
Esas No: 2015/18372
Karar No: 2015/18372
Karar Tarihi: 9/1/2019
Anayasa Mahkemesinin bu kararı bireysel başvuru kararı olup kişisel veri içerme ihtimali bulunmaktadır. Her ne kadar yayınlamakta yasal bir sakınca bulunmasa da bunun kişilere zarar verme ihtimali karşısında bu kararı yayınlamıyoruz.
TÜRKİYE CUMHURİYETİ |
ANAYASA MAHKEMESİ |
|
|
İKİNCİ BÖLÜM |
|
KARAR |
|
FATMA TAŞDEMİR VE DİĞERLERİ BAŞVURUSU |
(Başvuru Numarası: 2015/18372) |
|
Karar Tarihi: 9/1/2019 |
|
İKİNCİ BÖLÜM |
|
KARAR |
|
Başkan |
: |
Engin
YILDIRIM |
Üyeler |
: |
Recep
KÖMÜRCÜ |
|
|
Celal Mümtaz
AKINCI |
|
|
Muammer
TOPAL |
|
|
M.Emin KUZ |
Raportör |
: |
Tuğçe TAKCI |
Başvurucular |
: |
1.Fatma
TAŞDEMİR |
|
|
2.Abdurrahman
TAŞDEMİR |
|
|
3.Fadile
DOĞAN |
|
|
4.Ferzende
TAŞDEMİR |
|
|
5.Fezile
TAŞDEMİR |
|
|
6.Hetem
TAŞDEMİR |
|
|
7.İhsan
TAŞDEMİR |
|
|
8.Mustafa
TAŞDEMİR |
|
|
9.Naime
BAKIR |
|
|
10.Nurcan
TAŞDEMİR |
|
|
11.Sevgi
TOPÇU |
Vekili |
: |
Av. Murat
TİMUR |
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, zorunlu askerlik hizmeti sırasında ateşli silah
yaralanması sonucu ölüm olayının meydana gelmesi ve bu ölüm olayına ilişkin
etkili bir ceza soruşturması yürütülmemesi nedenleriyle yaşam hakkının ihlal
edildiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 26/11/2015 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön
incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm
tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
5. Başvuru dilekçesi ile ekindeki başvuruya konu soruşturma
dosyası içeriğinden tespit edilen ilgili olaylar özetle şöyledir:
6. Başvurucular, Hakkâri"nin Yüksekova ilçesi 7. Hudut Alayı 6.
Motorize Piyade Bölük Komutanlığı emrinde piyade er olarak askerliğini ifa
ederken 23/12/2014 tarihinde yaşamını yitiren 1992 doğumlu S.T.nin
annesi ve kardeşleridir.
7. Olay hakkında yürütülen soruşturma dosyasındaki bilgi ve
belgelere göre,S.T.nin
23/12/2014 tarihinde komutanları tarafından mevzilerde arandığı hâlde
bulunamaması üzerine diğer piyade er olan Y.D.ye S.T.nin
bomba atar mevziinde bulunup bulunmadığına bakması emredilmiştir. Y.D.nin mevziye gittiğinde S.T.yi dizleri karnına çekili,
bacaklarının arasında tüfek olduğu hâlde duvara dayalı ve alnında kurumuş kan
pıhtıları varken bulması ve bunu komutanlarına haber vermesi üzerine S.T.nin olay yerinde hayatını kaybettiği anlaşılmıştır.
8. Olay hakkında Van Jandarma Kolordu Komutanlığı Askerî
Savcılığı (Askerî Savcılık) nöbetçi savcısı derhâl bilgilendirilmiştir. Askerî
savcı tarafından olayın gecikmesinde sakınca bulunan hâllerden olduğu
değerlendirilerek resen soruşturma başlatılmış, olay yerinin uzaklığı ve
delillerin hemen toplanmasının gerekmesi nedeniyle Yüksekova Cumhuriyet
Başsavcılığına (Başsavcılık) aynı gün talimat yazılmıştır.
9. Başsavcılık Olay Yeri İnceleme ekibiyle birlikte olay yerine
gitmiştir. Olay yeri incelemesi raporuna göre Uzunsırt
6. Motorize Piyade Bölük Komutanlığı içindeki bomba atar mevzii olarak
belirtilen 12 numaralı gözetleme mevziinde S.T. sağ tarafı üzerine yatar,
elleri ve ayakları arasında ...25 seri numaralı piyade tüfeği bulunur
vaziyettedir. Tüfek emniyeti, tek atım vaziyetinde açıktır ve S.T.nin sağ başparmağı tetiğin üzerindedir. Tüfeğin
namlusu, S.T.nin çenesinin altında açılan ateşli
silah mermi deliği içine 7 cm kadar girmiştir ve alnında ateşli silah mermi
çekirdeği çıkış deliği bulunmaktadır. S.T.nin olay
yerinden kaldırılmasını müteakip ayaklarının bulunduğu yerde 1 adet 5,56 mm
çapında boş kovan görülerek muhafaza altına alınmıştır. S.T.nin
yatağında, şahsi dolabında ve valizinde yapılan aramalarda olayı
aydınlatabilecek herhangi bir suç unsuruna rastlanmamıştır.
