Abaküs Yazılım
İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi
Esas No: 2020/304
Karar No: 2021/436
Karar Tarihi: 27.05.2021

BAM Hukuk Mahkemeleri İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/304 Esas 2021/436 Karar Sayılı İlamı

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2020/304
KARAR NO : 2021/436

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S Tİ N A F K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 29/12/2015 (Dava), 27/02/2018 (Karar)
NUMARASI : 2017/1085 Esas, 2018/192 Karar
DAVA : TAZMİNAT (TRAFİK KAZASINDAN KAYNAKLANAN)
KARAR TARİHİ : 27/05/2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 31/05/2021

İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 2017/1085 Esas - 2018/192 Karar sayılı dosyasında yapılan yargılama sonucunda verilen karara karşı davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya Dairemize gönderilmiş olmakla, HMK'nın 353. maddesi uyarınca dosya üzerinden inceleme yapıldı.

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :

DAVA:

Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, Müvekkilinin oğlu ...'in, ...'e ait ... plakalı ... marka 1999 model otomobil ile 12.04.2014 tarihinde Kuşadası - Seferihisar yolunda direksiyon hakimiyetini kaybederek kaza yaptığını ve müvekkilinin oğlunun bu kazada vefat ettiğini, müteveffanın kaza yaptığı aracın davalı sigorta şirketi tarafından ZMMS poliçesi ile sigortalı olduğunu, HMK'nın 107/1 maddesi uyarınca müvekkilinin lehine doğan destekten yoksun kalma tazminat bedellerinin ve sair alacaklarının belirlenmesine HMK'nın 107/2 maddesi uyarınca belirlenecek tazminat ve alacakların miktarına kadar dava değerini artırma haklarını kullanacaklarından şimdilik 20.000,00.TL' nin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacı vekili 11/01/2018 tarihli dilekçesi ile davasını ıslah ederek 20.000.TL olan tazminat talebini 75.048,57.TL arttırarak 95.048,57.TL'nin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

CEVAP:

Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; ... plakalı aracın müvekkili şirket nezdinde 01/07/2013-2014 tarihleri arasında 272342813 numaralı KTK ZMMS poliçesi ile sigortalı olduğunu, davacının işletenden talep hakkı olmadığından davalıdan da herhangi bir talepte bulunabilmesinin mümkün olmadığını bu nedenle davacı talebinin teminat dışı olduğunu belirterek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

YEREL MAHKEME KARARI;

Mahkemece, iddia savunma ve dosya kapsamına göre; "...Sigorta hukuk uzmanı ve aktüer bilirkişiden oluşan bilirkişi heyetinden alınan 03/04/2017 tarihli raporda özetle; davacının zarar gören üçüncü kişi konumunda olduğu ve davalı sigorta şirketi zararın tamamından sorumlu olacağından davacının destekten yoksun kalma tazminatı talep edebileceği, davacının destekten yoksun kalma tazminatının 95.048,57.-TL olduğu, tutarın poliçe limiti dahilinde olduğu belirtilmiştir.
Dosya içerisinde mevcut tüm deliller birlikte değerlendirildiğinde; tek taraflı olarak meydana gelen trafik kazasında kazanın meydana geldiği tarih itibariyle davacının oğlunun ölümü nedeniyle destekten yoksun kaldığı, davalı sigorta şirketi nezdinde üçüncü kişi konumunda olup destek zararını sigorta şirketinden talep edebileceği, alınan bilirkişi raporunun denetime ve hüküm kurmaya el verişli olduğu...'' gerekçesi ile Davanın KABULÜ ile; 95.048,57.TL destekten yoksun kalma tazminatı taleple bağlı kalınarak 20.000.-TL'sinin dava tarihinden, 75.048,57 TL'sinin ıslah tarihi olan 11/01/2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, verilen bu karara karşı davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.

İSTİNAF İTİRAZLARI:

Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Kendi kusuru ile kendi ölümüne sebebiyet veren sürücü/işleten yakınının destekten yoksun kalma tazminatı talebinin teminat dışında kaldığını, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 01.11.2017 tarih ve 2017/17-1315 Esas, 2017/1239 Karar sayılı ilamı gereğince müvekkili sigorta şirketinin meydana gelen zarardan sorumlu tutulamayacağını belirterek usul ve yasaya aykırı yerel Mahkeme kaldırılması ve davanın reddi istemiyle istinaf kanun yoluna başvurmuştur.

