8. Hukuk Dairesi 2016/11572 E. , 2019/5424 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş olup hükmün davacı alacaklı tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.
KARAR
Davacı alacaklı, 28.09.2015 tarihinde borçluya ait fındığın haczedildiğini, haciz esnasında borçlunun eşinin hazır olduğunu, borçlunun kardeşi olan üçüncü kişi tarafından öne sürülen istihkak iddiasının gerçeği yansıtmadığını açıklayarak davanın kabulü ile istihkak iddiasının reddine karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
Davalı üçüncü kişi, haczedilen fındıkların kendisine ait olduğunu, fındıkların harman yerinde, borçlunun eşi tarafından temizlendiği sırada haczedildiğini, ayaklarındaki rahatsızlık nedeniyle borçlunun eşinden yardım istediğini öne sürerek, davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.
Davalı borçlu, mahcuzların kardeşi üçüncü kişiye ait olduğunu beyan etmiştir.
Mahkemece, fındıkların haczedildiği harmanın borçluya ait olmadığı, haciz sırasında borçlunun hazır olmadığı, borçlu ile üçüncü kişi kardeşinin aynı yerde ikamet ettikleri, davalı üçüncü kişinin borçlunun eşinin fındık kurutma işlemleri için yardım amacıyla harmanda bulunduğunu savunduğu, bu savunmanın hayatın olağan akışına uygun olduğu, mülkiyet karinesinin üçüncü kişi yararına olduğu, davacı alacaklının mahcuzların borçluya ait olduğuna dair kanaat uyandırabilecek nitelikte yeterli ve güçlü delil ibraz edemediği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş, karar davacı alacaklı tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, alacaklının İİK’nin 99. maddesine dayalı istihkak iddiasının reddi talebine ilişkindir.
Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere göre; ödeme emrinin “... Köyü...” adresinde borçlunun bizzat kendisine tebliğ edildiği, dava konusu olmayan 08.06.2011 tarihli haciz zaptı içeriğine göre borçlunun ev adresinin “....” olduğu, dava konusu 28.09.2015 tarihli haczin ise “....” adresinde gerçekleştirildiği, borçlunun evinde 20.02.2009 tarihinde yapılan haciz esnasında ev eşyaları yönünden dava dışı oğlunun istihkak iddiasında bulunduğu, 25.09.2009 tarihli haciz esnasında ise hazır olan borçlunun evinin arka kısmında bulunan fındığın dava dışı kardeşi ... ait olduğunu beyan ettiği, dava konusu haciz esnasında borçlunun eşinin mahcuz fındıkları kurutma işini yaptığı, davalı üçüncü kişinin duruşmada alınan beyanında ayaklarındaki rahatsızlık nedeniyle borçlunun eşinden yardım istediğini beyan ettiği, haciz tutanağı içeriğine göre de borçlu ağabeyinin... Merkezde oturduğunu, en son bayramda görüştüklerini, nerede olduğunu bilmediğini beyan ettiği, haciz esnasında çıkan olaylara ilişkin olarak kolluk tarafından beyanına başvurulan borçlunun eşinin adres olarak üçüncü kişinin haciz tutanağına geçen beyanının aksine, haciz adresi köyü bildirdiği, bunun yanı sıra üçüncü kişinin duruşmada alınan beyanının aksine üçüncü kişinin kendisini arayarak kendi eşi çalıştığı için fındıkları kurutmasını istediğini, icra memuruna fındıkların üçüncü kişiye ait olduğunu söylediğini, alacaklı aksini iddia edince üçüncü kişiyi çağırarak “fındık senin değil mi” diye sorduğunu, bunun üzerine üçüncü kişinin istihkak iddiasında bulunduğunu beyan ettiği, tüm bunlardan ayrı olarak borçlu ile üçüncü kişi arasında kardeşlik gibi yakın akrabalık bağının olduğu anlaşılmıştır. Hal böyle olunca, İİK"nin 97/a maddesinde öngörülen mülkiyet karinesinin borçlu dolayısıyla alacaklı yararına olduğunun kabulü gerekir. Bu yasal karinenin aksinin davalı üçüncü kişi tarafından inandırıcı ve güçlü delillerle ispat edilmesi gerekir.
Davalı üçüncü kişi ise yasal süresi içerisinde cevap dilekçesi ibraz etmediği gibi delillerini de bildirmemiştir.
O halde, Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular göz önüne alınarak, ispat yükü üzerine düşen davalı üçüncü kişinin delil bildirmediği, süresi içinde cevap dilekçesi de vermediği gözetilerek davanın kabulü yerine, ispat külfetinin alacaklıya olduğu kabul edilerek, yazılı şekilde oluşa ve dosya içeriğine uygun düşmeyen gerekçe ile reddine yönelik hüküm kurulması doğru olmamıştır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı alacaklının temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün İİK"nin 366 ve HUMK"un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, taraflarca İİK"nin 366/3. maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine 22.05.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.