10. Olay yeri incelemesi işleminden sonra savcı, saat 15.00"te
ölü muayene işlemi gerçekleştirmek üzere Yüksekova Devlet Hastanesine
gelmiştir. Ölü muayene tutanağında; cesedin alın ve boğaz bölgesinde iki adet
büyük yara olduğu, mandibulanın
sol tarafında 5x7 cm boyutunda, alın bölgesinde ise 6x5 cm boyutunda açık yara
olduğu, mandibulada
muhtemel barut yanıkları bulunduğu, giriş deliğinin mandibulada, çıkış deliğinin ise
alın bölgesinde olduğu ifade edilmiştir. Ayrıca kurşunun muhtemel güzergâhının
sol göz orbitadan
geçmesi nedeniyle sol gözün çökük olduğu, burun ve ağız boşluğunda kanamalar
olduğu, vücudun diğer bölümlerinde herhangi darp veya cebir kaynaklı lezyon ya
da bulguya rastlanmadığı, cesedin her iki elinde atıştan kaynaklanan sıçramayla
oluşmuş kan izleri olduğu belirtilerek muhtemel ölüm sebebinin ateşli silah
yaralanması olduğu ve kesin ölüm sebebinin belirlenmesi için klasik otopsi
yapılması gerektiği tespitlerinde bulunulmuştur.
11. Kesin ölüm sebebinin tespiti için Van Asker Hastahanesinde askerî savcı nezaretinde yapılan klasik
otopsiye dair raporda, cesedin çenesinin hemen altında, lareksin
5 cm kadar üstündeki bir alanda 4 cm çapında etrafında düzensiz yara dudakları
izleri, çevresinde ise yoğun is, barut ve alev yanığı bulunan harp silahı mermi
çekirdeği giriş yarası bulunduğu, frontal ortada ise
3 cm çapında, yara dudaklarında düzensizlik görülen harp silahı mermi çekirdeği
çıkış yarasının var olduğu, dış muayene sonucu darbedildiğine
dair herhangi bir bulguya rastlanmadığı tespitlerine yer verilmiştir. Rapora
göre kesin ölüm sebebi harp silahı yaralanmasına bağlı kafatası kemik
kırıklarıyla birlikte beyin kanaması, beyin doku harabiyeti
ve dış kanamadır. Cesetteki bir adet ateşli silah mermi çekirdeği giriş
yarasının tek başına ölümü meydana getirir nitelikte olduğu, atışın aşağıdan
yukarı, hafif arkadan öne seyirli ve bitişik atış mesafesinden olduğu raporda
belirtilmiştir.
12. Klasik otopsi sırasında cesetten alınan kan, safra sıvısı ve
idrar örnekleri üzerinde yapılan toksikolojik
inceleme sonucu Erzurum Adli Tıp Grup Başkanlığınca hazırlanan raporda
materyaller üzerinde uyuşturucu ve uyarıcı madde yahut alkole rastlanmadığı
ifade edilmiştir.
13. Olay yeri incelemesi sonucunda S.T.ye verilen ve daha sonra
muhafaza altına alınan piyade tüfeği ve bir adet boş kovan ile S.T.den alınan atış artığı ve svap
kiti ile üzerinden çıkarılan kamuflajlı alt üst elbise ve hücum yeleği kriminal inceleme için Ankara Jandarma Kriminal
Daire Başkanlığı ile Van Jandarma Kriminal Laboratuar Amirliğine gönderilmiştir.
14.Piyade tüfeğiyle boş kovan üzerinde yapılan ekspertiz
incelemesi sonucu tüfeğin sağlam ve işler durumda olduğu, normal olarak
fişekleri patlattığı, bir adet boş kovanın ...25 seri numaralı piyade tüfeğinden
atılmış olduğunun tespit edildiği raporlanmıştır.
15.S.T.den alınan svap örnekleri
üzerinde yapılan ekspertiz incelemesinde ise atış artıkları bulunmuş, yine
hücum yeleğinin önü ile üst kamuflajın ön ve kol bölgeleriyle pantolonun ön
bölgesinde atış artıklarına rastlanmıştır.
