17. Hukuk Dairesi 2013/15892 E. , 2015/2857 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili, davalı borçlu ... "nin alacaklılarından mal kaçırmak amacıyla adına kayıtlı taşınmaz hissesini 2.3.2009 tarihinde davalı ... "ne anılan şirketinde dahili davalı ..."e, ..."ın da 7.7.2011, 12.8.2011, 10.11.2010, 9.11.2010 tarihlerinde davalı ..."ne sattığını belirterek davalılar arasındaki tasarrufların iptalini talep etmiştir.
Davalı borçlu ... vekili davanın reddini savunmuştur.
Davalı ... vekili, ... Tüketici Mahkemesinin görevli olduğunu, sensenbir daire için 2.000.000 Dolar ödediklerini daha sonra ..."a 2.250.000 TL bedelle sattıklarını, aciz belgesi sunulmadığını alacağın zamanaşımına uğradığını, tasarrufun borçtan önce yapıldığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Davalı ... vekili, ... Asliye Hukuk Mahkemesinin yetkili ve görevli olduğunu, dava konusu taşınmazdaki %50 hisseyi 16.000.000 dolar karşılığı ..."ten aldıklarını, ... ile 1.10.2010 tarihinde kat karşılığı inşaat sözleşmesi yaparak anılan sözleşme gereğince %26,75 hisseyi de alarak taşınmaza 500 adet bağımsız bölüm yaptıklarını iyiniyetli olduklarını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Dahili davalı ... vekili,dava konusu taşınmazın %58 hissesinin müvekkiline, kalan %42 payında davalı borçlu şirkete ait olduğunu, borçlu şirketin adına kayıtlı hisseleri daha sonra satması üzerine şufa davası açarak hisseleri aldığını, daha sonra %50 hissesini davalı ...."ne sattığını, davacının alacağının zamanaşımına uğradığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, iddia, savunma, toplanan delillere göre, malik durumunda olan davalı ...."nin taşınmazı düzenleme şeklinde taşınmaz arsa payı satış sözleşmesi ve arsa payı inşaat yapım sözleşmesi ile 16.000.000,00 USD karşılığı davalı ..."ten aldığı, satışın gerçek bir satış olduğu, davalı ... "nin önceki tasarrufları bilebilecek olmadığı, önceki tasarrufların ve davacının harici sözleşmeye göre yapacağı alacağı bilebilecek durumda olmadığı, davacıyı zarara uğratma amacıyla hareket etmediği, tasarrufun iptali davasının koşulları oluşmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava İİK 277 ve devamı maddeleri gereğince açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir. İcra ve İflas Kanununun 277 ve izleyen maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali davalarında amaç, borçlunun haciz ya da iflasından önce yaptığı ve aslında geçerli olan bazı tasarrufların geçersiz ya da "iyiniyet kurallarına aykırılık" nedeniyle alacaklıya karşı sonuçsuz kalmasını ve dolayısıyla o mal üzerinden cebri icraya devamla alacağın tahsilini sağlamaktır.
Bu tür davaların dinlenebilmesi için,davacının borçludaki alacağının gerçek olması,borçlu hakkındaki icra takibinin kesinleşmiş olması,iptali istenen tasarrufun takip konusu borçtan sonra yapılmış olması ve borçlu hakkında alınmış kesin veya geçici aciz belgesinin (İİK.nun 277 md) bulunması gerekir.Bu ön koşulların bulunması halinde ise İİK.nun 278, 279 ve 280. maddelerinde yazılı iptal şartlarının bulunup bulunmadığı araştırılmalıdır. Özellikle İİK.nun 278.maddesinde akdin yapıldığı sırada kendi verdiği şeyin değerine göre borçlunun ivaz olarak pek aşağı bir fiyat kabul ettiği ve yasanın bağışlama hükmünde olarak iptale tâbi tuttuğu tasarrufların iptali gerektiğinden mahkemece ivazlar arasında fark bulunup bulunmadığı incelenmelidir. Aynı maddede sayılan akrabalık derecesi vs. araştırılmalıdır. Keza İİK.nun 280.maddesinde malvarlığı borçlarına yetmeyen bir borçlunun alacaklılarına zarar vermek kastıyla yaptığı tüm işlemler, borçlunun içinde bulunduğu mali durumu ve zarar verme kastının işlemin diğer tarafınca bilindiği veya bilinmesini gerektiren açık emarelerin bulunduğu hallerde tasarrufun iptal edileceği hususu düzenlendiğinden yapılan işlemde mal kaçırma kastı irdelenmelidir. Öte yandan İİK.nun 279.maddesinde de iptal nedenleri sayılmış olup bu maddede yazılan iptal nedenlerinin gerçekleşip gerçekleşmediği de takdir olunmalıdır.
İİK.nun 282. maddesi gereğince iptal davaları borçlu ve borçlu ile hukuki muamelede bulunan veya borçlu tarafından kendilerine ödeme yapılan kimseler ile bunların mirasçıları aleyhine açılır. Ayrıca, kötü niyetli üçüncü şahıslar hakkında da iptal davası açılabilir.
İİK’nın 283/II maddesine göre de iptal davası, üçüncü şahsın elinden çıkarmış olduğu mallar yerine geçen değere taalluk ediyorsa, bu değerler nispetinde üçüncü şahıs nakden tazmine (davacının alacağından fazla olmamak üzere) mahkûm edilmesi gerekir. Bu ihtimalde 3. kişinin sorumlu olduğu miktar, elden çıkarılan malın o tarihteki gerçek değeridir. Bir başka anlatımla dava ve tasarrufa konu malı elinde bulunduran şahsın kötü niyetli olduğunun kanıtlanamaması halinde dava tümden reddedilmeyip borçlu ile tasarrufta bulunan şahıs tasarrufa konu malı elinden çıkardıkları tarihteki gerçek değeri oranında ve alacak miktarı ile sınırlı olarak tazminata mahkum edilmeleri gerekir.
Somut olayda, mahkemece davalı son malikin kötüniyetli olmadığı belirtilerek davanın reddine karar verilmiş ise de varılan sonuç dosya kapsamı ve mevcut delil durumuna uygun düşmemektedir.
Dava koşulları yönünden dosya incelendiğinde, davacının alacağının 9.7.2008 tarihli sözleşmeden doğduğu,borçlu hakkındaki icra takibinin kesinleştiği, aciz belgesinin sunulduğu, alacağın gerçek olduğu ve davanın süresinde açıldığı anlaşılmaktadır.Bu durumda Mahkemece dava konusu davalı borçlu ile 3.kişi ... arasındaki 2.3.2009, ... ile davalı ... arasındaki ikinci tasarruf(dosya içinde satış akti yok)... ile davalı ... arasındaki 7.7.2011,12.8.2011,10.11.2010, 9.11.2010 tarihli tasarruflar yönünden taraf delillerinin toplanması, yukarıda yasal açıklamalar doğrultusunda anılan tasarrufların İİK"nun 278,279,280,(283/2)maddeler gereğince iptale tabi olup olmadığının değerlendirilmesi ve sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik incelemeye dayalı hüküm tesisi isabetli görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 17.2.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.