Abaküs Yazılım
8. Hukuk Dairesi
Esas No: 2012/2850
Karar No: 2012/11147
Karar Tarihi: 26.11.2012

Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2012/2850 Esas 2012/11147 Karar Sayılı İlamı

8. Hukuk Dairesi         2012/2850 E.  ,  2012/11147 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
    DAVA TÜRÜ : Tapu iptali ve tescil

    ... ile Hazine, İmrenli Köyü Tüzel Kişiliği, dahili davalı ... Satan, müşterekleri ve asli müdahil...,...aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının kısmen kabulüne ve kısmen reddine dair Şile Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 12.05.2010 gün ve 78/422 sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi davalı Hazine vekili ile davalılardan ... ve müşterekleri vekili ile davalı ... taraflarından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:

    KARAR

    Davacı vekili, dava konusu 119 parselin 1969 yılından beri elinde bulunduran ...’dan 01.09.1994 tarihli senetle satın alındığını, eklemeli 20 yılından fazla süre malik sıfatı ile kullanıldığını, tapu kaydından maliklerinin kim olduğunun anlaşılamadığı gibi, uzun yıllar önce öldüğünü, tapu kaydının hükmünü yitirdiğini açıklayarak tapu kaydının iptaliyle vekil edeni adına tapuya tesciline karar verilmesini istemiştir.
    Davalı Hazine vekili ve tereke kayyımı vekili ile davaya dâhil edilen bir kısım davalılar cevap dilekçeleri ile yargılama oturumlarında, taşınmazın tapulu yerlerden olup zilyetlikle kazanılmasının mümkün bulunmadığını ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini savunmuşlardır.
    Harcını yatırmak suretiyle davalılar yanında davaya katılan Aysel Koçak ve Yılmaz Kocabıyık, taşınmazın miras bırakan ...’e ait olduğunu, davacının hakkı bulunmadığını açıklayarak davanın reddini savunmuşlardır.
    Mahkemece, önceki kararda hak düşürücü süre yönünden davanın reddine karar verilmiş, davacı vekilinin temyizi üzerine; Dairece, davanın TMK.nun 713/2.maddesi uyarınca açılmış bir dava olup, 3402 sayılı Kanunun 12/3.maddesinin uygulanma imkanı bulunmadığına işaret edilerek bozma sevk edilmiş, mahkemece bu kez davanın kabulüne, 119 parselin tapu kaydının iptaliyle davacı adına tapuya tesciline karar verilmiş, davalı Hazine vekilinin temyizi üzerine; Dairece, davanın mülkiyetin aktarılmasına yönelik iptal ve tescil isteğine ilişkin olup, bu tür davaların kayıt malikine, ölü ise mirasçılarına yöneltilmesi gerektiğine değinilerek hüküm bozulmuştur. Mahkemece son olarak bozmaya uyularak davanın kabulüne karar verilmesi üzerine; hüküm, davalı Hazine vekili ile bir kısım davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Tarla niteliğindeki dava konusu 119 parsel, Şubat 1294 tarih 343 sayılı tapu kaydı kapsamında kaldığı, kayıt maliklerinin ölüm tarihi ve mirasçılarının bilinmediği açıklanarak 22.06.1962 tarihinde 1/2 paylı olarak ölü ...oğlu ... mirasçıları ile ölü ...oğlu ... mirasçıları adına tespit edilmiş, Hazine tarafından çalılık olduğu gerekçesiyle tespite itiraz edilmiş, kadastro komisyonunun 18.11.1968 tarihli kararıyla itirazın reddine,119 parselin tespit gibi tapuya tesciline karar verilmiş, komisyon kararı 13.01.1969 tarihinde kesinleşerek tapu kaydı oluşmuş ise de tescil sırasında nedeni açıklanmaksızın tespite aykırı olarak mirasçıları adına tespit edildiği dikkate alınmaksızın, paylı olarak ölü ...oğlu ... ve ölü ...oğlu ... adına tescil edilmiş, bilahare tapuda baba ismi Mehmet oğlu ... ve ... olarak hükmen tashih edilmiştir.
    Dava; TMK.nun 713/2.maddesindeki ölüm nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir. Mahkemece yazılı gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmiş ise de, bozma gerekleri tam olarak yerine getirilmediği gibi yeterli araştırma ve inceleme de yapılmamıştır. Yazılı nedenlerle davanın kabulüne karar verilmiş ise de dava konusu parsel ölü ...oğlu ... ve ölü ...oğlu ... mirasçıları adına tespit edilmiş ve komisyon kararıyla tespit gibi tesciline karar verilmiş olmasına karşılık, tespit maliki değiştirilmek suretiyle ölü ...oğlu ... ve Ölü ...oğlu ... adına tescil edilmiş olup, hukuksal sonuçları farklı olacağından, mahkemece bu husus üzerinde durulmamış, farklılığın hangi nedenden kaynaklandığı araştırılmamıştır. Çünkü; tespit gibi tescile karar verilmesi ve bu şekilde tapu kaydının oluşması halinde, kayıt maliklerinin mirasçılarından birinin hayatta olması halinde taşınmazın TMK.nun 713/2.maddesinde açıklanan ölüm nedenine dayalı olarak kazanılması mümkün olamayacak ve mirasçılarının ölüm tarihlerinin esas alınması gerekecektir. Farklılığın nereden kaynaklandığı ve tescilin yolsuz tescil niteliğinde olup-olmadığı bu bakımdan önem arz etmektedir. Mahkemece açıklanan hususlarda araştırma ve inceleme yapılmamış olması isabetli olmamıştır.
