
Esas No: 2016/11586
Karar No: 2016/14129
Karar Tarihi: 22.11.2016
Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2016/11586 Esas 2016/14129 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
...
Dava, 5434 sayılı Kanun kapsamında bağlanılan şeref aylığının yersiz ödendiği iddiası ile davalıldan tahsili için yapılan takipte davalının itirazının iptali ile icra-inkâr tazminatı istemine ilişkindir.
Mahkemece, hükümde belirtilen gerekçelerle; davanın, idari yargının görev alanına girdiği anlaşıldığından, mahkemenin görevsizliğine, karar verilmiştir.
Hükmün, davacı Kurum avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Yargı çeşitleri (kolları) arasındaki ilişkiye, yargı yolu denir. Bu nedenle, medenî yargıda hukuk mahkemesi ile idarî yargıdaki idare mahkemesi arasındaki ilişki, bir yargı yolu ilişkisidir. Hukukumuzda "yargı yolu" için de "görev (vazife)" terimi kullanılmaktadır. (bkz: Anayasa m. 158, I; UMK m. 7, I; İYUK m. 9 ve 14). Oysa görev, belirli bir davaya (bir yerdeki) aynı yargı kolundaki ilk derece mahkemelerinden hangisinin bakacağını belirtir. Meselâ, medenî yargıda görev, bir davaya bir yerdeki (İlçedeki) hukuk mahkemelerinden (sulh hukuk, asliye hukuk mahkemeleri ve özel mahkemelerden) hangisi tarafından bakılacağını belirtir. Buna karşılık, bir davaya hukuk mahkemesinde mi yoksa idare mahkemesinde mi bakılacağı, görev değil, yargı yolu sorunudur.(Baki Kuru, Hukuk Muhakemeleri Usulü s.722)
İş Mahkemeleri, 5521 sayılı Kanun ile kurulmuş istisnai nitelikte özel mahkemeler olup, 5434 sayılı Kanun hükümlerince bağlanan davaya konu aylığın kesilmesi de 5434 sayılı Kanun hükümlerine tabi olduğundan, uyuşmazlığın çözümünde 5510 sayılı Kanun’un uygulama yeri bulunmamaktadır. Bu durumda sözü edilen 101’inci madde hükümlerine göre sınırlı yetki ile donatılmış iş mahkemesi görevli değildir.
Öte yandan; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 2’nci maddesine göre kimler aleyhine idari yargıda dava açılabileceği açıklanmış olup, gerçek kişiler
./..
ile özel hukuk tüzel kişileri hakkında idari yargı yerinde dava açılamayacağı ve dava konusu uyuşmazlığın çözümünde genel mahkemelerin görevli olduğu nazara alınmaksızın, mahkemece yazılı şkeilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
Ne var ki; bu aykırılığın giderilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, karar bozulmamalı, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun Geçici 3. maddesi delaletiyle 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 438. maddesi uyarınca düzeltilerek onanmalıdır.
SONUÇ: Hüküm fıkrasının tamamen silinmesi ile yerine;
“1-Dava şartlarından görev şartının yokluğu nedeniyle HMK" nın 114/1 -c fıkrası ve 115/2 fıkrası uyarınca davanın usulden REDDİNE, talep halinde dosyanın yetkili ve görevli ... Hukuk mahkemelerine gönderilmesine,
2- 6100 sayılı HMK madde 331/2 gereğince harç, vekâlet ücreti ve yargılama giderinin görevli mahkemede nazara alınmasına,” hükmünün yazılmasına ve hükmün bu şekliyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 22.11.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.
....