
Esas No: 2016/9607
Karar No: 2016/9607
Karar Tarihi: 10/1/2019
Anayasa Mahkemesinin bu kararı bireysel başvuru kararı olup kişisel veri içerme ihtimali bulunmaktadır. Her ne kadar yayınlamakta yasal bir sakınca bulunmasa da bunun kişilere zarar verme ihtimali karşısında bu kararı yayınlamıyoruz.
TÜRKİYE CUMHURİYETİ |
ANAYASA MAHKEMESİ |
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM |
|
KARAR |
|
EMRE ONGURLAR BAŞVURUSU |
(Başvuru Numarası: 2016/9607) |
|
Karar Tarihi: 10/1/2019 |
|
BİRİNCİ BÖLÜM |
|
KARAR |
|
Başkan |
: |
Burhan ÜSTÜN |
Üyeler |
: |
Serdar
ÖZGÜLDÜR |
|
|
Serruh KALELİ |
|
|
Hicabi DURSUN |
|
|
Kadir ÖZKAYA |
Raportör |
: |
Tuğçe TAKCI |
Başvurucu |
: |
Emre
ONGURLAR |
Vekili |
: |
Av. Burcu
CEYLAN |
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, koşulları oluşmasına karşın gerekçesiz olarak hükmün
açıklanmasının geri bırakılması kararı verilmemesi nedeniyle gerekçeli karar
hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 18/5/2016 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön
incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm
tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve
esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına
(Bakanlık) gönderilmiştir. Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü"nün
71. maddesinin (2) numaralı fıkrası uyarınca başvurunun içtihadın oluştuğu
alanlara ilişkin olduğu değerlendirilerek Bakanlık cevabı beklenmeden
incelenmesine karar verilmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
7. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili
olaylar özetle şöyledir:
8. Başvurucunun sahibi olduğu işyerindeki çalışanların
görevlerinden ayrılmak istemeleri üzerine çıkan tartışmada çalışanları
yaraladığı iddiasıyla başvurucu hakkında soruşturma başlatılmıştır.
9. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 14/4/2015 tarihli
iddianamesiyle başvurucunun basit yaralama suçunu işlediği iddiasına
dayanılarak kamu davası açılmıştır.
10. İstanbul 35. Asliye Ceza Mahkemesi (Mahkeme) nezdindeki
yargılamanın 28/4/2016 tarihli celsesinde başvurucu müdafii,
başvurucu hakkında beraat kararı verilmemesi hâlinde hükmün açıklanmasının geri
bırakılmasına (HAGB) karar verilmesi talebinde bulunmuştur.
11. Aynı celsede müşteki H.B. ile diğer müşteki A.E.nin müdafii, şikâyetlerinin
devam ettiğini bildirerek katılma talebinde bulunmuştur.
12. Mahkemece söz konusu celsede müsnet
suçtan, her iki katılan yönünden başvurucunun ayrı ayrı neticeten 2.400 TL adli
para cezasıyla cezalandırılmasına kesin olarak karar verilmiştir. Mahkeme
kararında HAGB uygulanmasına dair herhangi bir değerlendirme olmadığı
anlaşılmıştır.
13. Karar 28/4/2016 tarihinde başvurucuya tebliğ edilmiş ve
başvurucu 18/5/2016 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
IV. İLGİLİ HUKUK
14. 4/12/2004
tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu"nun "Hükmün açıklanması ve hükmün açıklanmasının geri
bırakılması" kenar başlıklı 231. maddesinin ilgili fıkraları
şöyledir:
(5) (Ek: 6/12/2006-5560/23 md.)
Sanığa yüklenen suçtan dolayı yapılan yargılama sonunda hükmolunan ceza, iki
yıl (2) veya daha az süreli hapis veya adlî para cezası ise; mahkemece, hükmün
açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilir. Uzlaşmaya ilişkin hükümler
saklıdır. Hükmün açıklanmasının geri bırakılması, kurulan hükmün sanık hakkında
bir hukukî sonuç doğurmamasını ifade eder.
(6) (Ek: 6/12/2006-5560/23 md.)
Hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilmesi için;
a) Sanığın daha önce kasıtlı bir suçtan mahkûm
olmamış bulunması,
b) Mahkemece, sanığın kişilik özellikleri ile
duruşmadaki tutum ve davranışları göz önünde bulundurularak yeniden suç
işlemeyeceği hususunda kanaate varılması,
c) Suçun işlenmesiyle mağdurun veya kamunun
uğradığı zararın, aynen iade, suçtan önceki hale getirme veya tazmin suretiyle
tamamen giderilmesi gerekir. (Ek cümle: 22/7/2010 -
6008/7 md.) Sanığın kabul etmemesi hâlinde, hükmün
açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmez.
