8. Hukuk Dairesi 2012/3628 E. , 2012/13158 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Boşanmadan sonra açılan katılma alacağı
... ile ... aralarındaki boşanmadan sonra açılan katılma alacağı davasının kabulüne dair Mersin 2. Aile Mahkemesinden verilen 16.02.2012 gün ve 1364/135 sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi davalı vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:
KARAR
Davacı ... vekili, dava konusu 2997 ada 1 parseldeki 8 nolu bağımsız bölümün evlilik birliği içinde satın alınarak davalı eş adına tescil edildiğini ileri sürerek, mal rejiminin tasfiyesi ile 18.500 TL alacak isteğinde bulunmuştur.
Davalı ... vekili, bir yıllık zamanaşımının geçtiğini, ayrıca esastan davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kabulü ile 18.500 TL katılma alacağının davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Hüküm, süresinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
İddianın ileri sürülüş şekline göre dava, mal rejiminin tasfiyesi sonucu TMK.nun 231 ve 236.maddelerine dayanılarak açılmış katılma alacağı isteğine ilişkindir.
Dosya içeriğine, toplanan delillere, tapu ve nüfus kayıtlarına göre, taraflar 05.06.1989 tarihinde evlenmişler, 01.07.2008 tarihinde açılan boşanma davasının kabulüne ilişkin hükmün 01.09.2008 tarihinde kesinleşmesiyle boşanmışlardır. Mal rejimi boşanma davasının açıldığı tarihte sona ermiştir (TMK.nun 225/2). Taraflar sözleşmeyle başka mal rejimi seçmediklerinden evlenme tarihinden, 4721 sayılı TMK.nun yürürlüğe girdiği 01.01.2002 tarihine kadar mal ayrılığı (TKM.nun 170), bu tarihten mal rejiminin sona erdiği tarihe kadar ise yasal edinilmiş mallara katılma rejimine tabidirler (4722 s.Y.nin 10/1, TMK.nun 202).
Tasfiyeye konu 2997 ada 1 parseldeki 8 nolu bağımsız bölüm, Mersin Belediye Başkanlığı adına kayıtlı iken “alım” denilerek 21.02.2006 tarihinde dava dışı Sadık Kurum adına, daha sonra aynı tarihte ve aynı açıklamayla davalı adına tescil edilmiştir. Taşınmaz, eşler arasında edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli dönemde edinilmiştir. Her ne kadar, yurt dışında bulunan önceki malik Sadık Kurum tarafından daha önceden davalıya satılıp devredildiği ileri sürülmüşse de, dosya arasında bulunan 09.08.1990, 17.03.1998 ve 21.12.2001 tarihli vekaletnameleri mülkiyeti geçiren belge olarak kabul etmek mümkün değildir. Yerel mahkemenin kabulü de bu yöndedir.
TMK.nun 179.maddesi hükmüne göre, mal rejiminin tasfiyesinde eşlerin bağlı olduğu rejime ilişkin hükümler uygulanır. Çekişme konusu taşınmazın 4721 sayılı TMK.nun yürürlüğe girdiği 01.01.2002 tarihinden sonra edinilmiş olması nedeniyle anılan kanunun 178.maddesindeki bir yıllık zamanaşımına tabidir. Süre, boşanma hükmünün kesinleşmesiyle başlar.
Somut olayda; dava 03.11.2009 tarihinde açılmış, dava dilekçesi davalıya 11.11.2009 tarihinde tebliğ edilmiş, davalı vekili esasa cevap süresini kaçırdıktan sonra 01.04.2011 havale tarihli dilekçeyle zamanaşımı def’inde bulunmuştur. Davacı vekili, aynı tarihli yargılama oturumunda ve sonrasında, derhal açıkça zamanaşımı def’inin süre geçirildikten sonra yapıldığı yönünde karşı koymamıştır.
