8. Hukuk Dairesi 2012/1473 E. , 2012/11120 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tapu iptali ve tescil
... ile ... ve müşterekleri aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının reddine dair Şebinkarahisar Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 28.06.2010 gün ve 94/174 sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:
K A R A R
T.C Anayasasının 141.maddesi hükmüne göre, bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli olarak yazılmalıdır. 6100 sayılı HMK.nun 297. maddesinde (HUMK 388) mahkeme hükmünde bulunması gereken hususlar bentler ve fıkralar halinde açıklanmıştır. Maddenin gerekçeyi düzenleyen “c” bendinde; tarafların, iddia ve savunmaların özetinin, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususların, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan deliller, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesinin, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebeplerin bulunmasının gerektiği, aynı kanun maddesinin son fıkrasında ise; hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesinin gerektiği düzenlenmiştir. Bu açıklamalara göre, verilen mahkeme hükmü mahkemelerle, yargıya olan güveni sarsmayacak ve taraflar arasındaki uyuşmazlığı çözüme kavuşturacak nitelikte olmalıdır.
Somut olayda, hüküm fıkrasında aynen; “Açılan Davanın Kısmen Kabulüne, Kısmen Reddine; Dava açılan Şebinkarahisar İlçesi, Yakınca Köyü, 103 ada 63 ve 70 nolu parseller, 110 Ada 24 nolu parselin ...a ait iken davacı ile bir kısım mirasçıları arasında (..., ..., ...) 1992-1994 yıllarında paylaşılma anlaşmaları ile davacıya düştüğü,yine 2006 tarihinde geçerli senet ile mirasçılardan ...’nin de hakkını davacıya devrettiği, ancak ... oğlu ... mirasçılarından ...’ın sözleşmeyi imzalamasına rağmen babası veya ailesi adına değil, yerleri kendi adına verilecek şeklinde hazırlandığı, kardeşleri ile annesi adına herhangi bir yerin paylaşımının yer almadığı görüldüğü, Veli’nin annesi ...ile kardeşi....’nin 14.06.2010 tarihli beyanları ile Veli’ye yetki vermediklerini belirttikleri, dosyada Veli’ye verilmiş bir yetki de olmadığı anlaşıldığından iştirak halinde taşınmazlar için bazı mirasçıların tasarrufunun müşterek hale getirilmeden hukuki sonuç doğurmayacağı, bu tutanaktaki imzaların sadece imzalayanlar için ileriye yönelik vaadi hükmünde olduğu, tüm mirasçıların katılımını veya rızasını taşımayan sözleşmenin geçersiz olduğu, bir mirasçının uzun yıllar zilyetliğinin de kazandırıcı mülkiyet hakkı vermediği anlaşıldığından yine 108 Ada 3 nolu parselde davacının samanlık ve ahırın muhtesat olarak şerh edilmesi talebinin de, muhtesat olarak birisi adına şerh verilmesi halinin ancak muhtesat sahibinin arz sahibinden başkası olması şartına bağlı olduğu, oysa yapıyı yapanın davacı ve davalıların ortak murisi Hüseyin olup, tüm mirasçılar arasında yasal ve geçerli paylaşım yapılmadığından bu yerlerde iştirak halinde malik olma halinin devam ettiği anlaşıldığından açılan davanın REDDİNE,” şeklinde karar verilmiştir. Mahkemenin bu hükmü, az yukarıda açıklanan kanuni düzenlemelere aykırıdır. Hükmün başında kısmen kabul kısmen ret denildikten sonra, son bölümünde davanın reddine demek suretiyle oluşturulan çelişkili hüküm fıkrası, davanın tarafları arasında tereddüt oluşturduğu gibi açık ve anlaşılır da değildir. Hüküm fıkrası, taraflar arasındaki uyuşmazlığı çözümleyecek nitelikte görülmemiştir. Verilen bu hükümle bağlı kalınmaksızın mahkemece, iddia ve savunma doğrultusunda, usul ve kanuna uygun olarak davanın tarafları arasındaki uyuşmazlığı sonlandıracak hüküm kurulmalıdır.
Yukarıda açıklanan gerekçeler nedeniyle davacı vekilinin temyiz itirazların kabulüyle usul ve kanuna aykırı bulunan mahkeme hükmünün 6100 sayılı HMK.nun Geçici 3.maddesi yollamasıyla uygulanacak olan 1086 sayılı HUMK.nun 428.maddesi uyarınca BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer hususların şimdilik incelenmesine yer olmadığına, taraflarca HUMK.nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve HUMK.nun 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, 17,15 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davacıya iadesine 23.11.2012 tarihinde oyirbirliğiyle karar verildi.