16.Olaya ilişkin olarak on kadar tanığın beyanı Askerî Savcılık
tarafından alınmış olup S.T.nin cesedini bulan er Y.D.nin 6/1/2015 tarihinde alınan beyanının ilgili
kısımları şöyledir:
"Ben olay tarihinde ve halen Hakkari, Yüksekova 7. Hd. A. Uzunsırt 2. Hd. Tb. 6. Hd. Bl. K.lığı
emrinde görev yapıyorum. ... [S.]
uzman beni görünce [S.T.yi] görüp görmediğimi sordu. Ben de görmediğimi
söyledim. [S.] uzman da bana
mevziilere baktıklarını, bomba atar mevzisine gidip [S.nin] orda olup
olmadığına bakmamı emretti. Ben de bunun üzerine yaklaşık 20-30 metre
mesafedeki bomba atar mevzisine bakmaya gittim. İçeri
girdiğimde [S.nin] sağ yanının üzerine doğru duvara dayandığını,
dizlerinin kendisine çekili olduğunu bacak arasında tüfek olduğunu, alnında
kurumuş kan pıhtıları olduğunu gördüm. Zaten manzarayı görünce korkup hemen
dışarı çıktım ve [S.] uzmana [S.nin] yerde yattığını
ve başında kan olduğunu belirterek "kendisini vurmuş herhalde
komutanım" dedim. [S.] uzman
da bunun üzerine bana koş bölük komutanına haber ver deyince hızlıca bölük
komutanının odasına gittim...
...[S.] ile çok fazla samimiyetim yoktu. Niçin intihar
ettiğini bilemiyorum. Fakat sonradan arkadaşlarının dediğine göre, acemi
birliğinde babası vefat etmiş, annesi de rahatsızmış yine ağabeyleri annesine
bakmadığı için bu duruma üzülüyormuş. ... Komutanlarımız sorunlarımızla
ilgilenmektedirler. Herhangi bir rütbeli komutanla sorun yaşadığına da şahit
olmadım..."
17. Askerî savcı, aynı yerde 2. Kol komutanı olarak görev yapan
Piyade Üsteğmen S.K.nın
beyanını 12/1/2015 tarihinde almıştır. Beyanın ilgili kısımları şöyledir:
"Ben müteveffayı tanırım. Kendi emrimde
olan askerdi. ... Birlik içerisinde herhangi bir üstü, astı ve arkadaşıyla
problemi yoktu. Kendisi ile bir kaç kez hem ast üst
ilişkisi içerisinde hem de arkadaşça sohbet ettim ve mülakat yaptım. ...
Kendisinin sadece ailevi problemi vardı. Kendisi anlattığına göre, kendisi
acemi eğitimindeyken ... Babasını kaybetmiş ve annesinin de hasta olduğunu
söylemişti. Ayrıca ağabeylerinin de annesine bakmadığını beyan etmişti ve hatta
kendisine ağabeylerini arayabileceğimizi söyledim ancak kendisi onlarla
konuşmak ve görüşmek istemediğini söyledi. Kendisiyle Ağustos
ayından beri birlikteyiz, birlik komutanı yani unsur komutanı olarak kendisiyle
her gün konuşurduk. ... Müteveffa ile konuşmalarımızda kendisinin geceleri
rüyasında sürekli olarak babasının gördüğünü, bu sebeple sıkıntılarının
olduğunu ve kendisini iyi hissetmediğini söylemişti. Ben de kendisine "istersen
seni hemen hastaneye sevk edebilirim" dedim. Bir kaç
kez reddetti ... Kendisiyle izin dönüşü yaklaşık vefat olayından iki buçuk ay
kadar önce görüştüğümde babasıyla ilgili rüyalarının devam ettiğini ve yine
aynı annesiyle ilgili rahatsızlıklarının devam ettiğini, bu sebeple kendisini
iyi hissetmediğini beyan etmişti. Ben de bunun üzerine kendisinin hastaneye
sevk işlemini yapmıştım ve hastaneden de hakkında [düzenlenen] "uyum problemi yaşadığını, RDM takibinin ve pasif
görevlerde istihdamının uygun olacağını, herhangi bir ciddi boyutta psikolojik
rahatsızlık tanımlanmadığı" hakkındaki raporu gördüm. Kendi istediği tüm tarihlerde
ve zamanlarda RDM"ye veya hastaneye sevk edilmiştir.
Kesinlikle herhangi bir şekilde rahatsızlıklarından dolayı hastaneye
gönderilmeme gibi bir durumu olmamıştır. Kendisinin hastaneden dönmesine
müteakip, benim sürekli olarak nizamiye bölgesi ve geçiş güzergahında arama
faaliyeti yapan jandarma ekiplerinin emniyetini sağlamaya yönelik günlük fiili
görev yerime kendisini de bizzat yanıma aldırdım. ..."
18. Askerî savcı, aynı yerde bölük komutanı olarak görev yapan
Piyade Yüzbaşı H.K.nın
beyanını 16/3/2015 tarihinde almıştır. Beyanın ilgili kısımları şöyledir:
"... 6"ncı.Mot.P.BI.K.lığı
emrinde Bölük Komutanı olarak görev yapıyorum. Uzun sırt Üst Bölgesinde görev
yaptığımız için bölge şartları nedeniyle gece görev yapıyorum. Sabah saat 06:00
sıralarında istirahata çekiliyorum. Olay günü de aynı
şekilde istirahat halindeyken tam saati hatırlamıyorum fakat ayak seslerinden
odama birisinin geldiğini anladım. Kapı çalınınca içeri P.Er [Y.D.]
