
Esas No: 2016/1653
Karar No: 2016/3611
Karar Tarihi: 10.03.2016
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2016/1653 Esas 2016/3611 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :TÜKETİCİ MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki menfi tespit davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili, dava dilekçesinde; müvekkilinin, davalı taraftan ev almak için gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi akdettiğini; ev bedeli olarak 110.000,00 TL ödemeyi kabul ettiğini, müvekkilin evin 90.000,00 TL"lik kısmını peşin olarak ödediğini, geriye kalan 20.000,00 TL"lik kısmı ise 18 ay sonra ve evin içinin yapılması koşulundan sonra ödemeyi kabul ve taahhüt ettiğini, davalının elinde müvekkiline ait bono bulunduğunu; ancak, davalı tarafından bonodaki miktar belirtilen kısma 20.000,00 TL yazılması gerekirken, 9.600 Euro yazıldığını, alacağın tahsili için davalı tarafından müvekkili aleyhine Kayseri 6. İcra Müdürlüğü"nün 2011/5658 E sayılı dosyası ile haksız olarak takip başlatıldığını ileri sürerek; müvekkilinin davalıya 11.945,76 TL borcunun bulunmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, cevap dilekçesinde; davanın reddini istemiştir.
Mahkemece; dosya kapsamına göre; davanın kısmen kabulü ile, Kayseri 6. İcra Dairesi"nin 2011/5658 E sayılı icra takibinin kısmen iptali ile 10.000,00 TL asıl alacak üzerinden takibinin devamına; davacı vekilinin kötü niyet tazminatı ve davalı vekilinin icra inkar tazminatının yasal koşulları oluşmadığından reddine karar verilmiştir.
Hükmü, davalı vekili temyiz etmiştir.
Dava, taraflar arasındaki taşınmaz satım sözleşmesinden kaynaklanan ve istenen miktarda borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkindir.
Somut olayda, dava menfi tespit davası olduğuna ve davacı istemi kısmen yerinde görüldüğüne göre, davanın kısmen kabulüne karar verilmesi ve hüküm yerinde davanın niteliği gözetilerek davacının borçlu olmadığı miktarın gösterilmesi gerekirken itirazın iptali davası gibi hüküm kurulması isabetsiz olup, bozmayı gerektirmiştir.
Bozma sebep ve şekline göre davalının sair temyiz temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 10.03.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.