8. Hukuk Dairesi 2012/12183 E. , 2012/11709 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tescil
... ve müşterekleri asli müdahiller ... ve müşterekleri ile Hazine ve ... aralarındaki tescil davasının kısmen kabulüne ve kısmen reddine dair Dikili Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 07.07.2011 gün ve 146/204 sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi davalı Hazine vekili, davalı ... vekili ve davacılar vekili taraflarından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:
KARAR
Davacılar vekili dava dilekçesinde; vekil edenlerinin babası ...’nun 24.7.1949 tarihinde vefat ettiğini, geriye çocuklarını mirasçı bıraktığını, 131 ada 12 sayılı parselin vekil edenlerinin miras bırakanına ait olduğunu, tapu kayıtlarında sahipsiz olarak gözüktüğünü, ayrıca tapu kütüğünde söz konusu taşınmazın bulunduğu sayfanın incelenmesinde Dikili Asliye Hukuk Mahkemesinin 1977/200 Esas sayılı dosyasıyla davalı olduğunun ve tedbir şerhinin bulunduğunun anlaşıldığını, bu nedenle tapu kaydına sahibinin işlenmediğini düşündüklerini açıklayarak dava konusu taşınmazın muris ...’na ait olduğunun tespiti ile tapuya tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı Hazine vekili 6.9.2007 tarihli dilekçesinde; burada hak sahibi olan kişilerin 1984 yılında imar ve gecekondu affından yararlanmak isteyen ...olduğunu, davacıların burada hakkı bulunmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiş, temyiz dilekçesinde de; taşınmazın Hazine"ye ait olduğunu, inşaat yapanların haksız işgalci durumunda bulunduklarını, bu nedenle davanın tümden reddine savunmuştur.
Davalı ... vekili 25.10.2007 tarihli cevap dilekçesinde; davanın husumetten reddine karar verilmesini istemiştir.
Davaya asli müdahil davacı olarak ve harç yatırmak suretiyle katılan asli müdahiller .... ve ... ile ... vekili, dava konusu yerin vekil edenlerinin annesi Ayşe Koç ve çocukları tarafından 50 yılı aşkın süreden beri tasarruf edildiğini, davacılarla bir ilgisinin bulunmadığını, bir an için davacılara ait olduğu düşünülse bile 1977 yılından davanın açıldığı 2007 yılına kadar vekil edenlerinin zilyet ve tasarrufunda bulunduğunu açıklayarak davacıların davasının reddi ile taşınmazın vekil edenleri adına tapuya kayıt ve tescilini istemiştir. Mahkemece, 9.7.2009 tarihinde asli müdahillik istekleri kabul edilmiştir.
Mahkemece, 131 ada 12 parsel sayılı tapuda maliki belli olmayan taşınmazın muris Behsat Koç’a ait veraset belgesinde isimleri yazılı asli müdahil davacılar adına tapuya kayıt ve tesciline, davacıların davasının reddine karar verilmesi üzerine, hüküm davacı vekili ile Hazine ve Belediye vekilleri tarafından ayrı ayrı temyiz edilmiştir.
Dava, kazanmayı sağlayan zilyetlik, muristen intikal ve eklemeli zilyetlik hukuki sebeplerine dayalı olarak 766 sayılı Tapulama Kanununun 33, 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14. maddesi gereğince açılan tescil isteğine ilişkindir.
Mahkemece, malikinin belli olmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verildiği ve malik hanesinin hüküm fıkrasında açıklandığı biçimde doldurulduğu belirlenmiştir. Dikili Tapu Sicil Müdürlüğünün 18.02.2008 tarih ve 203 sayılı karşılık yazılarında, 131 ada 12 parselin 16.11.1977 gün ve 1977/200 Esas sayılı Dikili Asliye Hukuk Mahkemesinin dava dosyası ile davalı olduğu, bu nedenle tutanağın müdürlüklerinde bulunmadığı açıklanmıştır. Hükme esas alınan teknik bilirkişi raporunda da; dava konusu yerin 131 ada 12 sayılı parsel olduğu belirtilmiştir. Dairenin 02.04.2012 tarih ve 2011/5629 Esas, 2012/2440 Karar sayılı geri çevirme yazıları üzerine Dikili Asliye Hukuk Mahkemesinin 2007/146 Esasıyla tutulan tutanağa göre, Dikili Asliye Hukuk Mahkemesinin 1977/200 Esas sayılı dava dosyasının mahkemenin arşivinde ve Adliyedeki tüm arşivler üzerinde yapılan araştırma ve incelemelere karşın davalı olduğu bildirilen dosyanın bulunamadığı anlaşılmıştır. Dosya arasında bulunan Dikili Asliye Hukuk Mahkemesinin 13.11.1981 gün ve 1977/200 Esas, 1981/244 Karar sayılı kararının 131 ada 12 sayılı parselle ilgili bulunduğu ancak, mülga HUMK. nun 409., maddesi uyarınca, açılmamış sayılmasına karar verildiği, dava tarihinin 16.11.1977, davanın ise, iptal davası, davacısının ..., davalısının ise Mal Müdürlüğü olduğu saptanmıştır. Yapılan tüm araştırma ve incelemelere karşın 131 ada 12 sayılı parselle ilgili olarak açılan yukarıda tarihi ve sayısı belirtilen ve açılmamış sayılmasına karar verilen dava dosyasının bulunmaması nedeniyle malik hanesinin doldurulmadığı, kadastro tutanağının da bulunamadığı ve sözü edilen dosya içerisinde bulunduğu kanaatine varılmıştır. Esasen malik hanesinin boş bırakıldığı hususu, mahkeme ve taraflar arasında uyuşmazlık konusu da değildir. Mahkeme hüküm fıkrasında bunu açıkça vurgulamaktadır. Komşu parsel tutanaklarına göre, taşınmazın tespitinin 1977 yılında yapıldığı, 766 sayılı Tapulama Kanununa göre tutanağın düzenlendiği, Dikili Asliye Hukuk Mahkemesinde açılan davanın açılma tarihinin ise, 16.11.1977 olduğu, davalı olması nedeniyle malikhanesinin doldurulamadığı sonucuna varılmıştır.
