14. Hukuk Dairesi 2017/1169 E. , 2020/7259 K.
"İçtihat Metni" 14. Hukuk Dairesi
MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
Davacı tarafından, davalılar aleyhine 27.10.2014 gününde verilen dilekçe ile ortaklığın giderilmesi talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 23.02.2016 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı ... vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün evrak incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, ortaklığın giderilmesi istemine ilişkindir.
Davacı, tarafların müştereken ve iştirak halinde malik olduğu 1 adet taşınmaz üzerindeki ortaklığın aynen taksim, olmadığı taktirde satış yoluyla giderilmesini talep etmiştir.
Davalı ..., taşınmaz üzerindeki iki katlı binanın kendisine ait olduğunu, kardeşi Yusuf"un payını da satın alarak 2010 yılında bu binayı yaptığını ve o tarihten beri ailesiyle birlikte oturduklarını belirterek davanın reddini savunmuş; diğer davalılar, ortaklığın giderilmesini istediklerini bildirmişlerdir.
Mahkemece, davanın kabulü ile dava konusu 42 ada 13 parsel sayılı taşınmaz üzerindeki ortaklığın, aynen taksim mümkün olmadığından, açık artırma yoluyla satılarak giderilmesine karar verilmiştir.
Hükmü, davalı ... vekili temyiz etmiştir.
Paydaşlığın (ortaklığın) giderilmesi davaları, paylı mülkiyet veya elbirliği mülkiyetine konu taşınır veya taşınmaz mallarda paydaşlar (ortaklar) arasında mevcut birlikte mülkiyet ilişkisini sona erdirip ferdi mülkiyete geçmeyi sağlayan, iki taraflı, tarafları için benzer sonuçlar doğuran davalardır.
Paydaşlığın giderilmesi davasını paydaşlardan biri veya birkaçı diğer paydaşlara karşı açar. HMK"nın 27. maddesi uyarınca davada bütün paydaşların yer alması zorunludur. Paydaşlardan veya ortaklardan birinin ölümü halinde alınacak mirasçılık belgesine göre mirasçılarının davaya katılmaları sağlandıktan sonra işin esasının incelenmesi gerekir.
Paydaşlığın (ortaklığın) satış yoluyla giderilmesi halinde, dava konusu taşınmaz üzerinde bina, ağaç vs gibi bütünleyici parça (muhdesat) varsa, bunların arzla birlikte satılması gerekir. Ancak muhdesatın bir kısım paydaşlara (ortaklara) ait olduğu konusunda tapuda şerh varsa veya bu hususta bütün paydaşlar (ortaklar) ittifak ediyorlarsa ve muhdesat arzın değerinde bir artış meydana getiriyorsa, bu artışın belirlenmesi için dava tarihi itibariyle arzın ve muhdesatın değerleri ayrı ayrı tespit edilir. Belirlenen bu değerler toplanarak taşınmazın tüm değeri bulunur. Bulunan bu değerin ne kadarının arza ne kadarının muhdesata isabet ettiği oran kurulmak suretiyle belirlenir. Satış sonunda elde edilecek bedelin bölüştürülmesinde bu oranlar esas alınarak yapılır. Muhdesata isabet eden kısım muhdesat sahibi paydaşa, geri kalan bedel ise payları oranında paydaşlara (ortaklara) dağıtılır.
Bütünleyici parçanın (muhdesat) arzın paydaşlarına (ortaklarına) değil de üçüncü şahsa ait olduğunun anlaşılması halinde bu kimseyi muhdesat sahibi olarak davaya dahil etme ve ona satış bedelinden pay vermek mümkün değildir.
Yukarıda açıklanan ilkeler ışığında somut olaya gelince; satışına karar verilen 42 ada 13 parsel sayılı taşınmazın güncel tapu kaydına göre 1/6 payının tarafların annesi/murisi Nevzer Gözlüklü adına kayıtlı olduğu, ancak dosya içerisinde bulunan mirasçılık belgesine göre mirasçısı olan oğlu ..."nün davada taraf olarak yer almadığı anlaşılmıştır.
O halde mahkemece, anılan kayıt malikinin mirasçısı ..."nün usulüne uygun şekilde davaya katılımının sağlanarak savunma ve delilleri toplandıktan sonra işin esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken, taraf teşkili sağlanmaksızın, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değildir.
Öte yandan, davalı ..."nün, taşınmaz üzerinde bulunan iki katlı binanın kendisine ait olduğunu belirterek muhdesat iddiasında bulunduğu, tarafların talebi üzerine mahkemece, muhdesatın aidiyeti hususunda anlaşma sağlanması için taraflara süre verildiği, ancak taşınmazdaki binanın davalı ..."ye ait olduğu konusunda tarafların ittifak sağlayamadıkları anlaşılmıştır.
Bu durumda mahkemece, dava konusu taşınmaz üzerindeki muhdesatın aidiyeti hususunda tarafların ittifak sağlayamadıkları göz önüne alınarak, muhdesat iddiasında bulunan davalı ..."ye bu konuda dava açmak üzere süre verilmesi ve dava açıldığı takdirde sonucunun beklenmesi; daha sonra gerekirse bilirkişiden ek rapor alınarak, dava konusu taşınmazın tespit edilen toplam değerinin ne kadarının arza ne kadarının muhdesata isabet ettiğinin yüzdelik oran kurulmak suretiyle belirlenmesi ve muhdesata isabet eden kısmın muhdesat sahibi paydaşa, geri kalan kısmın ise tapu kaydı ve mirasçılık belgesindeki payları oranında tüm paydaşlara dağıtılması gerekirken, bu husus göz ardı edilerek yazılı şekilde hüküm kurulması da doğru görülmemiş; açıklanan nedenlerle hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı ... vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın yatırana iadesine, 12.11.2020 gününde oybirliği ile karar verildi.