DELİLLERİN TARTIŞILMASI, HUKUKİ SEBEP VE GEREKÇE:

Dava, tek taraflı trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkindir.
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; 6100 sayılı HMK'nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı hususlarıyla sınırlı olarak inceleme yapılmıştır.
Somut olayda; 12.04.2014 tarihinde, davacının oğlu ...' in sürücüsü olduğu, davalı sigorta şirketine 01.07.2013-2014 tarihleri arasında ZMMS poliçesi ile sigortalı dava dışı ...' e ait aracın karıştığı tek taraflı kazada ...' in vefat ettiği anlaşılmıştır. Davacı tarafından, oğlunun kendi kusuru ile sebebiyet verdiği tek taraflı kazada vefat ettiği, destekten yoksun kalan 3. kişi olduğunu ileri sürülerek, müteveffa murisin sürücüsü olduğu aracın ZMMS poliçesinden dolayı davalı sigorta şirketi aleyhine destekten yoksun kalma tazminatı istemiyle iş bu davanın açıldığı ihtilafsızdır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, kendi kusuru ile tek taraflı trafik kazasına sebebiyet veren müteveffa isürücünün anne ve babası olan olan davacıların 3 kişi konumunda olup olmadığı, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 01.11.2017 tarih ve 2017/17-1315 Esas, 2017/1239 Karar sayılı ilamının somut olayda uygulanmasının söz konusu olup olmayacağı noktasında toplanmaktadır.
''...2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 91/1.maddesinde,''işletenlerin, bu kanunun 85/1 maddesine göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur'', aynı kanunun 85/1 maddesinde, ''bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yararlanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, araç işletenin bu zarardan sorumlu olacağı'' aynı kanunun 85/son maddesinde ise, ''işleten ve araç işleticisi teşebbüsün sahibi, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumludur'' hükümlerine yer verilmiş, Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarının A-3.maddesinde de, ''Sigortacı, poliçede tanımlanan motorlu aracın işletilmesi sırasında, üçüncü şahısların ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebebiyet vermiş olmasından dolayı, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununa göre sigortalıya düşen hukuki sorumluluk çerçevesinde bu Genel Şartlarda içeriği belirlenmiş tazminatlara ilişkin talepleri, kaza tarihi itibariyle geçerli zorunlu sigorta limitleri dahilinde karşılamakla yükümlüdür. Sigortanın kapsamı üçüncü şahısların, sigortalının Karayolları Trafik Kanunu çerçevesindeki sorumluluk riski kapsamında, sigortalıdan talep edebilecekleri tazminat talepleri ile sınırlıdır.'' şeklinde ifade edilmiştir.
Motorlu araçların işletilme tehlikesine karşı, zarar gören üçüncü şahısları, korumak amacıyla getirilmiş olan bu düzenleme ile öngörülen sorumluluğunun bir kusur sorumluluğu olmayıp, sebep sorumluluğu olduğu; böylece araç işletenin sorumluluğunun sebep sorumluluğunun ikinci türü olan tehlike sorumluluğuna ilişkin bulunduğu, öğretide ve yargısal içtihatlarla kabul edilmektedir (Fikret Eren, Borçlar Hukuku, 9. Bası, s. 631 vd.; Ahmet Kılıçoğlu, Borçlar Hukuku, Genişletilmiş 10. Baskı, s. 264 vd).
2918 sayılı Kanunun 86. maddesinde ise, bu Kanunun 85. maddesinde düzenlenen sorumluluktan kurtulma ve sorumluluğu azaltma koşullarına yer verilmiştir.