Uyuşmazlığın kadastrodan önceki nedenlerden kaynaklandığı açık olup, Dikili Asliye Hukuk Mahkemesinde açılan 1977/200 Esas sayılı dava dosyasının bu nedenle tapulama tespitine itiraz niteliğinde bulunduğunun kabulü gerekmektedir. 766 sayılı Tapulama Kanununun 54. maddesinde; “..Hakim tarafların delillerini topladıktan sonra re"sen tahkikatı genişletmek, lüzumlu gördüğü diğer delilleri toplama ve delilleri serbestçe taktir etme yetkisine haizdir. Tahkikattan elde edeceği kanaate göre 5. bölümlerde yazılı esaslar dairesinde karar vermek ve gayrimenkulün kimin adına tescil edileceğini belirtmekle mükelleftir...” denilmiştir. 3402 sayılı Kadastro Kanununun 30/2. fıkrasında da; “Kadastro Komisyonlarından gönderilen tutanaklar ile mahalli mahkemelerden devredilen dosyaların muhtevasından malik tespiti yapılamadığı veya dava açan mirasçının dışında başka mirasçılarında bulunduğu anlaşıldığı taktirde hakim re"sen lüzum gördüğü diğer delilleri toplayarak taşınmaz malı kimin adına tescil edeceğine karar vermekle yükümlüdür…” amir hükmüne yer verilmiştir. Belirtilen bu kanun hükümleri karşısında kadastro ekibince kadastro tutanağının malik hanesi boş bırakılmış veya genel mahkemelerde açılan davalar nedeniyle malik hanesi doldurulamamış ise, Kadastro Mahkemesince malik hanesinin doldurulması öngörülmüştür. Hatta bu bir yükümlülük olarak kabul edilmiştir. Sadece bu görev ve yetki kadastro hakimlerine tanınmıştır. Genel mahkemelerin tutanağın malik hanesini doldurma yetki ve görevi bulunmamaktadır. Somut olayda da, bu durum söz konusudur. Yerel mahkeme açıkça hüküm fıkrasında; “..131 ada 12 parsel sayılı tapuda maliki belli olmayan taşınmazın…” denilmek suretiyle bir yerde kadastro tutanağının malik hanesini genel mahkeme sıfatıyla doldurmuş bulunmaktadır. Az öncede açıklandığı gibi genel mahkemenin böyle bir görev ve yetkisi yoktur.
Dikili Asliye Hukuk Mahkemesinde açılan ve 131 ada 12 sayılı parselle ilgili olduğu konusunda yerel mahkeme ve taraflar arasında uyuşmazlık konusu olmayan 1977/200 Esas sayılı davanın tapulama tespitine itiraz niteliğinde bulunduğu, bu nedenle, 766 sayılı Tapulama Kanununun 13 ve devamı maddeleri ile 3402 sayılı Kadastro Kanununun 26 ve 27. maddelerinin hükümleri göz önünde bulundurularak dava dosyasının gerçek hak sahibinin belirlenmesi ve tapulama tutanağının malik hanesinin doldurulması için dosyanın görevsizlikle Kadastro Mahkemesine devrine karar verilmesi gerekirken, işin esasına girilerek yazılı şekilde hüküm kurulmuş bulunması doğru değildir.
Verilecek görevsizlik kararı teknik anlamda bir görevsizlik kararı olmayıp kanundan doğan zorunlu bir devir kararı olup bu nedenle bu aşamada davalı taraf yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına yargılama giderlerinin davacı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmelidir.
Davacılar Sevdiye, Halil İbrahim, Şaziye ve Zekiye vekili ile davalı Hazine ve Belediye vekillerinin temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulüyle hükmün 6100 sayılı HMK. nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK. nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK.nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve HUMK.nun 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, 18,40"er TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davacılara ve davalı ... Başkanlığına ayrı ayrı iadesine, 03.12.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.