isimli asker geldi ve telaşlı bir şekilde [S.T.nin] kendini vurduğunu söyledi. Bunun üzerine
terliklerimle olay yeri olan 12 numaralı bomba atar mevzisine
doğru koşmaya başladım. Ben olay yerine vardığımda mevziin önünde sadece P.Uzm.Cvş.[S.Y.] vardı. Başka kimse yoktu. Nöbet mevzisine
girdiğimde içeride köşe kısımda çuvalların üzerinde [S.nin] sağ tarafına
doğru düşmüş olduğunu bacağının arasında tüfek olduğunu, yerde ve başında kan
olduğunu gördüm. Dışarı çıkarak Acil Tıp Teknisyeni olan askerin çağrılmasını
emrettim. Kısa bir süre sonra ATT olan P.Onb. [G.Ş.Ş.] geldi ve mevziiye girerek müdahalede bulundu kontrol
yaptıktan sonra nabzının atmadığını söyledi. Ben zaten bu sırada olayı
amirlerime ve 112"yi arayarak bildirmiştim. ... Bunun üzerine olay yerini
emniyete alıp kimsenin girmemesini sağladım...
Normalde [S.] nizamiyede görev yapan bir askerimizdi. Bomba atar mevzisinde zaten gündüzleri nöbet tutulmaz. Sadece geceleri
tutulur. Yani [S.nin] görevli olduğu bir yer değildi. Ölüm olayın olduğu
günün 3-4 gün öncesinde [S.] 6 Nolu mevziide gece görev yapıyordu. Bu sırada arkadaşlarına
kendisini vuracağına dair bazı şeyler söylemiş. Bu benim kulağıma gelince Takım
Komutanı olan [S.] Ütğm. ile
birlikte [S.] ile görüştük.
...babasının ölmesi nedeniyle annesinin yalnız kaldığını, annesiyle
ilgilenemediği için kendisini aciz hissettiğini söyledi. ... Bu görüşmede yine
gece gözümün önüne annesinin geldiğini bu nedenle gündüze geçmek istediğini
söyledi. Ben de muvazzaf subay olan [S.] Ütğm"nin kontrolünde olsun düşüncesi ile onun koluna görevlendirdim...
... Olaydan bir süre önce izinden döndükten
sonra [S.] Yüksekova KTM"de iken RDM uzmanı ile görüşmüştü. Bunun üzerine
kendisi Van Asker Hastanesine sevk edilmiş. Van Asker Hastanesinde Psikiyatri
Uzmanına muayene olmuş. İzinden döndükten sonra bu belgeleri bana göstermişti.
Bu belgede de aktif intihar düşünce[si] olmadığına dair kayıtlar vardı. RDM takibiyle takibini sağlıyorduk.
Birliğinde Can Dostu sistemiyle askerlerin takibini yapmaya çalışıyorum...
... Van Asker Hastanesine gitmişti. ... [S.] hakkında Psikiyatri Uzmanı tarafından düzenlenmiş
raporda özellikle silah kullanmamasına dair bir kayıt olmaması ve bölge
şartları nedeniyle her an bir saldırı ihtimalinin bulunması nedeniyle [S.ye] silah verilmiştir. Hakkında Silah Kullanamaz raporu
olan askerleri zaten biz İstanbul"daki birliğimize gönderiyoruz. Üst Bölgesinde
tutmuyoruz. Üs Bölgelerinde genel olarak pasif görev olarak nitelendirebileceğimiz
bir görev çok fazla yoktur. En fazla yemek yapmayı becerebilen bir kişi ise
fırına ve mutfağa verebiliyoruz. Diğer askerlerimiz aktif olarak görev
yapmaktadır. Açıkçası mutfak da görev yapan askerde dahi bölge şartları
nedeniyle silah bulunması zorunludur..."
19. Müteveffanın arkadaşı olan aynı yerde piyade er olarak
askerliğini ifa eden Ş.K.nın
askerî savcı tarafından alınan 9/1/2015 tarihli beyanının ilgili kısmı
şöyledir:
"... Acemi birliğindeyken babası vefat
etmişti. Bu nedenle izne gidip gelmişti. Ben kendisinin yakın arkadaşı olduğum
için bu ölüm olayından önceki [S.nin] davranışlarıyla babasının vefatından sonraki
davranışlarının değiştiğini söyleyebilirim. ... İntihar etmeden yaklaşık 5-6
gün önce de bir mevzide başına silah dayadığını arkadaşlar görmüşler.
Sonrasında takım komutanımız [S.K.]
üsteğmen kendisiyle konuşmuştu. Ben de o sıralar yanlarındaydım. ... Kendisini
teselli etti. ... [S.] üsteğmende
"ölenle ölünmez, bu şekilde davranma" şeklinde konuşup onu kendisinin de gündüz
bulunduğu nizamiyede göz önünde olsun diye görevlendirmişti..."
20. Askerî savcı 26/2/2015 tarihinde, S.T.nin
ağabeyi başvuruculardan İhsan Taşdemir"in de beyanını almıştır. Ağabeyi
beyanında özetle kendisiyle görüşmesinde arkadaşlarıyla ya da komutanlarıyla
bir sıkıntısı olduğundan bahsetmediği hâlde annesiyle yaptığı bir görüşmede bir
komutanla problem yaşadığını söylediğini, kardeşinin intihar ettiğini
düşünmediğini, olayla ilgili şüpheleri bulunduğunu belirtmiştir.