Bu düzenlemelere göre, araç işleteni veya araç işleteninin bağlı bulunduğu teşebbüs sahibi, kendisinin veya eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilerin kusuru bulunmaksızın ve araçtaki bozukluk kazayı etkilemiş olmaksızın kazanın bir mücbir sebepten veya zarar görenin veya üçüncü kişinin ağır kusurundan ileri geldiğini ispat ederse sorumluluktan kurtulabilecek; sorumluluktan kurtulamayan işleten veya araç işleticisinin bağlı olduğu teşebbüs sahibi ise kazanın oluşunda zarar görenin kusurunun bulunduğunu ispat ederse, hakim, durum ve şartlara göre tazminat miktarını indirebilecektir.
Burada kanun koyucu zarar görenin kusuru nispetinde indirim yapılabileceğini öngörmüş ve indirimi zorunlu tutmayarak hakimin taktirine bırakmıştır. Uygulama ve öğretide de (S.Ünan, '' Ergün A. Çetingil ve Rayegan Kender'e 50. Birlikte Çalışma Yılı Armağanı 2007'', s. 1180) bu husus kabul edilmektedir.Kanun koyucu, açıklanan düzenlemeler yanında 2918 sayılı KTK’nun 91. maddesiyle de; işletenin Aynı Kanunun 85. maddesinin 1. fıkrasına göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası (Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası) yaptırma zorunluluğunu getirmiştir.
Öte yandan 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 88 inci maddesinde; bir motorlu aracın katıldığı kazada, bir üçüncü kişinin uğradığı zarardan dolayı birden fazla kişi tazminatla yükümlü bulunuyorsa, bunların müteselsil olarak sorumlu tutulacağı hüküm altına alınmıştır. Müteselsil sorumlulukta, TBK'nun 163. maddesi uyarınca zarar görenin, borçluya başvurma hakkı vardır; dilerse sorumlulardan birine, dilerse hepsine veya bir kısmına karşı dava açabilir. Müteselsil sorumlulukta kural olarak borçlulardan her biri borcun tamamından sorumludur.
Trafik kazasından kaynaklanan tazminat davalarında, zarar veren taraf, kusuru oranında, gerçek zarardan sorumlu olur. Zarar verenin aracını Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası ile sigortalayan sigorta şirketi de zarar veren ile birlikte zarar görenin gerçek zararından sorumludur. Zarar gören davacıların kaza sebebiyle vefaat eden...'in desteğinden yoksun kalmaları bu anlamda zarar görenlerin gerçek zararı olduğundan davacıların zararının zarara sebep olan taraf ve bu tarafın işletimindeki aracın zorunlu mali sorumluluk sigortasını yaptıran şirket tarafından giderilmesi gerekecektir. Davalının savunmasında belirttiği şekilde ölenin kazada tam kusurlu olması nedeniyle davacıların destekten yoksun kalma tazminatı talep edemeyeceğine ilişkin savunmaya mahkememizce itibar edilmemiştir. Zira destekten yoksun kalma tazminatı davacıların ölenin salt mirasçısı sıfatıyla değil destekten yoksun kalan üçüncü kişi sıfatıyla dava açmasına, ölüm nedeniyle doğrudan davacılar üzerinde doğan destekten yoksunluk zararının oluşumundaki kusurun davacılara yansıtılamayacağına, dolayısıyla araç sürücüsünün veya işletenin tam kusurlu olmaları halinde, desteğinden yoksun kalan davacıların etkilenmeyeceğine; 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu ve Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları'na göre aracın zorunlu mali sorumluluk sigortacısı davalı sigorta şirketi, işletenin üçüncü kişilere verdiği zararları teminat altına aldığına ve olayda işleten veya sürücü tam kusurlu olsalar bile, destekten yoksun kalan davacılar da zarar gören üçüncü kişi konumunda bulunduğundan davalı sigorta şirketinin sorumlu olacağı açıktır. Zira davacıların destekten yoksun kalma tazminatı talebine dayanak olarak gösterdikleri zarar; sürücünün ölümü sonucunda meydana gelmekle birlikte sürücü üzerinde doğan bir zarardan ayrı ve salt onun desteğinden yoksun kalınması olgusuna dayalı, mirasçılık sıfatıyla bağlı olmaksızın uğranılabilen bir zarardır. Böyle bir zararın sürücünün kendisinin sahip olacağı hakla bir ilişkisi olmadığı gibi, doğrudan sürücünün zararıyla bağlı ve onunla sınırlı bir zarar da değildir. Sürücünün ölümü zararı doğuran olay olmakla birlikte, zarar doğrudan üçüncü kişi durumundaki destekten yoksun kalanlar üzerinde oluşmuştur. Buradaki zarar, mirasçıların salt bu sıfatla devraldıkları murislerinin uğradığı ve ondan intikal eden bir zarar da değildir.
