8. Hukuk Dairesi 2012/13436 E. , 2012/12080 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Katkı Payı Alacağı
... ile ... mirascıları ... ve müşterekleri aralarındaki katkı payı alacağı davasının kısmen kabulüne ve kısmen reddine dair ... Aile Mahkemesinden verilen 21.10.2011 gün ve 113/1088 sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi davacı vekili ile davalılar vekili taraflarından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:
KARAR
Davacı ... ... vekili, dava dilekçesinde; vekil edeniyle davalının 1966 yılında evlendiklerini, takıları ve birikimleri ile davalı adına tapuda kayıtlı bulunan 693 ada 4 sayılı parseldeki taşınmazı satın aldıklarını, katkıda bulunduğunu, evliliklerinden üç yıl sonra çalışmak için Almanya’ya gittiklerini, altı yıla yakın orada kaldıklarını, daha sonra Türkiye’ye döndüklerini, dava konusu taşınmazdan önce aldıkları taşınmazı sattıklarını, davalının tedavi giderlerine harcadıklarını, bir kısmını ise Almanya’dan ev eşyalarının nakliyesinde kullandıklarını, ... plakalı aracın edinilmesinde de vekil edeninin katkısının bulunduğunu açıklayarak taşınmazın tapu kaydının, aracın ise trafik kaydının iptaliyle yarısının vekil edeni adına tapuya kayıt ve tesciline, bu mümkün olmadığı taktirde fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere şimdilik 10.000 YTL’nin her iki istek bakımından davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı ... ... vekili, 27.6.2006 tarihli cevap dilekçesinde; vekil edeni ile davacının üç yıl evli kaldıktan sonra 1969 yılında önce vekil edeninin Almanya’ya gittiğini, daha sonra eşini 1971 yılında tedavi amaçlı olarak Almanya’ya götürdüğünü, 1966 yılında vekil edeni tarafından yaptırılan gecekondu yıktırılarak yerine 1992 yılında üç katlı bina inşa edildiğini, vekil edeninin çalıştığını, davacının halı, kilim ve namazlık dokuduğunu, ev işi yaptığını, belki halıda dokumakta olduğunu, ancak bunlardan elde ettiği gelirden herhangi bir şey vermediğini, dava konusu taşınmaza ve araca herhangi bir katkısının bulunmadığını, vekil edenin birikimleriyle alınan mallar olduğunu, davacının vekil edeni tarafından Anadolu sigortaya sigorta ettirildiğini açıklayarak araca ve taşınmaza davacının herhangi bir maddi katkısının bulunmadığından her iki istek yönünden davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece, “…davacının evin yapımına %10 oranında katkısının bulunduğunun kabul edilmesi gerektiğini, taşınmazın dava tarihi itibariyle değerinin 113650 TL olduğunu, % 10 katkısına isabet eden 11365 TL olup, istek 10000 TL olduğundan bununla bağlı olarak 10000 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyerek faiziyle birlikte ölen davalı ... ...’un veraset ilamındaki paylara isabet eden miktarlarla sorumlu olacak şekilde davalı durumunda bulunan Hüseyin ... mirasçılarından alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin hakların saklı tutulmasına karar verilmesi üzerine; hüküm, davacı ile davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, 743 sayılı TKM.nin 170. maddesi uyarınca eşler arasında mal ayrılığı rejiminin geçerli olduğu dönemde edinilen taşınmazdan kaynaklanan katkı alacağı ile 1.1.2002 tarihinden sonra yürürlüğe giren 4721 sayılı TMK.nun 231, 232 ve 236. maddelerinden kaynaklanan katılma alacağı isteğine ilişkindir.
Taraflar, 31.5.1966 tarihinde evlenmişler, Uşak Aile Mahkemesinin 26.9.2008 tarih ve 2005/1159, 2008/745 Karar sayılı ilamıyla karşılıklı olarak açılan her iki tarafın boşanma davasının kabulüyle tarafların boşanmalarına karar verilmiş ve bu kararın davalı-karşı davacı ... ... vekilinin temyizi ve daha sonra yine Leyla vekili tarafından 2. Hukuk Dairesine hitaben yazdığı 29.4.2009 tarihli dilekçesiyle temyizden feragat etmesi üzerine Dairece temyiz dilekçesinin feregat nedeniyle reddine karar verildiği ve böylece boşanmanın gerçekleştiği belirlenmiştir. Boşanma dosyası arasında bulunan nüfus aile kayıt tablosuna göre boşanma davasında davacı-karşı davalı ... ...’un 25.4.2009 tarihinde öldüğü ve ölüm tarihinin nüfusa işlendiği ancak, boşanma kararının ise, işlenmediği, ölümünden sonra Leyla vekilinin temyizden feragat dilekçesi verdiği anlaşılmıştır.