21. Başvuru formu ekinde sunulan olaya dair hazırlanan bir bilgi
notunda S.T.nin Rehabilitasyon ve Danışma Merkezi
(RDM) tarafından takip edildiği, izin dönüşünde alayda doktor ve RDM uzmanı
tarafından muayene edildiği, uyum sorunu tanısıyla RDM uzmanı tarafından Van
Asker Hastanesine sevkedildiği, 1/12/2014 tarihinde
burada uzman doktor tarafından yapılan muayene sonucu hazırlanan raporda özetle
intihar eğiliminin olmadığı, temel bir psikiyatrik sorununun bulunmadığı ve
uyum sorunu olduğunun belirtildiği, silah kullanmamasına dair bir ibarenin
raporda yer almadığı, gece uçaksavar nöbetçisiyken bölük komutanının aldığı
tedbirle gündüz nizamiye ani müdahale kuvvetinde görevlendirildiği, can dostu
teşkilatına dâhil edilerek iki piyade erin can dostu olarak belirlendiği
tespitlerine yer verilmiştir.
22. Başvuru formu ekinde sunulan Muayene Öncesi Görüşme ve
Ruhsal Değerlendirme Formu"nda S.T.nin
bir yıldır esrar kullandığının belirtildiği, 27/11/2014 tarihli Danışma Özet Formu"nda ailevi sorunlarını dile getiren ve bu nedenle
olumsuz duygular yaşadığını ifade eden personelin uyum bozukluğu yaşadığı
değerlendirilerek kendisine öfke kontrolü ve stresle başa çıkma yollarının anlatıldığının
not alındığı görülmüştür.
23. Van Asker Hastanesi Psikiyatri Polikliniğince yapılan
muayene sonucu düzenlenen 1/12/2014 tarihli rapor şöyledir:
"AKTİF HOMİCİDAL SUİCİDAL DÜŞÜNCE YOK.
HASTADA PRİMER BİR PSİKİYATRİK RAHATSIZLIK OLMAYIP, SORUNLARI NEDENİYLE UYUM
PROBLEMLERİ YAŞAMAKTADIR. HASTANIN CİTOLES 5 MG TB ... KULLANMASI, BİR AY SONRA
AYRINTILI KITA İŞLEVSELLİK FORMU İLE KITASI HASTANESİ PSİKİYATRİ BÖLÜMÜNE
SEVKİ.CAN DOSTU SİSTEMİ İLE YAKIN TAKİBİNİN SAĞLANMASI. RDM TAKİBİ, PASİF GÖREVLERDE
İSTİHDAMI.BİRLİK KOMUTANLIĞINCA UYUM ARTIRICI TEDBİRLER ALINMASI. SOSYAL
ALANLARDAKİ SORUNLARINA YÖNELİK KITASI RDM VE BİRLİK KOMUTANLARINCA ÇÖZÜM
YOLLARININ ARAŞTIRILMASI. MORAL VE MOTİVASYON YÖNÜNDEN BİRLİK KOMUTANLIĞINCA
GEREKLİ TEDBİRLERİN ALINMASI UYGUNDUR."
24. Askerî Savcılık soruşturma kapsamında elde ettiği yeminli
tanık beyanları, ölü muayene ve otopsi raporları, olay yeri inceleme raporu, kriminal raporlar, olay yeri fotoğrafları ve tüm dosya
kapsamını değerlendirerek S.T.nin ölümünde illiyet
bağı oluşturacak şekilde, herhangi bir kimseden kaynaklanan ihmalî
ya da kasıtlı bir davranışın saptanmadığı, şahsın psikolojik durumunun da
etkisiyle herhangi bir kimsenin tesiri altında kalmadan intihar ettiği
kanaatine varmış; 24/7/2015 tarihli karar ile kovuşturmaya yer olmadığına karar
vermiştir.
25. S.T.nin yakınları tarafından bu
karara itiraz edilmiştir. Jandarma Genel Komutanlığı Şırnak 23. Jandarma Sınır
Tümen Komutanlığı Askerî Mahkemesi 15/10/2015 tarihli kararla itirazın reddine
karar vermiştir. Kararın ilgili kısmı şöyledir:
"...
