11. Ceza Dairesi 2017/17039 E. , 2020/2257 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyan
HÜKÜM : Mahkumiyet
Sanığın, 13.07.2011 ve 30.07.2011 tarihlerinde hakkında trafik ceza tutanağı düzenlenirken müştekinin kimlik bilgilerini beyan ederek trafik ceza tutanaklarının müşteki adına düzenlenmesine sebep olduğu eyleminde; 5237 sayılı TCK"nin 43. maddesi uyarınca, "bir suç işleme kararının icrası kapsamında, değişik zamanlarda bir kişiye karşı aynı suçun birden fazla işlenmesi" durumunda zincirleme suç hükümlerinin uygulanmasının gerektiği gözetilerek; kısa zaman aralıklarıyla işlediği fiillerinin her birini yenilenen kararla işlediğine dair delil bulunmayan sanığın, subuta eren eyleminin bir suç işleme kararının icrası kapsamında birden fazla tarihte müşteki adına idari para cezası tutanağı düzenlenmesine sebebiyet vermesi sebebi ile zincirleme şekilde resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyan suçunu oluşturduğu gözetilmeden yazılı şekilde iki ayrı suçtan hüküm kurulması, yasaya aykırı,
Kabule göre de; 5237 sayılı TCK’nin 53. maddesine ilişkin uygulamanın Anayasa Mahkemesi"nin 08.10.2015 tarihli 2014/140 Esas, 2015/85 Karar sayılı iptal kararı ile birlikte yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu nedenle yerinde görülmüş olduğundan, 5320 sayılı Kanun"un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK"nin 321. maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, 10.03.2020 tarihinde Üye ... ve Üye ..."ın iki ayrı yalan beyan suçu oluştuğuna dair karşı oyları ve oy çokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY
Dairemizin 2017/17039 Esas, 2020/2257 Karar sayılı 10.03.2020 tarihli kararına ilişkin karşı oy;
Sayın çoğunluk ile aramızdaki görüş ayrılığı; 13.07.2011 ve 30.07.2011 tarihlerinde görevlilerce hakkında trafik idari para cezası tutanağının düzenlenmesi sırasında gerçeğe aykırı beyanda bulunarak kendisini müşteki ... olarak tanıtıp, müşteki adına iki ayrı trafik idari yaptırım ceza tutanağı düzenlenmesine sebep olan sanığın her bir eyleminin ayrı ayrı "resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyan" suçunu mu, yoksa zincirleme şekilde "resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyan" suçunu mu oluşturduğuna ilişkindir.
TCK"nin 43. maddesinde; "Bir suç işleme kararının icrası kapsamında, değişik zamanlarda bir kişiye karşı aynı suçun birden fazla işlenmesi durumunda, bir cezaya hükmedilir. Ancak bu ceza, dörtte birinden dörtte üçüne kadar artırılır. Bir suçun temel şekli ile daha ağır veya daha az cezayı gerektiren nitelikli şekilleri, aynı suç sayılır. Mağduru belli bir kişi olmayan suçlarda da bu fıkra hükmü uygulanır” biçiminde zincirleme suç hükümleri düzenlenmiştir.
Buna göre TCK"nin 43/1. maddesi uyarınca zincirleme suç hükümlerinin uygulanabilmesi için; bu suçların aynı suç işleme kararı altında işlenmesi gerekmektedir.
Suçların aynı yerde işlenmeleri, suç işleme kararındaki birliğin bir işareti olarak kabul edilebilir ise de aynı suç işleme kararının varlığının, olaysal olarak suçun işlenmesindeki özellikler, suçun işleniş biçimi, fiillerin işlendikleri yer ve işlenme zamanı, fiiller arasında geçen süre, mağdurların farklı olup olmadıkları, ihlal edilen değer ve yarar ile korunan değer ve yarar, olayların oluşum ve gelişimi ile tüm özellikleri değerlendirilerek belirlenmelidir.
Nitekim Yargıtay Ceza Genel Kurulu 21.02.2017 tarih ve 2016/990 Esas, 2017/73 Karar sayılı içtihadında; "Sanığın, trafik kuralı ihlali yapması üzerine 12.08.2007, 08.07.2008, 05.11.2008 ve 27.03.2010 tarihlerinde görevlilerce hakkında trafik suç tutanağının düzenlenmesi sırasında kendisini ... olarak tanıtıp adı geçenin kimlik ve sürücü belgesi bilgilerini kullanarak katılan adına dört ayrı trafik suç tutanağı düzenlenmesine neden olduğu olayda; sanığın, trafik suç tutanaklarının düzenlenmesi sırasında katılanın kimlik bilgilerini içeren herhangi bir belge sunmaması ve katılanın kimlik bilgilerini ihtiyacı oldukça kullanması birlikte gözetildiğinde değişik zamanlarda gerçekleştirilen eylemlerin aynı suç işleme kararının icrası kapsamında değerlendirilemeyeceği, bu bağlamda sanığın her bir eyleminin ayrı suçları oluşturduğu ve zincirleme suç hükümlerinin uygulanma şartlarının bulunmadığını" kabul etmiştir.
Somut olayda da sanığın, kullandığı ... plakalı araç ile 13.07.2011 tarihinde Diyarbakır İli Şanlıurfa yolunda trafik işaretlerine uymamak, 30.07.2011 tarihinde ise Diyarbakır İli Huzurevleri kavşağında hız sınırını aşmak ve sürücü belgesini yanında bulundurmamak sureti ile trafik kuralı ihlali yaptığı ve trafik idari yaptırım tutanağı düzenleyen görevli polis memurlarına kendisini müşteki ... olarak tanıtıp adı geçenin kimlik ve sürücü belgesi bilgilerini kullanarak müşteki adına iki ayrı trafik idari yaptırım tutanağı düzenlenmesine neden olduğu anlaşılmaktadır.
Farklı zaman ve mekanlarda gerçekleşen "trafik işaretlerine uymamak, hız sınırını aşmak ve sürücü belgesini yanında bulundurmamak" şeklindeki trafik ihlalleri nedeni ile görevlilerce trafik idari yaptırım tutanaklarının düzenlenmesi sırasında sanığın adeta ihtiyacı oldukça müştekinin kimlik ve sürücü belgesi bilgilerini kullanarak (ancak bu belgeleri görevlilere sunmadan) gerçeğe aykırı beyanda bulunmak sureti ile müşteki adına iki ayrı trafik idari yaptırım tutanağı düzenlenmesine neden olduğu,
Trafik ihlallerini tespit eden görevlilerce trafik idari yaptırım tutanaklarının düzenlenmesi sırasında sanığın gerçeğe aykırı beyanda bulunma iradesinin yeniden ortaya çıktığı, değişik mekan ve tarihlerde gerçekleştirilen eylemlerin aynı suç işleme kararının icrası kapsamında değerlendirilemeyeceği, sanığın ihtiyaç oldukça yeni suç işleme iradesi ile hareket ettiği anlaşıldığından;
Mahkemenin, 13.07.2011 ve 30.07.2011 tarihlerinde gerçekleşen her bir eylemin ayrı ayrı "resmi belgenin düzenlenmesi yalan beyan" suçunu oluşturduğuna ilişkin kabulünde bir isabetsizlik bulunmadığı, kararın "Onanması" gerektiği düşüncesi ile sayın çoğunluğun sanığın eylemlerinin zincirleme şekilde "resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyan" suçunu oluşturduğuna ilişkin "Bozma" düşüncesine katılmıyoruz. 10.03.2020