Destekten yoksun kalma tazminatına dayanak teşkil eden hak, salt miras yoluyla geçen bir hak olsa idi doğrudan işleten üzerinde doğup ondan mirasçılarına intikal edeceğinden, bu yöndeki savunmalar ölenin desteğinden yoksun kalanlara karşı ileri sürülebilecekti. Oysa yukarıda da açıklandığı üzere, destekten yoksun kalma tazminatına konu davacının zararı, desteğin ölümü nedeniyle destekten yoksun kalan sıfatıyla doğrudan kendileri üzerinde doğan zarardır. Bu zarardan doğan hak desteğe ait olmadığına göre, onun kusurunun bu hakka etkili olması da düşünülemez.
Şu hale göre; desteğin ister kendi kusuru ister bir başkasının kusuru ile olsun salt ölmüş olması, destekten yoksun kalanlar üzerinde doğrudan zarar doğurup; bu zarar gerek Kanun gerek poliçe kapsamıyla teminat dışı bırakılmamış olmakla, davacının hakkına, desteğin kusurunun olması etkili bir unsur olarak kabul edilemez ve destekten yoksunluk zararından kaynaklanan hakkın sigortacıdan talep edilmesi olanaklıdır.
Bilindiği üzere destekten yoksun kalma tazminatının konusu, desteğin yitirilmesi nedeniyle yoksun kalınan zarardır. Buradaki amaç, destekten yoksun kalanların desteğin ölümünden önceki yaşamlarındaki sosyal ve ekonomik durumlarının korunmasıdır. Olaydan sonraki dönemde de, destek olmasa bile, onun zamanındaki gibi aynı şekilde yaşayabilmesi için muhtaç olduğu paranın ödettirilmesidir.
Haksız bir eylem sonucu desteğini yitiren kimse TBK'nun 53. maddesine dayanarak uğradığı zararın ödetilmesini isteyebilir. Ancak, destekten yoksun kalma tazminatına hükmedilmesi için öncelikle, ölen ile destekten yoksun kalan arasında maddi yönden düzenli ve eylemli bir yardımın varlığı gerekir.
Türk Borçlar Kanunu’nun 53.maddesinde sözü geçen destek kavramı hukuksal bir ilişkiyi değil, eylemli bir durumu hedef tutar ve ne hısımlığa ne de yasanın nafaka hakkındaki hükümlerine dayanır; sadece eylemli ve düzenli olarak geçimini kısmen veya tamamen sağlayacak şekilde yardım eden ve olayların olağan akışına göre eğer ölüm vuku bulmasaydı, az çok yakın bir gelecekte de bu yardımı sağlayacak olan kimse destek sayılır. O halde destek sayılabilmek için yardımın eylemli olması ve ölümden sonra da düzenli bir biçimde devam edeceğinin anlaşılması yeterli görülür.
Bununla birlikte destekten yoksun kalan kimse devamlı ve gerçek bir ihtiyaç içerisinde bulunmalıdır. Genel olarak bakım ihtiyacı, sosyal düzeye uygun olan yaşamın devamını sağlamak için gerekli olanaklardan yoksun kalmayı anlatır. Eğer ölenin eylemli olarak baktığı davacılar, ölüm yüzünden bu bakımın sağladığı yaşama düzeyinin altına düşmüş olursa, ihtiyaç bulunma koşulu gerçekleşmiş sayılır. Burada önemli olan, destekten yoksun kalan kimsenin ve ailesinin temsil ettiği sosyal ve ekonomik düzeye göre normal karşılanan giderlerdir...(Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 21.04.1982 gün, 979/4-1528 E., 1982/412 K. sayılı kararı)''.