Def"i, borcun aslında olduğunu, ancak özel bir nedenden dolayı (Zamanaşımı, ibralaşma, satış bedelinin indirildiği, bağış vs.) edimin yerine getirilmesinden kaçınılmasına imkan veren bir haktır. Davalı tarafın, def’i nedenlerini esasa cevap süresi içinde açıkça ileri sürmesi gerekir. Def’i açıkça ileri sürülmemişse, hakim dosyadaki bilgi ve belgelerden def’i konusunun olduğunu görse bile, resen gözönünde bulunduramaz. Def’i, zamanında ileri sürülmemişse, sonradan ileri sürülmesi savunmanın genişletilmesi yasağı ile karşılaşılır. Ancak süresinde ileri sürülmeyen def’inin sonradan davalının açık ya da zımni rızası ile veya ıslah ile ileri sürülebilmesi mümkündür. Def’i de belirtilen hususların esasına cevap verilmesi, savunmanın genişletilmesine zımnen muvafakat edildiği şeklinde değerlendirilir. Def’inin süresinde ileri sürülmemesi durumunda, davacı tarafça “süresi geçtikten sonra def’inin yapıldığı” yönünde derhal ve açıkça karşı konulması gerekir. Aksi takdirde, def’inin süresinde yapıldığının kabulü gerekir. Davacı vekili, derhal ve açıkça zamanaşımı def’inin süre geçirildikten sonra yapıldığı yönünde karşı koymadığından davalının savunmasının genişletilmesine zımni olarak rıza gösterdiğinin kabulü gerekir. Tüm bu açıklamalara göre, davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken, bu husus göz ardı edilerek davanın esası hakkında yazılı gerekçeyle karar verilmesi doğru olmamıştır.
Davalı vekilinin yerinde görülen temyiz itirazlarının açıklanan nedenlerle kabulü ile usul ve kanuna aykırı görülen yerel mahkeme hükmünün 6100 sayılı HMK.nun Geçici 3.maddesi yollamasıyla uygulanacak olan 1086 sayılı HUMK.nun 428.maddesi uyarınca BOZULMASINA, 275,00 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davalıya iadesine, 27.12.2012 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
(Muhalif)
KARŞI OY
Davacı vekili, müvekkili ile davalının Mersin 2. Aile Mahkemesinin 2008/662 Esasında kayıtlı dosyasında yapılan yargılamalar sonucunda tarafların boşanmalarına, katkı payı davası açmakta muhtaliyetlerine karar verildiğini açıklayarak, 2297 ada 1 nolu parseldeki B blok, 3. kat, 8 nolu dairenin evlilik birliği içinde satın alındığından fazlaya dair haklar saklı kalmak üzere şimdilik 10.000 TL katkı payının davalıdan alınmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı taraf, davacının ev hanımı olduğunu, herhangi bir katkısının bulunmadığını ve bir yıllık zamanaşımı süresinin geçtiğini açıklayarak davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kabulüne, ıslahla artırılan değer üzerinden 18500 TL"nin edinilmiş mallara katılma alacağının hüküm tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
Hüküm, süresi içerisinde davalı vekili tarafından dilekçesinde yazılı nedenlerle temyiz edilmiştir.
Toplanan deliller, tüm dosya kapsamından; Mersin 2. Aile Mahkemesinin 2008/662 Esasta kayıtlı dava dosyası ekte olup incelenmiştir. Davacı ...’ın davalı ... aleyhine açmış olduğu boşanma davasının 9.7.2008 tarihli protokol dikkate alınarak MK. nun 166. maddesindeki yazılı anlaşmalı boşanmanın şart ve unsurları gerçekleştiğinden davanın kabulüne, tarafların boşanmalarına, maddi, manevi tazminat, nafaka ve eşya talep etmediklerinden bu konularda karar verilmesine yer olmadığına, davacının katkı payı davası açmakta muhtaliyetine karar verildiği, tarafların kararı temyiz etmeyeceklerini bildirdiklerinden boşanma kararının 1.9.2008 tarihinde kesinleştirildiği görülmüştür. Boşanma dosyasının ilk oturumunda, davacı asılın koşullu olarak anlaşmalı boşanma talep ettiği, davalının açıklamalarda bulunduğu, haricen düzenlenen 9.7.2008 tarihli protokolün taraflarca imzalandığı ve hakim havalesiyle dosyaya konulduğu görülmüştür. Boşanma davasının harcı ödenerek 1.7.2008 tarihinde açıldığı anlaşılmıştır. Eldeki dava ise, 3.11.2009 tarihinde açılmıştır. Dava konusu taşınmaza ilişkin tapu kaydı getirilmiştir. 