14. Hukuk Dairesi 2014/3411 E. , 2014/7302 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Ankara 18. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 12/09/2013
NUMARASI : 2012/615-2013/563
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 13.11.2012 gününde verilen dilekçe ile kira sözleşmesine dayalı elatmanın önlenmesi ve eski hale getirme istenmesi üzerine yapılan yargılama sonunda; mahkemenin görevsizliğine, karar kesinleştiğinde talep halinde dosyanın görevli Ankara Nöbetçi Sulh Hukuk Mahkemesine gönderilmesine dair verilen 12.09.2013 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
_K A R A R_
Davacı, dava konusu işyerini dava dışı malik O.. K.."tan kiralayarak zilyet ederken davalı şirket tarafından iş yerinin yıkıldığını, içindeki eşyalarının başka yere taşındığını öne sürerek elatmanın önlenmesi ve eski hale getirilmesi istemiyle dava açmıştır.
Davalı, dava konusu taşınmaz ile ilgili dava dışı malik O.. K.. ile arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi yaptığını, davacının bundan haberdar olduğunu, işyerini boşaltmayı kabul ettiğini, elektrik ve su aboneliğini kapattırdığını, içindeki eşyaları da terk ettiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kira sözleşmesine dayalı ve zilyetliğin korunmasına yönelik olduğu belirtilerek 6100 sayılı HMK"nın 4. maddesi gereğince sulh hukuk mahkemesinin görevli olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir.
Hükmü, davalı vekili temyiz etmiştir.
TMK"nın 981, 982 ve 983. maddeleri mal üzerinde zilyetlikten başka hiçbir hakkı bulunmayan kişilerin zilyetliğinin korunması için konulmuş hükümleri ihtiva etmektedir. TMK"nın 973. maddesinde zilyetlik “bir şey üzerinde fiili hakimiyeti bulunan kimse onun zilyedidir” biçiminde tanımlanmıştır. TMK"nın 982 ve 983. maddelerinde zilyetlik herhangi bir hakka bağlı olmaksızın dava yoluyla korunmuştur. Hemen belirtmek gerekir ki, zilyetliğin korunması davasıyla zilyet, zilyetliğin hakka dayandığını ispat külfetine katlanmadan sadece zilyetliğini öne sürerek Sulh Hukuk Mahkemelerinde uygulanan basit yargılama usulünün sağladığı kolaylıklardan yararlanır. Zilyet, zilyetliğin arkasında bulunan ayni (nesnel) veya şahsi (kişisel) bir hakka dayandığı takdirde dava bir hak davası niteliğini kazanır. (HGK"nın 06. 10.1993 günlü 1993/14-423/561 ile 25.11.2009 günlü 2009/8-518/573 sayılı kararları bu yöndedir).
Gerek mülkiyet hakkı sahibi ve gerekse başka bir hakka dayanarak mülkiyet hakkı sahibinden taşınmazı belirli bir süre elinde tutma hakkı kazanmış kişiler, mülkiyet hakkının ve sözleşme ile edindiği hakkın kendisine sağladığı yararlanmalar için üçüncü kişilerin engellemeleri karşısında yargı yolu ile hakkın korunmasını isteyebilirler. Bu hak, mülkiyet ve sözleşmeye dayanan şahsi hakkın varlığı süresince elatanı fiilen defetme hakkı biçiminde olabileceği gibi elatmanın sürekliliği halinde yargı yolu ile de istenebilir. O nedenledir ki taşınmazların korunması sebebiyle açılacak davalar hak zilyetliğine dayalı davalardır.
Somut olayda, dava konusu işyerinin dava dışı O.. K.. tarafından davacıya 25.06.1997 başlangıç tarihli kira sözleşmesi ile kiralandığı anlaşılmaktadır. Davacı, dava dışı kiralayan ile yaptığı kira sözleşmesi ile elinde tuttuğu taşınmaza malik ve kiralayan olmayan davalı tarafça yapılan haksız müdahalenin önlenmesini ve eski hale getirilmesini istediğine göre hak zilyetliğine dayanmıştır. 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı HMK’nın 2. maddesi gereğince, dava konusunun değer ve miktarına bakılmaksızın malvarlığı haklarına ve şahıs varlığına ilişkin davalarda aksine bir düzenleme bulunmadıkça asliye hukuk mahkemeleri görevli olduğundan mahkemece davanın esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile görevsizlik kararı verilmesi doğru görülmemiş, bu sebeple hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, 02.06.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.