Yukarıdaki açıklamaların tamamı 01/06/2015 tarihinde yürürlüğe giren yeni Karayolları Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları'nın yürürlüğe girmesinden önce yargısal içtihatlarla belirlenmiş ilkelerin özetidir. 01/06/2015 tarihinde yürürlüğe giren Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’nın uygulanması, Karayolları Trafik Kanunu’nun 95. maddesinde belirtilen tazminat yükümlülüğünün kaldırılması veya miktarının azaltılması sonucunu doğuran hallerin zarar görene karşı ileri sürülemeyeceği ilkesine aykırı olduğunu söylemek de mümkün değildir. Bu ilkenin uygulanabilmesi için her iki tarafın özgür iradesi ile poliçe düzenlendikten sonra zarar görenin aleyhine tazminatın kaldırılması yada azaltılmasını gerektirecek değişikliklerin yapılması durumunda geçerli olacaktır. Oysa 01/06/2015 tarihinde yürürlüğe giren Karayolları Motorlu araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları, yürürlüğe girmesinden sonra düzenlenen poliçelerde geçerli olacağından, poliçenin düzenlendiği tarih itibarı ile Karayolları Motorlu araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası’nın kapsamı tüm taraflarca bilinmektedir. Sigortacı, işletenin sorumluluğunu poliçe ve genel şartlar kapsamında üstlendiğine göre, sonradan bir değişiklikten bahsetmek mümkün olmayacaktır. Kaldı ki 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 1423. maddesine göre sigortacı, sigorta sözleşmesine ilişkin tüm bilgileri, sigortalının haklarını, sigortalının özel olarak dikkat etmesi gereken hükümleri, gelişmelere bağlı bildirim yükümlülüklerinden oluşan aydınlatma yükümlülüğünü sigortalıya karşı yerine getirmese dahi sigortalı, sözleşmenin yapılmasına 14 gün içinde itiraz etmemiş ise sözleşme poliçede yazılı şartlar ve poliçenin ayrılmaz bir parçası olan genel şartlar kapsamında yapılmış olur.
Karayolları motorlu araçlar zorunlu mali sorumluluk sigortası teminatının kapsamı, poliçe ve poliçenin ayrılmaz bir parçası olan genel şartlara göre belirlenir. Nitekim Karayolları Trafik Kanunu’nun 90. maddesinde yapılan değişiklikle zorunlu sigortacının kapsamındaki tazminatları belirlemede Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarının göz önüne alınması esası getirilmiştir.
01/06/2015 tarihinde yürürlüğe giren Karayolları Motorlu araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’nın amacı A.1 maddesinde ''Karayolları Trafik Kanunu uyarınca motorlu araç işletenlerine yüklenen hukuki sorumluluk için düzenlenen Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortasına yönelik ilgililerinin hak ve yükümlülüklerine ilişkin usul ve esasların düzenlenmesidir.'' şeklinde belirlenmiştir. Sigortanın kapsamı ise genel şartlar A.3. maddesinde ''Sigortacı, poliçede tanımlanan motorlu aracın işletilmesi sırasında, üçüncü şahısların ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebebiyet vermiş olmasından dolayı, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununa göre sigortalıya düşen hukuki sorumluluk çerçevesinde Genel Şartlarda içeriği belirlenmiş tazminatlara ilişkin talepleri, kaza tarihi itibariyle geçerli zorunlu sigorta limitleri dahilinde karşılamakla yükümlüdür. Sigortanın kapsamı üçüncü şahısların, sigortalının Karayolları Trafik Kanunu çerçevesindeki sorumluluk riski kapsamında, sigortalıdan talep edebilecekleri tazminat talepleri ile sınırlıdır.'' şeklinde düzenlenmiştir. Kapsama giren teminat türlerinin tanımlandığı A.5. maddesinin (ç) bendinde ise Destekten Yoksun Kalma (Ölüm) Teminatı ''Üçüncü kişinin ölümü dolayısıyla ölenin desteğinden yoksun kalanların destek zararlarını karşılamak üzere bu genel şart ekinde yer alan esaslara göre belirlenecek tazminattır.'' Şeklinde ifade edilmiştir. Genel Şartlar A.6. maddesinin (c) bendinde ''İlgililerin, sigortalının sorumluluk riski kapsamında olmayan tazminat talepleri'' ve (d) bendinde ''Destekten yoksun kalan hak sahibinin, sigortalının sorumluluk riski kapsamında olmayan destek tazminatı talepleri ile destekten yoksun kalan hak sahibinin, sigortalının sorumluluk riski kapsamında olmakla beraber destek şahsının kusuruna denk gelen destek tazminatı talepleri'' Zorunlu mali sorumluluk sigortasının teminatının dışında kalan hallerden sayılmıştır.