V. İNCELEME VE GEREKÇE
15. Mahkemenin 10/1/2019 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Gerekçeli Karar Hakkının İhlal Edildiğine
İlişkin İddia
1. Başvurucunun İddiaları
16. Başvurucu; herhangi bir adli sicil kaydının bulunmadığı ve
talepte bulunduğu hâlde HAGB kurumunun uygulanmadığını, mahkûmiyet kararının
HAGB kurumunun uygulanmama nedenine dair bir gerekçe de içermediğini ileri
sürmüştür.
2. Değerlendirme
17. Anayasa"nın 36. maddesinin birinci fıkrası şöyledir:
"Herkes, meşru vasıta ve yollardan
faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve
savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir."
18. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan
hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini
kendisi takdir eder (Tahir Canan,
B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvuru ayrı ve açık yanıt verilmemesini
gerektiren bir talebin gerekçeli kararda karşılanmamasına ilişkin olduğundan
başvurucunun iddiasının gerekçeli karar hakkı kapsamında incelenmesi gerektiği
değerlendirilmiştir.
a. Kabul Edilebilirlik Yönünden
19. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine
karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan
gerekçeli karar hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir
olduğuna karar verilmesi gerekir.
b. Esas Yönünden
20. Anayasa"nın 36. maddesinin birinci fıkrasında, herkesin adil
yargılanma hakkına sahip olduğu belirtilmiş ancak gerekçeli karar hakkından
açıkça söz edilmemiştir. Bununla birlikte Anayasa"nın 36. maddesine adil yargılanma ibaresinin eklenmesine
ilişkin düzenlemenin gerekçesinde Türkiye"nin taraf olduğu uluslararası
sözleşmelerce güvence altına alındığı hususuna atıfta bulunularak adil
yargılanma hakkının madde metnine dâhil edildiği vurgulanmıştır. Nitekim Avrupa
İnsan Hakları Mahkemesi birçok kararında, gerekçeli karar hakkının Avrupa İnsan
Hakları Sözleşmesi"nin 6. maddesinin (1) numaralı fıkrasındaki hakkaniyete
uygun yargılanma hakkı kapsamında yer aldığını belirtmiştir. Dolayısıyla
gerekçeli karar hakkının Anayasa’nın 36. maddesinde düzenlenen adil yargılanma
hakkı kapsamında değerlendirilmesi gerektiği kabul edilmelidir (Abdullah Topçu, B. No: 2014/8868,
19/4/2017, § 75).
21. Anayasa"nın 141. maddesinin üçüncü fıkrasında da “Bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli
olarak yazılır.” denilerek mahkemelere kararlarını gerekçeli yazma
yükümlülüğü yüklenmiştir. Anayasa’nın bütünlüğü ilkesi gereği anılan Anayasa
kuralı da gerekçeli karar hakkının değerlendirilmesinde gözönünde
bulundurulmalıdır (Abdullah Topçu,
§ 76).
22. Gerekçeli karar hakkı, kişilerin adil bir şekilde
yargılanmalarını sağlamayı ve denetlemeyi amaçlamakta; tarafların muhakeme
sırasında ileri sürdükleri iddialarının kurallara uygun biçimde incelenip
incelenmediğini bilmeleri ve ayrıca demokratik bir toplumda, kendi adlarına
verilen yargı kararlarının sebeplerini toplumun öğrenmesinin sağlanması için de
gerekli olmaktadır (Sencer Başat ve
diğerleri [GK], B. No: 2013/7800, 18/6/2014, §§ 31, 34).
23. Mahkemelerin anılan yükümlülüğü, yargılamada ileri sürülen
her türlü iddia ve savunmaya karar gerekçesinde ayrıntılı şekilde yanıt
verilmesi gerektiği şeklinde anlaşılamaz. Ancak derece mahkemeleri, kendilerine
sunulan tüm iddialara yanıt vermek zorunda değilseler de (Yasemin Ekşi, B. No: 2013/5486, 4/12/2013,
§ 56) davanın esas sorunlarının incelenmiş olduğu gerekçeli karardan
anlaşılmalıdır.
