri hakkında verilen hükümle taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların mümkünse sıra numarası altında birer birer açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerekir. Aynı Kanun’un 294. maddesinde hükmün tefhiminin, her hâlde hüküm sonucunun duruşma tutanağına geçirilerek okunması suretiyle olacağı, 298. maddesinde de gerekçeli kararın, tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamayacağı belirtilmiştir.
Somut olayda; gerekçeli kararda toplam 37.483,25 TL maddi tazminata hükmedildiği, manevi tazminat isteminin ise reddine karar verildiği belirtilmiş, oysaki kısa kararda yalnızca "davanın kabulüne" ifadesi kullanılmıştır. Bu şekilde mahkemece kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişki oluşturulmuştur. 10.04.1992 tarih ve 7/4 Sayılı Yargıtay İçtihatları Birleştirme Kararında kısa karar ile gerekçeli kararın çelişkili olması mutlak bozma sebebi olduğundan, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.
2-6100 Sayılı HMK"nın 186. maddesine göre; "(1)Mahkeme, tahkikatın bitiminden sonra, sözlü yargılama ve hüküm için tayin olacak gün ve saatte mahkemede hazır bulunmalarını sağlamak amacıyla iki tarafı davet eder. Taraflara çıkartılacak olan davetiyede, belirlenen gün ve saatte mahkemede hazır bulunmadıkları takdirde yokluklarında hüküm verileceği hususu bildirilir. (2)Sözlü yargılamada mahkeme, taraflara son sözlerini sorar ve hükmünü verir." Mahkemece anılan usul hükmüne aykırı olarak duruşmaya davet edilmeyen davalı taraf yokluğunda karar verilmiş olması da doğru görülmemiştir.
3-Davalı sigorta şirketi vekilinin tanık listesinde bildirdiği tanıkları dinlenmeden karar verilmiş olması da isabetsizdir.
4-Davalı tarafın, davacının kazadan önce 15.01.2007 tarihinde aynı bölgeden yaralandığını iddia etmesi karşısında, mahkemece öncelikle davacının iddia olunan tarihe ilişkin olarak tüm tedavi evraklarının getirtilmesi, bulunamadığı takdirde mevcut grafiler incelenmek suretiyle eski kazanın olup olmadığının, var ise bu durumun davacının maluliyetine etkisinin tespiti hususunda bilirkişiden ek rapor aldırılması gerekirken eksik inceleme ve araştırma sonucu hüküm kurulmuş olması doğru görülmemiştir.
5-Kazaya neden olan aracın zorunlu mali sorumluluk trafik sigortacısı olan davalı ... A.Ş."nin, 2918 sayılı KTK.nun 99/1.maddeleri ile Zorunlu Mali Sorumluluk Sigorta Poliçesi Genel Şartları`nın B.2-b.maddesi uyarınca rizikonun, bilgi ve belgeleri ile birlikte kendisine ihbar edildiği tarihten itibaren 8 iş günü içinde tazminatı ödeme yükümlülüğü bulunmakta olup bu sürenin sonunda ödememe halinde davalı yönünden temerrüt gerçekleşmektedir. Mahkemece anılan düzenleme uyarınca, davalı sigorta şirketine yapılmış bir ihbar bulunup bulunmadığı araştırılarak davadan önce temerrüde düştüğünün kanıtlanması halinde temerrüt tarihinden, aksi halde dava tarihinde temerrüde düştüğünün kabulü ile dava tarihinden itibaren faize hükmedilmesi gerekirken, yazılı şekilde kaza tarihinden itibaren faiz uygulanması doğru olmamıştır.
6-Bozma kapsam ve nedenlerine göre davalının sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1), (2), (3), (4) ve (5) numaralı bentlerde açıklanan nedenlerle davalı sigorta şirketi vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, (6) numaralı bentte açıklanan nedenle sair temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalı ... AŞ"ye geri verilmesine 19.01.2015 günü oybirliğiyle karar verildi.