Karayolları Trafik Kanunu’nun 92. Maddesinin (a) ve (c) bentleri, Karayolları Motorlu araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk (Trafik) Sigortası Genel Şartları A.1. maddesi, A.3. maddesi, A.5. maddesinin (ç) bendi, yine A.6. maddesinin (c) ve (d) bentleri birlikte değerlendirildiğinde bir motorlu aracın işletilmesi sırasında destekten yoksun kalınan zararın, zorunlu mali sorumluluk sigortasının kapsamında olması için şu şartların gerçekleşmesi gerektiğini söylenebilir:
a) Talep edilen destek tazminatı, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununa göre sigortalıya düşen hukuki sorumluluk ve sorumluluk riski çerçevesinde Genel Şartlarda içeriği belirlenmiş tazminatlara ilişkin olmalıdır. Sigortalının hukuki sorumluluğu olmayan veya sigortalının sorumluluk riski içinde bulunmayan tazminat taleplerinden sigortacının sorumluluğu bulunmayacaktır.
b) Motorlu aracın işletilmesinden dolayı ölen kişinin üçüncü kişi olması gerekir. İşleten ve işletenin sorumlu olduğu şahısların dışında bir üçüncü kişinin ölümü neticesi, destek zararlarından sigortacının sorumluluğu bulunmaktadır. Bunun sonucu olarak, poliçede taraf olan işleten(sigortalı) yada işletenin eylemlerinden sorumlu bulunduğu kişilerin ölmesi durumunda ölen kişi, üçüncü kişi sayılmayacağı için desteğinden yoksun kalanların zararından sigortacı sorumlu olmayacaktır.
c) Sigortalının sorumluluk riski kapsamında olmakla beraber destek şahsının kusuruna denk gelen destek tazminatı taleplerinden sigortacının sorumluluğu bulunmamaktadır. Bir başka anlatımla desteğin kendi kusurundan kaynaklanan destek zararlarından sigortacının sorumluluğu bulunmamaktadır.
Yukarıdaki açıklamalar ışığında; davaya konu kazanın, Karayolları Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları'nın yürürlüğe girdiği 01.06.2015 tarihinden önce 12.04.2014 tarihinde meydana gelmesi, davacının ölenin salt mirasçısı sıfatıyla değil, destekten yoksun kalan üçüncü kişi sıfatıyla dava açmış olması, ölüm nedeniyle doğrudan davacı üzerinde doğan destekten yoksunluk zararının oluşumundaki kusurun davacıya yansıtılamayacağı dolayısıyla araç sürücüsünün veya işletenin tam kusurlu olması halinde, desteğinden yoksun kalan davacıyı etkilemeyeceği, kaza tarihinde yürürlükte bulunan 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu ve 12/8/2003 tarihli ve 25197 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’na göre, aracın zorunlu mali sorumluluk sigortasının, işletenin üçüncü kişilere verdiği zararları teminat altına aldığına ve olayda işleten veya sürücü tam kusurlu olsa bile, destekten yoksun kalan davacı da zarar gören üçüncü kişi konumunda bulunduğundan, davalı sigorta şirketinin sorumlu olacağına ilişkin Yargıtay 17. Hukuk Dairesi' nin müstekar içtihatları ile HGK'nun 15.6.2011 gün ve 2011/17-142 Esas-411 Karar, HGK'nun 22.2.2012 gün ve 2011/17-787 Esas 2012/92 Karar, HGK'nun 16.1.2013 gün ve 2013/17-1791 Esas 2013/74 Karar sayılı ilamlarına göre ve kaza tarihinde geçerli olmayan 14.05.2015 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak 01.06.2015 tarihinde yürürlüğe giren yeni Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’nın ve bu yöndeki Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 01.11.2017 tarih ve 2017/17-1315 Esas, 2017/1239 Karar sayılı ilamının somut olay yönünden uygulanması söz konusu olamayacağından davalı sigorta şirketi vekilinin aşağıdaki paragrafın kapsamı dışında kalan sair istinaf itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