24. Bir kararda tam olarak hangi unsurların bulunması gerektiği
davanın niteliğine ve koşullarına bağlıdır. Muhakeme sırasında açık ve somut
bir biçimde öne sürülen iddia ve savunmaların davanın sonucuna etkili olması,
başka bir deyişle davanın sonucunu değiştirebilecek nitelikte bulunması hâlinde
davayla doğrudan ilgili olan bu hususlara mahkemelerce makul bir gerekçe ile
yanıt verilmesi gerekir (Sencer Başat ve
diğerleri, § 35).
25. Aksi bir tutumla mahkemenin davanın sonucuna etkili olduğunu
kabul ettiği bir husus hakkında ilgili ve
yeterli bir yanıt vermemesi veya yanıt verilmesini gerektiren usul
veya esasa dair iddiaları cevapsız bırakmış olması hak ihlaline neden
olabilecektir (Sencer Başat ve diğerleri,
§ 39).
26. İlk derece mahkemesinin gerekçeli kararında talep edilmesine
rağmen HAGB kurumunun önceden adli sicil kaydı da bulunmayan başvurucu yönünden
uygulanmamasına dair bir nedene yer verilmediği anlaşılmıştır. Kesin olarak
verilmesi nedeniyle temyiz incelemesine de tabi olmayan başvurucu hakkında
hükmedilen adli para cezasına ilişkin kararda HAGB kurumunun uygulanmasına dair
talep hakkında ayrı ve açık bir değerlendirmeye yer verilmemesi nedeniyle somut
başvuruda gerekçeli karar hakkının ihlal edildiği sonucuna ulaşılmıştır.
27. Açıklanan gerekçelerle başvurucunun Anayasa"nın 36.
maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamında gerekçeli
karar hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.
B. Diğer İhlal İddiaları
28. Başvurucunun gerekçeli karar hakkının ihlal edildiğine karar
verildiğinden adil yargılanma hakkı kapsamındaki delillerin değerlendirilmesine
yönelik diğer şikâyetleri hakkında kabul edilebilirlik ve esas yönünden ayrıca
bir inceleme yapılmasına gerek görülmemiştir.
C. 6216 Sayılı Kanun"un 50. Maddesi Yönünden
29. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu
ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 50. maddesinin (1) ve (2) numaralı
fıkraları şöyledir:
“(1)
Esas inceleme sonunda, başvurucunun hakkının ihlal edildiğine ya da
edilmediğine karar verilir. İhlal kararı verilmesi hâlinde ihlalin ve sonuçlarının
ortadan kaldırılması için yapılması gerekenlere hükmedilir…
(2)
Tespit edilen ihlal bir mahkeme kararından kaynaklanmışsa, ihlali ve
sonuçlarını ortadan kaldırmak için yeniden yargılama yapmak üzere dosya ilgili
mahkemeye gönderilir. Yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmayan
hâllerde başvurucu lehine tazminata hükmedilebilir veya genel mahkemelerde dava
açılması yolu gösterilebilir. Yeniden yargılama yapmakla yükümlü mahkeme,
Anayasa Mahkemesinin ihlal kararında açıkladığı ihlali ve sonuçlarını ortadan
kaldıracak şekilde mümkünse dosya üzerinden karar verir.”
30. Başvurucu, ihlalin tespiti ile yargılamanın yenilenmesi
taleplerinde bulunmuştur.
31. Anayasa"nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil
yargılanma hakkı kapsamındaki gerekçeli karar hakkının ihlal edildiği sonucuna
varılmıştır.
32. Gerekçeli karar hakkının ihlalinin sonuçlarının ortadan
kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunduğundan
kararın bir örneğinin yeniden yargılama yapılmak üzere İstanbul 35. Asliye Ceza
Mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekir.
33. Dosyadaki belgelerden tespit edilen 239,50 TL harç ve 2.475
TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 2.714,50 TL yargılama giderinin başvurucuya
ödenmesine karar verilmesi gerekir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Gerekçeli karar hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın
KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
B. Anayasa"nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil
yargılanma hakkı kapsamındaki gerekçeli karar hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,
C. Kararın bir örneğinin gerekçeli karar hakkının ihlalinin
sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere
İstanbul 35. Asliye Ceza Mahkemesine (E.2015/192, K.2016/264) GÖNDERİLMESİNE,
D. 239,50 TL harç ve 2.475 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam
2.714,50 TL yargılama giderinin BAŞVURUCUYA ÖDENMESİNE,
E. Ödemelerin, kararın tebliğini takiben başvurucunun Hazine ve
Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına,
ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine
kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,
F. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE
10/1/2019 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.