    Diğer yönden; davalı Hazine vekili, temyiz dilekçesinde, Şile Sulh Hukuk Mahkemesinin 2010/427 ve 428 esas sayılı dosyalarında mirasçılık belgesinin iptaline yönelik olarak dava açıldığını bildirilmiş, davalı gerçek kişiler ise, davacı ...’un kayıt maliklerinin mirasçısı olduğunu ileri sürmüşlerdir. TMK.nun 501. maddesi uyarınca son malik Devlet olması nedeniyle, açılan mirasçılık belgesinin iptaline ilişkin davada veraset belgesinin iptali istenildiğine göre, eldeki davanın esasını etkileyeceğinden dava sonucunun beklenmesi, kayıt malikinin mirasçılarının tespit edilmesi, davacı ile kayıt malikleri arasında irs ve veraset ilişkisinin bulunup bulunmadığının saptanması, yeni mirasçıların belirlenmesi halinde davanın usulüne uygun olarak bu kişilere yöneltilmesi ve ondan sonra esas hakkında bir karar verilmesi gerekmektedir.
    Bundan ayrı; dava dilekçesinde, taşınmazın 1969 yılından beri elinde bulunduran ...’dan, 1994 yılında senetle satın alındığı ve eklemeli 20 yıldan fazla süre tasarruf edildiği açıklanarak istekte bulunulmuştur. Satıcı ... tarafından 119 parsel hakkında tapu kaydından malikin kim olduğu anlaşılamadığı gerekçesine dayalı olarak açılan davada; Şile Asliye Hukuk Mahkemesinin 24.09.1975 tarih 1974/18 esas 1975/110 sayılı kabule ilişkin hükmünün davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; Dairece, tapu kaydından malikin kim olduğunun açıkça anlaşıldığı, bu bakımından kazanma koşullarının gerçekleşmediği, gaiplik gerekçesi yönünden ise, 1617 sayılı Kanunun ve 766 sayılı Kanunun 33.maddesi uyarınca aynı tapulama bölgesinde, zilyetlikle 50 dönümden fazla yer kazanılamayacağı ve bu hususta gerekli araştırmaların yapılması gerektiğine işaret edilerek bozma sevk edilmiştir. Ancak bozma kararı tebliğe çıkarılmamış ve her hangi bir işlem yapılmadığından esas ve karar numarası yazılı dava halen derdest olup davacının eklemeli zilyetliğinin nizalı sayılması sonucunu doğuracaktır. Ayrıca; keşif sırasında dinlenen yerel bilirkişi ve tanıklar tarafından, 1985 yılından beri taşınmazın kullanılmadığını, davacının taşınmazı koruyup kolladığının bildirilmiş olması karşısında davacının taşınmazı salt olarak koruyup-kollaması eyleminin ekonomik amacına uygun zilyetlik olup-olmadığı ve iktisap sağlayıcı mahiyette olup olmadığı da göz önünde tutulmamıştır.
    Mahkemece yapılacak iş; öncelikle kadastro tespiti, komisyon kararı ile tapu kaydındaki farklılığın hangi haklı nedenden kaynaklandığının Tapu Sicil ve Kadastro Müdürlüklerinden sorularak dayanak belgelerinin getirtilmesi, Hazine tarafından açılan veraset belgesinin iptaline ilişkin dava dosyalarının sonucunun beklenilmesi, davacının kayıt malikleriyle irs ve nesep ilişkisinin bulunup-bulunmadığı üzerinde durulması, gerek satıcı ... tarafından açılan ve henüz sonuçlanmayan dava dosyası, gerekse taşınmazın 1984 yılından sonra kullanılmaması ile davacın taşınmazı koruyup-kollama şeklindeki zilyetliğinin iktisap sağlayıcı mahiyette olup-olmadığı ve nizasızlık koşulunun gerçekleşip-gerçekleşmediğinin saptanması, tüm delillerle birlikte değerlendirildikten sonra esas hakkında bir karar verilmesi gerekirken, bozma gerekleri tam olarak yerine getirilmeden, eksik araştırmaya dayalı olarak yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
    Kabule göre de; yargılama giderlerinin davalılara yükletilmiş olması doğru görülmemiştir. Yüksek Yargıtay 8.Hukuk Dairesinin yerleşmiş uygulamalarına göre; TMK.713/2.maddesine dayalı uyuşmazlıklarda, davanın başarıya ulaşması halinde kayıt malikinin mirasçıları olan davalı gerçek kişiler ile yasal hasım durumundaki Hazine yargılama giderlerinden sorumlu tutulamazlar. Mahkemece bu hususun gözden kaçırılarak geriye kalan harcın, yargılama giderlerinin ve avukatlık ücretinin davalılardan alınmasına karar verilmiş olması da isabetli olmamıştır.
    Davalı Hazine vekili ile bir kısım davalılar vekilinin temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulüyle 6100 sayılı HMK.nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK.nun 428. maddesi uyarınca yerel mahkeme hükmünün BOZULMASINA, HUMK.nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve HUMK.nun 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunabileceğine, 2.109,85 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden bir kısım davalılara ve Ayşe"ye ayrı ayrı iadesine, 26.11.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.







    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi