8. Hukuk Dairesi 2016/11277 E. , 2019/5406 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş olup hükmün davacı üçüncü kişi vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü:
KARAR
Davacı üçüncü kişi vekili, haciz yapılan adresin borçlunun ticaret sicil ve ödeme emri tebliğ edilen adresi olmadığını, borcun doğum tarihinin müvekkili tarafından vekil olarak görevlendirilen ..."ın borçlu şirketteki ortaklığının sona erdiği tarihten sonra olduğunu, haciz mahallinde borçlu şirket yetkilisinin bulunmadığını, borçluya ait evrak da bulunmadığını, borçlu şirketin müvekkili şirketle sektörlerinin de farklı olduğunu açıklayarak davanın kabulü ile hacizlerin kaldırılmasına ve tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı alacaklı vekili, üçüncü kişi şirketin tek yetkilisi ..."nın hiç tanımadığını iddia ve beyan ettiği ..."a geniş kapsamlı bir vekaletname verdiği , bu vekaletnamenin davacı şirketin temsil ve idare yetkisinin ..."ta toplandığını gösterdiğini, davacı şirkete ait banka hesap hareketleri incelendiğinde borçlu şirket sahibi ...’ın davacı şirket adına çok yakın tarihlerde defalarca para çektiğinin görüleceğini, borçlu şirket ile davacı şirketin aynı yerde aynı iş kolunda faaliyetini ... eliyle devam ettirdiğini,davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece, haciz mahallinde borçlu şirkete ait evrak bulunmaması üçüncü kişi şirket lehine ise de; dosyaya sunulan ...plakalı borçlu şirkete ait aracın haciz kaydına göre en eski haciz tarihinin ..."ın borçlu şirketteki yetkisinin sona erdiği iddia edilen 21/05/2013 tarihine çok yakın 30/05/2013 tarihli oluşu, borçlu şirketin önceki yetkilisi ..."a üçüncü kişi şirket yetkilisi tarafından çok geniş yetkiler içeren bir vekaletname verilmesi, bu durumun davacı şirketin gerçekte sahibinin ... olduğunu düşündürdüğü, faaliyet alanlarının aynı olduğu, 16/09/2010 tarihli ticaret sicil gazetesine göre borçlu şirketin ticari adresinin haciz adresi olduğu gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş, karar davacı üçüncü kişi vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, üçüncü kişinin İİK"nin 96. vd. maddelerine dayalı istihkak iddiasına ilişkindir.
Dava konusu haciz, üçüncü kişi şirketin ticaret sicil adresinde yapıldığı gibi, borçluya ödeme emri tebliğ edilen adreste yapılmamış, haciz de borçlu adına belge bulunmamıştır. Borçlu şirket, 2008 yılında kurulmuş olup 2010 yılında haciz adresinde faaliyete başlamış ise de, borcun doğumundan önce 13.6.2013 tarihi itibari ile adresini ...’ya taşımıştır. Her ne kadar, üçüncü kişi şirket yetkilisi Nurettin, ...’a 26.2.2014 tarihinde geniş kapsamlı bir vekaletname ile yetki vermiş ise de ..., dava konusu borcun doğumundan (5.9.2013) önce 21.5.2013 tarihinde ortaklıktan ayrılmıştır. Öte yandan, üçüncü kişi şirket borcun doğumundan önce 14.1.2013 tarihinde kurulmuştur. Borçlu ve üçüncü kişi şirketin ortakları arasında benzerlik yoktur. Buna göre, mülkiyet karinesi davacı üçüncü kişi lehine olup, davanın İİK mad. 96 gereğince üçüncü kişi tarafından açılması ispat yükünün yer değiştirmesine neden olmaz. Mülkiyet karinesinin aksinin davalı alacaklı tarafından inandırıcı ve güçlü delillerle ispat edilmesi gerekir.Ne var ki, Davacı alacaklı dayandığı delillerle karinenin aksini ispatlayamamıştır.
O halde, Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular gözönüne alınarak, davanın kabulü yerine oluşa ve dosya içeriğine uygun düşmeyen gerekçe ile reddine yönelik hüküm kurulması doğru olmamıştır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı üçüncü kişi vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün İİK"nin 366 ve 6100 sayılı HMK"nin Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK"un 428. maddesi uyarınca
BOZULMASINA, taraflarca İİK"nin 366/3. maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 22.05.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.