8. Hukuk Dairesi 2012/6740 E. , 2012/10841 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Katılma Alacağı
... ile ... aralarındaki katılma alacağı davasının kısmen kabulüne ve kısmen reddine dair Aliağa Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesinden verilen 05.04.2012 gün ve 373/169 sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi davalı vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:
KARAR
Davacı ... vekili, taraflar arasında edinilmiş mallara katılma rejimi geçerli iken alınan ve davalı adına tapuya tescil edilen 547 ada 5 parselde 12 numaralı mesken üzerinde davacının yasal mal rejiminden kaynaklanan katılma alacağı olduğunu açıklayarak meskenin gerçek değeri üzerinden yarı oranında 40.000 TL katılma alacağının dava tarihinden geçerli yasal faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı ... vekili, taraflar arasındaki boşanmanın tarafların anlaşması ile protokolle sona erdiğini, tarafların birbirlerinden hiçbir talepte bulunmamış olduklarını, evlilik içi ve dışındaki malları paylaştıklarını, kaldı ki dava konusu meskenin davalıya ait başka bir evin satışından gelen para ile alındığını ve davacının hakkı olmadığını açıklayarak davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemenin davanın reddine ilişkin ilk kararı, davacı vekilinin temyizi sonunda esasa ilişkin itirazlar incelenmeksizin görev yönünden bozma sevk edilmiştir. Mahkemece, bozma ilamına uyularak Aile Mahkemesi sıfatı ile verilen son kararda davanın kısmen kabulü ile 35.750 TL.nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesi üzerine; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Taraflar 02.01.1990 tarihinde evlenmiş, boşanma davasının kabulüne ilişkin hükmün 06.03.2007 tarihinde kesinleşmesiyle evlilik birliği son bulmuştur (TMK.nun 225/2 m). MK.nun 179. maddesine göre mal rejiminin tasfiyesinde eşlerin bağlı olduğu rejime ilişkin hükümler uygulanır. Taraflar arasında sözleşmeyle başka bir mal rejimi seçildiği ileri sürülmediğine göre, evlenme tarihinden 4721 sayılı TMK.nun yürürlüğe girdiği 1.1.2002 tarihine kadar mal ayrılığı (MK.nun 170.m), bu tarihten mal rejiminin sona erdiği boşanma davasının açıldığı tarihe kadar TMK.nun 202. maddesine göre yasal edinilmiş mallara katılma rejimine tabidirler (4722 s.yür.k.m.10).
Dava konusu 547 ada 5 parselde 12 numaralı mesken 29.03.2005 tarihinde davalı adına satın alınarak tapuya tescil edilmiştir. Edinme tarihi itibarıyla taraflar arasında edinilmiş mallara katılma rejimi geçerli olup, davacının isteği katılma alacağına ilişkindir.
Taraflar arasındaki evliliğin sona ermesine ilişkin Aliağa Asliye Hukuk Mahkemesinin (Aile Mahkemesi sıfatı ile) 6.3.2007 tarih 2007/17 Esas 2007/76 Karar sayılı boşanma dosyası incelendiğinde; her iki tarafın 9.1.2007 tarihli boşanma protokolü düzenleyerek mahkemeye sundukları, boşanma protokolünde boşanmanın feri niteliğindeki maddi manevi tazminatlar, nafaka ile ilgili anlaşmadan bahsedildiği görülmektedir. Her ne kadar bu protokolde evlilik içinde edinilen malların paylaşımına ilişkin bir anlaşma veya anlaşmaya işaret edecek bir ibare bulunmamakta ise de her iki tarafın hazır oldukları ve bizzat beyanda bulundukları 6.3.2007 tarihli yargılama oturumunda o dosyanın davacısı İbrahim’in protokolü tekrarına ilişkin beyanları sonrasında davalı ...’nun tazminat ve nafaka talebi olmadığını ifade ettikten sonra "evlilik birliği içinde ve dışında edindikleri tüm mal ve hakları aralarında paylaştıklarını, kendisine ait mal ve eşyaların tamamını aldığını, İbrahim’den bir alacağı kalmadığını" açıkladığı, bu açıklama sonrası davacı ...’in açıklamaya bir itirazı olmadığı gibi anlaşma doğrultusunda ısrar ettiğini ifade etmiştir. Hükmün gerekçesinde de tarafların velayet ve mali konularda anlaşma şekillerinin mahkemece benimsendiği yer almış, tarafların boşanmalarına karar verilmiştir. Temyize konu dosyada mahkemece, boşanma dosyasında anlaşma ile ilgili sadece davalı ...’nun beyanının bulunduğu, edinilmiş mallar yönünden davacı ...’in bağlayıcı bir beyanının olmadığı kabul edilerek katılma alacağı ile ilgili işin esasına girilerek yazılı şekilde hüküm kurulmuştur. Ancak boşanma dosyasındaki 6.3.2007 tarihli beyanlar ile olayın gelişimi bir bütün olarak değerlendirildiğinde; taraflar arasında evlilik içinde edilen malların da anlaşma ve paylaşıma dahil edildiği hususunda İbrahim tarafından açıkça bir beyanda bulunulmamış ise de; Arzu’nun bu husustaki beyanına karşı açıkça İbrahim tarafından bir itirazda bulunulmadığı gibi aksine anlaşma doğrultusunda boşanmada ısrarcı olunduğu, bu durumda evlilik içinde edinilen malların da taraflar arasındaki anlaşma içinde yer aldığının kabulü gerekir.Bu durumda davacının katılma alacağı talebinde bulunma imkanı kalmadığı dikkate alınarak davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde kabule karar verilmiş olması doğru olmamıştır.
Açıklanan nedenle davalı vekilinin temyiz itirazları yerinde görüldüğünden kabulü ile usul ve yasaya uygun bulunmayan hükmün 6100 sayılı HMK.nun Geçici 3.maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK.nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK.nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve HUMK.nun 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, 531,00 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davalıya iadesine 20.11.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.