Dosya kapsamında mevcut tüm kriminal ve adli tıp raporları, tüfek zimmet belgesi, tanık
beyanları ve sair deliller bir bütün halinde gözetildiğinde, olayda kullanılan
tüfeğin müteveffaya zimmetli ve olay yerinde bulunan kovanın arızası
bulunmadığı tespit edilen bu tüfekten atılmış olması, atışık
bitişik atış mesafesinden gerçekleştirilmesi yanında, herhangi bir kimsenin
müteveffayla husumeti, bu itibarla onu öldürmek için bir sebebi olduğuna,
olayın gerçekleştiği mevzide olay esnasında başka bir kimsenin bulunduğuna,
kendisine zimmetli tüfeği başkasının aldığına ve bu suretle müteveffayı
öldürdüğüne ilişkin de hiçbir emare bulunmaması karşısında, müteveffanın
ölümünün kendi eylemi neticesinde gerçekleştiği, bunun aksini düşündürebilecek
hiçbir delil olmadığı, aldırılan kriminal ve adli tıp
raporları ile toplanan diğer delillerin yeterli nitelikte olduğu, verilen
talimat üzerine C. Savcılığınca olay yeri incelemesi de yapıldığı cihetle
tekrar bir keşif işlemine de gerek bulunmadığı kanaatine varılmıştır.
Diğer taraftan, ... birlik k.lığının
idari tedbir mahiyetinde müteveffayı RDM takibine aldığı, akabinde müteveffanın
Van Asker Hastanesine sevkinin sağlanarak psikiyatri uzmanınca muayene
edildiği, psikiyatri uzmanınca düzenlenen tedavi kararında, müteveffanın silah
kullanımıyla ilgili bir hususa yer vermemiş ve aktif intihar düşüncesinin
olmadığına dair tespit yapmış olması karşısında, ... müteveffanın tedbiren gündüz nizamiye nöbetçisi olarak görevlendirildiği,
olayın yaşandığı birliğin konuşlu olduğu yer itibariyle ve Van Asker Hastanesincedüzenlenen tedavi kararında bu yönde açık bir
tavsiye olmaması karşısında,müteveffadan tüfeğinin
alınmasının da birlik k.lığından beklenemeyeceği,
böylesi bir durumun hem birlik hemmüteveffanın
emniyetini tehlikeye sokabileceği, bu itibarlabirlik k.lığı personelinin üzerine düşen sorumluluğu yerine
getirdikleri, gerekli idari tedbirleri aldıkları cihetle söz konusu kararın
usul ve yasaya uygun olduğu..."
26. Bu karar 9/11/2015 tarihinde başvuruculara tebliğ
edilmiştir.
27. Başvurucular 26/11/2015 tarihinde bireysel başvuruda
bulunmuştur.
28. Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) ile Merkezî Nüfus
İdare Sistemi sorgulamasına göre başvuruculardan Sevgi Topçu bireysel başvuru
tarihinden sonra 27/7/2017 tarihinde vefat etmiştir.
IV. İNCELEME VE GEREKÇE
29. Mahkemenin 9/1/2019 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucuların
İddiaları
30. Başvurucular, yakınları olan S.T.nin
askerlik hizmetini ifa etmekte iken ateşli silah yaralanması sonucu yaşamını
yitirmesi üzerine başlatılan ceza soruşturması sonucunda ölüm olayının intihar
neticesinde gerçekleştiği gerekçesiyle kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiğini,oysa psikolojisinin bozulduğu tespit edilen
S.T.ye -verilmemesi gerekirken- silah verildiğini, ölenin kasti olarak
cezalandırıldığını, daha önce başına silah dayaması nedeniyle görevinin
değiştirildiğini, bu durumun da tüm askerler önünde açıklandığını,müteveffanın
yaşamının korunması için üstleri tarafından gerekli önlemlerin alınmadığını,
kişinin yaşamının kendi eylemlerinden kaynaklanabilecek risklere karşı devlet
tarafından korunamadığını ve ölümünde şüphe olduğunu ileri sürerek çeşitli
anayasal haklarının ihlal edildiğini iddia etmişlerdir.
B. Değerlendirme
1. Başvurucu Sevgi Topçu
Yönünden
31. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin
Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun"un "Bireysel başvuruların kabul edilebilirlik şartları ve
incelenmesi" kenar başlıklı 48. maddesinin (5) numaralı fıkrası
şöyledir:
"(5)
Kabul edilebilirlik şartları ve incelemesinin usul ve esasları ile ilgili diğer
hususlar İçtüzükle düzenlenir."
32. Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü"nün 80.
maddesinin ilgilikısmı şöyledir:
"(1) Bölümler ya da Komisyonlarca
yargılamanın her aşamasında aşağıdaki hâllerde düşme kararı verilebilir:
...
ç) Bölümler ya da Komisyonlarca saptanan herhangi bir başka gerekçeden
ötürü, başvurunun incelenmesinin sürdürülmesini haklı kılan bir neden
görülmemesi.
(2)
Bölümler ya da Komisyonlar; yukarıdaki fıkrada belirtilen nitelikteki bir
başvuruyu, Anayasanın uygulanması ve yorumlanması veya temel hakların
kapsamının ve sınırlarının belirlenmesi ya da insan haklarına saygının gerekli
kıldığı hâllerde incelemeye devam edebilir."
33. Müteveffanın kız kardeşi olan başvurucu Sevgi Topçu"nun
bireysel başvuru tarihinden sonra 27/7/2017 tarihinde yaşamını yitirdiği
anlaşılmıştır. Başvurucu Sevgi Topçu yönünden başvurunun incelenmesinin
sürdürülmesini haklı kılan bir neden bulunmamaktadır.