2997 ada 1 nolu parsel 13720 m2 yüzölçümüne sahip olup, arsa niteliğindedir. B blok, 3. kat, 8 nolu bağımsız bölümün 26.2.1991 tarihli yönetim planı esas alınarak tam mülkiyet üzere 21.2.2006 tarihinde Sadık oğlu ... adına tescil edildiği görülmüştür. Ana parsele ilişkin tapu kaydı getirilmiştir. Tam mülkiyet üzere 26.2.1991 tarihinde Mersin Belediyesi adına kayıtlı iken, 21.2.2006 tarihinde tapudaki alım yoluyla Kerim oğlu Sadık Kurum adına tescil edildiği ve aynı tarihte alım yoluyla Sadık oğlu ... adına tescili yapıldığı görülmüştür. Mersin İmar İnşaat ve Tic. Ltd. Şirketinin dosyada mevcut yazısına göre; 15.10.1992 tarihinde Sadık Kurum’un 4000 konutluk Halk Kent projesine üye olduğu belirlenmiştir. Mahkemece, ilk oturum 26.2.2010 tarihinde yapılmıştır. Bu oturuma davacı vekili ile davalı asıl katılmıştır. Yargılama 27.5.2010 tarihine ertelenmiştir. Bu oturuma da aynı kişiler katılmıştır. Ertelendiği 30.9.2010 tarihine davalı katılmış, davayı takip etmeyeceğini bildirmiştir. Mahkemece, HUMK. nun 409. maddesi uyarınca dosya yenileninceye kadar işlemden kaldırılmıştır. Süresi içerisinde yenilenmiştir. 1.4.2011 tarihli oturumda, taraf vekilleri duruşmaya katılmıştır. 1.4.2011 havale tarihli dilekçe ile davalı vekili bir yıllık zamanaşımı süresinin geçtiğini açıklamıştır. Davacı vekili ise, 16.2.2012 tarihli oturumda zamanaşımı itirazını kabul etmediklerini, mahkemece 16.2.2012 tarihli oturumdaki ara kararıyla davanın 10 yıllık zamanaşımına tabi olduğu anlaşılmakla zamanaşımı itirazının reddine karar verildiği görülmüştür. Açıklanan olgular tarafların ve mahkemenin kabulündedir.
Uyuşmazlık TMK. nun 178. maddesindeki sürenin somut olayda uygulanıp uygulanmayacağı ve zamanaşımı definin süresi içerisinde ileri sürülüp sürülmediği, sürülmüş ise, karşı konulup konulmadığında toplanmaktadır.
Bilindiği üzere ve mahkemece de, ara kararıyla kabul edildiği üzere, mal rejiminin tasfiyesine ilişkin davalar ister 1.1.2002’den önceki tasfiyeye ilişkin olsun, ister 1.1.2002’den sonraki tasfiyeye ilişkin olsun BK. nun 125. maddesi uyarınca 10 yıllık zamanaşımı süresine tabidir. 4721 sayılı TMK. nun 178. maddesi, kendisinden önceki müesseseye ilişkin zamanaşımı düzenlemesine yöneliktir. Esasen hükümet gerekçesinde yazılı olduğu üzere, maddi ya da manevi tazminat ya da ilk kez istenilen yoksulluk nafakasına ilişkin bir zamanaşımı süresidir. Öte yandan, TMK. nun sistematiği incelendiğinde, her müessesenin sonunda zamanaşımı ya da hak düşürücü süre ayrıca bir madde olarak düzenlenmiştir. Dolayısıyla mal rejiminin tasfiyesine ilişkin olarak yasa koyucu bilinçli olarak aynı Kanunun 5. maddesinin yollamasıyla BK. nun 125. maddesine atıfta bulunularak ayrıca bir zamanaşımı maddesi düzenlemesi yapılmasına gerek duymamıştır.
Açıkladığım gerekçelerle Dairenin sayın çoğunluğunun bozma kararında belirtilen gerekçelerine katılmam mümkün değildir. Açıkladığım gerekçelerle bozma sebeplerine katılamıyorum. 27.12.2012