Uyuşmazlık konusu 693 ada 4 sayılı parselin dosya arasında bulunan tapu kaydına göre 18.2.1986 tarihinde taraflar arasında mal ayrılığı rejiminin geçerli olduğu dönemde davalı ... ... tarafından satış yoluyla edinildiği saptanmıştır. Uyuşmazlık konusu ....plakalı araç ise, edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu dönemde 24.10.2002 tarihinde davalı tarafından edinildiği trafik kaydı ile sabittir. Davacı vekili dava dilekçesinde vekil edeninin terzilik yaptığını, dikiş dikerek gelir elde ettiğini, ayrıca işverenler tarafından iplik vs. vermek suretiyle vekil edeninin namazlık, kilim, halı vb. dokuma işlerini yaptığını, bundan da gelir elde ettiğini açıklayarak edinilen taşınmazlara katkısının olduğunu ileri sürmüştür. Davalı ise, bu iddiaları tamamen reddetmekte olup, davacının edinilen mallara bir katkısının bulunmadığını savunmuştur. Yapılan keşifte dinlenen taraf tanıklarının beyanları ile tutanaklara yansıyan beyanlar diğer tüm bilgi ve belgeler birlikte değerlendirildiğinde davacının ileri sürdüğü işleri yaptığı konusunda önemli oranda güçlü bilgiler bulunmamakla birlikte davacının haftada, ayda, yılda kaç tane halı, kilim, namazlık vb. malları dokuduğu konusunda çok açık bir bilgi bulunmamaktadır. Bundan ayrı yaptığı bu işler nedeniyle haftalık, aylık, yıllık çalışmalarının karşılığı olan paranın ne kadar olduğu da aynı şekilde netleştirilmemiştir. Her şeye karşın davacının sözü edilen işleri yaptığı, pazarlamasının sağlandığı, gelir elde ettiği dosya kapsamıyla sabittir. Bu durum karşısında mahkemece taşınmazın edinmesi konusunda % 10 oranında katkısının bulunduğu yönündeki görüşü hakkaniyet ve fedakarlığın denkleştirilmesi ilkelerine uygun düşmekte olup, Dairece de bu oran benimsenmiştir. Çözümsüzlüğün söz konusu olduğu hallerde 6098 sayılı BK.nun 50 (818 sayılı BK.m.42). maddesinde belirtilen ilkeler ile TMK.nun 227. maddesinde açıklanan hakkaniyet ilkelerinden yararlanılmaktadır. 6098 sayılı BK.nun 50. maddesinde; zarar gören zararını ve zarar verenin kusurunu ispat yükü altındadır. Uğranılan zararın miktarı tam olarak ispat edilemiyorsa hakim, olayların olağan akışını ve zarar görenin aldığı önlemleri göz önünde tutarak zararın miktarını, hakkaniyete uygun olarak belirler, denilmektedir. Bu nedenle mahkemenin hakkaniyet ve fedakarlığın denkleştirilmesi ilkesini göz önünde bulundurarak % 10 oranını kabul etmesi ve uygulaması belirtilen ilkelere uygun düştüğü açıktır.
Ne var ki, yapılan keşif sonucu dosyanın bilirkişiye verilmesi ve hukukçu bilirkişi tarafından alınan raporda davanın açıldığı 19.1.2006 tarihi itibariyle arsa üzerindeki evin değeri 113560 YTL, arsa değeri ise 42500 YTL olarak belirlendiği halde mahkemece sadece binanın değeri üzerinden hesaplanan % 10 karşılığının hüküm altına alınması doğru değildir. Yapılması gereken husus bina ve arsanın toplam değeri olan 156056 TL üzerinden % 10’un karşılığının hesaplanıp hüküm altına alınması gerekmektedir. Mahkemece arsa bedelinin göz ardı edilmesi doğru değildir.
Öte yandan, ... plakalı araç, 24.10.2002 tarihinde edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu dönemde edinildiğine göre TMK.nun 219. maddesi uyarınca kural olarak edinilmiş mal olarak kabul edilmesi gerekmektedir. Ne var ki, davalı vekili, vekil edeninin daha önce sahip olduğu eski reno steyşın aracını satarak dava konusu aracı aldığını ileri sürdüğüne göre mahkemece bu yön üzerinde durularak gerekli araştırma ve incelemeyi yapması gerektiği halde bu konu üzerinde durulmadığı görülmüştür.
O halde mahkemece yapılacak iş; gerçekten önceki reno aracın satılmasıyla 24.10.2002 tarihinde ... plakalı araç alınmış ise, eski araçtan elde edilen ve yeni araca harcanan paranın davalı ... ...’un kişisel malı (parası) olup olmadığının açıklığa kavuşturulması gerekir. Yeni aracın eski aracın satılması sonucu elde edilen para ile mi alındığı yoksa ayrıca ekleme yapmak suretiyle yeni aracın alındığı konusunda da gerekli incelemenin yapılması zorunludur. Ekleme yapılan para edinilmiş maldan yapılan para olduğunun kabulü gerekir. Davacının eklenen paradan da TMK.nun 231 ve 236. maddeleri gereğince yarısı üzerinde katılma alacağı söz konusudur. Şayet, eski aracın satılması ile elde edilen para dava konusu araca harcanmamış ise, bu taktirde aracın bedelinin tamamı bakımından katılma alacağı olduğu düşünülerek aynı şekilde yarısı üzerinde davacının yine artık değer hakkının bulunduğu göz önünde tutulmalıdır. Katılma alacağı konusunda TMK.nun 202, 219, 230, 231, 232, 235 ve 236/1. maddelerinin göz önünde bulundurulması, buna göre katılma alacağının belirlenmesi düşünülmelidir. TMK.nun 222/1. fıkrası uyarınca belirli bir malın eşlerden birine ait olduğunu iddia eden kimse, iddiasını ispat etmekle yükümlüdür. Aynı maddenin son fıkrasında ise bir eşin bütün malları, aksi ispat edilinceye kadar edinilmiş mal kabul edilir, hükmüne yer verilmiştir.
Davacı vekili ile davalılar vekilinin temyiz itirazları yukarıda açıklandığı biçimde yerinde bulunduğundan kabulü ile yerel mahkeme hükmünün 6100 sayılı HMK. nun geçici 3. maddesinin yollamasıyla 1086 sayılı HUMK. nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK.nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve HUMK.nun 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, 18,40 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davacıya ve 21,15 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davalılara iadesine 10.12.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.