34. Açıklanan gerekçelerle başvuru yapılmasından sonra vefat
eden başvurucu Sevgi Topçu yönünden düşme kararı verilmesi gerektiği sonucuna
ulaşılmıştır.
2. Diğer Başvurucular
Yönünden
35. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan
hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini
kendisi takdir eder (Tahir Canan,
B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvurucular, temel olarak yakınlarının
yaşamının korunmadığını ve ölümüyle ilgili etkili soruşturma yürütülmediğini
iddia etmektedir. Bu sebeple başvurucuların diğer haklar ile bağlantı kurularak
ileri sürdükleri iddiaları Anayasa"nın 17. maddesinde güvence altına alınan
yaşam hakkı kapsamında incelenmiştir. Başvurucular her ne kadar başvuru
formunda ölümün şüpheli olduğunu da belirtmişlerse de soyut bir biçimde
bahsedilen iddiaya hiçbir açıklama yapmadıkları, dolayısıyla iddialarını
açıklama yükümlülüklerini yerine getirmedikleri gözetilerek
temellendiremedikleri bu iddia açısından somut başvuruda herhangi bir
değerlendirme yapılmasına gerek görülmemiştir.
36. Yaşam hakkının doğal niteliği gereği, yaşamını kaybeden kişi
açısından bu hakka yönelik bir başvuru ancak yaşanan ölüm olayı nedeniyle ölen
kişinin mağdur olan yakınları tarafından yapılabilecektir (Serpil Kerimoğlu ve diğerleri, B. No:
2012/752, 17/9/2013,§ 41). Başvuru konusu olayda
müteveffa, birinci başvurucunun oğlu, diğer başvurucuların kardeşidir. Bu
nedenle başvuruda, başvuru ehliyeti açısından bir eksiklik bulunmamaktadır.
37. Bununla birlikte başvurunun diğer kabul edilebilirlik
kriterleri yönünden de incelenmesi gerekir.
38. Kasıtlı bir eylem sonucu ölüm olayı meydana geldiğinde
devlet, sorumluların tespitine ve cezalandırılmalarına imkân sağlayacak
nitelikte cezai soruşturma yürütmekle yükümlüdür (benzer yöndeki karar için
bkz. Hülya Karadeniz, B. No:
2015/19340, 27/6/2018, § 59).
39. Ancak ihmal nedeniyle meydana gelen ölüm olaylarına ilişkin
davalar açısından farklı bir yaklaşımın benimsenmesi gerekir. Buna göre yaşam
hakkının veya fiziksel bütünlüğün ihlaline kasten sebebiyet verilmemiş ise etkili bir yargısal sistem kurma yönündeki
pozitif yükümlülük her olayda mutlaka ceza davası açılmasını gerektirmez.
Mağdurlara hukuki, idari ve hatta disiplinle ilgili hukuk yollarının açık
olması yeterli olabilir(Serpil Kerimoğlu ve diğerleri, § 59).
40. Bununla birlikte ihmal suretiyle meydana gelen ölüm
olaylarında devlet görevlilerinin ya da kurumlarının bu konuda muhakeme
hatasını veya dikkatsizliği aşan bir ihmalinin olduğu yani olası sonuçların
farkında olmalarına rağmen söz konusu makamların kendilerine verilen yetkileri gözardı ederek tehlikeli bir faaliyet nedeniyle oluşan
riskleri bertaraf etmek için gerekli ve yeterli önlemleri almadığı durumlarda
-bireyler kendi inisiyatifleriyle hangi hukuk yollarına başvurmuş olursa olsun-
insanların hayatının tehlikeye girmesine neden olan kişiler aleyhine etkili bir
ceza soruşturması yürütülmemesi, hiçbir suçlamada bulunulmaması ya da bu
kişilerin yargılanmaması 17. maddenin ihlaline neden olabilir (Serpil Kerimoğlu ve diğerleri, §§ 59-62).
41. Bazı özel koşullarda devletin kişinin kendi eylemlerinden
kaynaklanabilecek risklere karşı yaşamı korumak amacıyla gerekli tedbirleri
alma yükümlülüğü bulunmaktadır. Zorunlu askerlik hizmeti için de geçerli olan
bu yükümlülüğün ortaya çıkması için askerî mercilerin kendi kontrolleri
altındaki bir kişinin kendini öldürmesi konusunda gerçek bir risk olduğunu
bilip bilmediklerini ya da bilmeleri gerekip gerekmediğini tespit etmek, böyle
bir durum söz konusu ise bu riski ortadan kaldırmak için makul ölçüler
çerçevesinde ve sahip oldukları yetkiler kapsamında kendilerinden beklenen her
şeyi yapıp yapmadıklarını incelemek gerekir. Ancak özellikle insan davranışının
öngörülemezliği, öncelikler ve kaynaklar
değerlendirilerek yapılacak işlemin veya yürütülecek faaliyetin tercihi dikkate
alınarak pozitif yükümlülük; yetkililer üzerine aşırı yük oluşturacak şekilde
yorumlanmamalıdır. Bu çerçevede Anayasa Mahkemesince yapılacak incelemede,
basit bir ihmali veya değerlendirme hatasını aşan bir kusurun askerî
yetkililere atfedilebilip atfedilemeyeceğinin ortaya konulması gerekmektedir (Sadık Koçak ve diğerleri, B. No: 2013/841,
23/1/2014, § 74).