Ancak, ''...Gerçek zarar miktarı; hak sahiplerinin ve desteğin olay tarihindeki bakiye ömrü esas alınarak aktif ve pasif dönemde elde edeceği kazançlar toplamından oluşmaktadır. Desteğin veya hak sahiplerinin bakiye ömürleri daha önceki yıllarda Fransa’dan alınan 1931 tarihli “PMF” cetvelleri ile saptanmakta ise de; Başbakanlık Hazine Müsteşarlığı, Hacettepe Üniversitesi Fen Fakültesi Aktüerya Bilimleri Bölümü, BNB Danışmanlık, Marmara Üniversitesi ve Başkent Üniversitesi’nin çalışmalarıyla “TRH 2010” adı verilen “Ulusal Mortalite Tablosu” hazırlanmış olup, Sosyal Güvenlik Kurumu'nca da ilk peşin sermaye değerlerinin hesabında anılan tabloların uygulanmasına geçilmiştir. Gerçek zarar hesabı özü itibariyle varsayımlara dayalı bir hesap olup, gerçeğe en yakın verilerin kullanılması esastır. Bu durumda diğer kurumlar ile Yargıtay Daireleri arasında tazminat hesabında birliğin sağlanması açısından ve yine bu tablonun ülkemize özgü ve güncel verileri içermesi de göz önüne alındığında, Dairemizce de tazminat hesaplarında bakiye ömrün belirlenmesinde TRH 2010 tablosunun esas alınmasının güncellenen ülke gerçeklerine daha uygun olacağına karar verilmiştir...'' yönündeki Yargıtay 17. Hukuk Dairesi' nin 14.01.2021 tarih ve 2020/2598 Esas 2021/34 Karar sayılı İlamı da dikkate alınarak aktüer bilirkişiden TRH 2010 yaşam tablosu ve %1,8 teknik faiz uygulanarak tarafların kazanılmış hakları da gözönünde bulundurularak taraf ve yargı denetimine elverişli, açık ve ayrıntılı hesap bilirkişisinden ek rapor alınarak sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekirken mahkemece PMF 931 yaşam tablosu esas alınarak düzenlenen eksik ve hatalı hesap bilirkişi raporuna dayalı olarak yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin istinaf itirazlarının kısmen kabulü ile 6100 sayılı HMK'nın 353/(1).a.6 maddesi gereğince kararın kaldırılmasına, davalı vekilinin yerinde görülmeyen sair istinaf itirazlarının reddine karar verilmiştir.

HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı vekilinin istinaf kanun yolu başvurusunun KISMEN KABULÜ ile İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 27/02/2018 tarih ve 2017/1085 Esas - 2018/192 Karar sayılı hükmünün, HMK'nın 353/(1).a.6 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,
2-Dosyanın HMK 353/(1)-a maddesi gereğince Dairemiz kararına uygun şekilde yeniden bir karar verilmek üzere MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNE,
3-Davalı vekilinin sair istinaf itirazlarının REDDİNE,
4-İstinaf başvurusunun kısmen kabulü nedeniyle başvuru sırasında alınan peşin harcın başvuru sahibi davalıya iadesine,
5-İstinaf başvurusu aşamasında başvuru sahibi davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin mahkemesince verilecek nihai kararla hüküm altına alınmasına,
6-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından istinaf kanun yoluna başvuran davalı yararına vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
7-Kararın taraflara tebliği, harç ikmali ve gider/delil avansı iadesi işlemlerinin yerel mahkemece yerine getirmesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK’nın 353/(1)-a maddesi gereğince kesin olmak üzere 27.05.2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.



Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


Avukat Web Sitesi