8. Hukuk Dairesi 2017/9112 E. , 2019/5410 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonucunda Mahkemece verilen davanın kabulüne dair kararın davalı üçüncü kişi vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Dairenin 08.11.2016 tarihli ve 2016/14080 Esas, 2016/15265 Karar sayılı ilamı ile onanmasına karar verilmişti. Davalı üçüncü kişi vekili tarafından süresinde kararın düzeltilmesi istenmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı alacaklı vekili, müvekkili şirket tarafından imal edilen hacze konu menkullerin borçlu şirkete satıldığını, ücretin ödenmemesi üzerine hacze gidildiğini, hileli satış ve muvazaalı işlemler yapıldığını açıklayarak, üçüncü kişinin istihkak iddiasının reddine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı üçüncü kişi vekili, davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.
Davalı borçlu şirket yetkilisi, davayı kabul ettiğini, davalı üçüncü kişinin istihkak iddiasının haklı ve yerinde olmadığını, haczedilen menkullerin borçlu şirkete ait olduğunu, satış işlemlerini kabul etmediğini, mağdur olduğunu beyan etmiştir.
Mahkemece, haciz yapılan adresin davalı üçüncü kişi şirketin ticaret sicilde kayıtlı adresi olmayışı nedeniyle, karinenin alacaklı yararına olduğu, bu karinenin aksinin üçüncü kişi tarafından ispatlanması gerektiği, ancak sunulan kira sözleşmesinin adi nitelikte olduğu, yine sunulan faturaların takibe konu borcun doğum tarihinden sonraki tarihte düzenlendiği, dava konusu mahcuz menkullerin bizzat davacının sahibi bulunduğu...firmasına ait mahcuzlar olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı üçüncü kişi vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dairemizin 08.11.2016 tarihli ve 2016/14080 E., 2016/15265 Karar sayılı ilamı ile hükmün onanmasına karar verilmiş; davalı üçüncü kişi vekili tarafından karar düzeltme isteğinde bulunulmuştur.
Dava, alacaklının İİK’nin 99. maddesine dayalı istihkak iddiasının reddi talebine ilişkindir.
Davada husumet ve sıfat kamu düzenine ilişkin olup, yargılamanın her aşamasında resen gözetilir.
6100 sayılı HMK"nin 114/1-d maddesi hükmüne göre; tarafların dava ehliyetine sahip olmaları; kanuni temsilin söz konusu olduğu hallerde, temsilcinin gerekli niteliğe sahip bulunması, dava şartlarındandır. Taraf teşkili sağlanmadan yargılama yapılamaz, hüküm verilemez.
Dosya içerisinde mevcut Ticaret Sicil kayıtlarına göre; 12.08.2014 tarihinde davalı borçlu şirketin kaydının resen kapatıldığı anlaşılmaktadır.
Bir sermaye şirketi davadan önce tasfiyesini tamamlamış, ticaret sicilinden terkin edilmiş ve keyfiyet ilan edilmiş ise artık şirket temsilcileri veya tasfiye memurları şirket adına dava açamayacak veya açılan davada şirketi temsil edemeyecek, dava açmış veya aleyhine dava açılmış olsa bile dava ve/veya karar tarihi itibariyle tüzel kişiliği bulunmayan şirket hakkında yargılama yapılıp hüküm verilemeyecektir. 6102 sayılı TTK"nin Geçici 7. maddesinde ticaret şirketlerinin re’sen tasfiye ve sicilden terkin halleri düzenlenmiş ancak maddenin 2. bendinde davacı veya davalı sıfatıyla devam eden davaları bulunan şirket veya kooperatiflere bu madde hükümlerinin uygulanmayacağı ve süresi içinde ihya için dava açılabileceği belirtilmiştir.
Bu nedenle; Mahkemece davacıya davalı borçlu şirketin ihyasını sağlamak üzere dava açması için süre verilip, şirketin ihyası ve bundan sonra ihya edilen şirkete tebligat yapılıp taraf teşkili sağlandıktan sonra, davanın sonuçlandırılması gerekirken taraf teşkili sağlanmadan yargılamaya devam edilerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır.
Öte yandan; Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş ise de; yapılan inceleme ve araştırma da karar vermeye yeterli değildir. Davalı üçüncü kişi vekili, hacze konu menkullerin borçlu tarafından dava dışı....isimli firmaya satıldığını, anılan firmadan da müvekkilinin satın aldığını iddia etmiş ve buna ilişkin fatura sunmuştur. Bu nedenle; davalı vekilinin delil olarak ileri sürdüğü faturaların dip koçanları ile davalı üçüncü kişi, borçlu ve dava dışı ... Aydemir firmasının tutması zorunlu ticari defterlerinin getirtilerek makine mühendisi ve mali müşavir bilirkişilerden oluşacak bilirkişi heyetine inceleme yaptırılmak sureti ile haczedilen menkullerin davalının dayandığı faturalar ile uyumlu olup olmadığı, faturaların ve ödemelerin davacının ticari defterlerine işlenip işlenmediği, işlenmişse bu defterlerin usulune uygun tutulup tutulmadığı, açılış ve kapanış tasdiklerinin yapılıp yapılmadığı hususlarının yapılan ödemeler, vergi ve banka kayıtları da dikkate alınarak açıklığa kavuşturulması, bu doğrultuda elde edilen bilgilerin dosyada bulunan diğer delillerle birlikte değerlendirilerek, oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde sonuca gidilmesi isabetsiz olup kararın bu yönlerden bozulması gerekirken, onandığı anlaşıldığından, onama kararının kaldırılarak hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Davalı üçüncü kişi vekilinin karar düzeltme isteminin kabulü ile Dairemizin 08.11.2016 tarihli ve 2016/14080 E., 2016/15265 Karar sayılı onama kararının kaldırılmasına, mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK"nin 366. ve 6100 sayılı HMK"nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK"un 428. maddeleri uyarınca BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 22.05.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.