42. Askerlik yükümlülüğü kapsamında yürütülen bazı eylem ve
etkinliklerin doğasına ve insan unsuruna bağlı olarak ortaya çıkan risk
seviyesine uygun şekilde yaşamı koruyucu yasal ve idari düzenlemelerin
bulunması gerekmektedir. Devlet, askerlik görevini zorunlu kıldığı için
özellikle silahların kullanımı konusunda büyük bir titizlik göstermeli;
psikolojik sorunları olan askerlerin tedavi edilmesini ve onlara yönelik uygun
tedbirlerin alınmasını sağlamalıdır. Oluşturulan yasal ve idari düzenlemelerde,
askerlik yaşamının doğasında var olan tehlikelerle karşı karşıya bulunan
askerlerin etkin bir şekilde korunmasını sağlayan uygulamaya ilişkin tedbirlerin
ve emir komuta zinciri içinde yer alan sorumlular tarafından işlenebilecek
kusur ve hataların tespit edilmesini sağlayacak usullerin öngörülmesi
gerekmektedir. Bu çerçevede askere alım sırasında kişilerin uygun denetimlerden
geçirilmesi,askerlik öncesinde
ve sırasında kişilere gerekli denetim ve müdahalelerin yapılması büyük önem
taşımaktadır (Sadık Koçak ve diğerleri,
§§ 75, 76).
43. Başvuru formu ve eklerinde, başvurucuların oğlu veya kardeşi
olan S.T.nin üçüncü kişi ya da kişilerce kasıtlı olarak
öldürüldüğünü ortaya koyan herhangi bir bilgi ve belge bulunmadığı gibi etkili
bir şekilde yürütülen ceza soruşturması neticesinde olayın cinayet olduğunu
ortaya koyan bir veri de tespit edilememiştir.
44. Diğer yandan, incelenen bilgi ve belgelerden başvurucunun
yakınlarının vefatında askerî yetkililerin muhakeme hatasını veya dikkatsizliği
aşan bir ihmali ya da mesleki ödevlerine açıkça aykırı davranarak S.T.nin ölümüne sebebiyet vermeleri gibi bir durumun da
bulunmadığı değerlendirilmiştir.
45. Bu durumda Anayasa’nın 17. maddesi bağlamında devletin etkili bir yargısal sistem kurma yönündeki
pozitif yükümlülüğü, somut olayda mağdura idari yargı mercileri önünde
açabileceği bir tam yargı davası yolunun sağlanması ile yerine getirilmiş
sayılabilir.
46. Nitekim Anayasa Mahkemesi, askerde intihar eden kişilerin
yakınları tarafından Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde açılan tam yargı
davalarında idarenin kusurlu olduğunun tespit edilmesi ve ölen kişinin
yakını/yakınları lehine belli bir miktar tazminata hükmedilmesi hâlinde yaşam
hakkı yönünden mağduriyetin ortadan kalkabileceğini önceki birçok kararında
ifade etmiştir (Abdullah Doğan ve Meryem
Doğan, B. No: 2014/129, 29/9/2016 §§ 33-54; Aysel Yılmaz ve diğerleri, B. No:
2014/6927, 29/9/2016, §§ 37-55).
47. Somut olayda başvurucular, yakınları olan S.T.nin ölümü hakkında Askerî Savcılıkça yürütülen ceza
soruşturmasından sonra bireysel başvuruda bulunmuşlardır. Başvurucular, Türk
hukuk sistemindeki mevcut hukuki yollardan olup hem idarenin mesuliyetini saptayabilecek
hem de gerektiği takdirde zararın ödenmesini sağlayabilecek olan tam yargı
davası yolunu tükettiklerine ilişkin herhangi bir bilgi ve belgeyi Anayasa
Mahkemesine sunmamışlardır. Bu durumda yaşam hakkının korunamadığına ilişkin
şikâyetler yönünden kanunda öngörülen yargısal başvuru yollarının tamamının
bireysel başvuru yapılmadan önce tüketilmiş olduğundan söz edilemeyecektir.
48. Açıklanan gerekçelerle başvurunun diğer başvurucular
yönünden başvuru yollarının tüketilmemesi
nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. 1. Başvurucu Sevgi Topçu yönünden başvurunun DÜŞMESİNE,
2. Diğer başvurucular yönünden kişinin yaşamının kendi
eylemlerinden kaynaklanabilecek risklere karşı korunamadığı belirtilerek ileri
sürülen yaşam hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle
KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucular üzerinde BIRAKILMASINA
9/1/2019 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.