8. Hukuk Dairesi 2018/3112 E. , 2019/5622 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Elatmanın Önlenmesi, Kal, Haksız İşgal Tazminatı (Ecrimisil)
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş olup hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.
K A R A R
Davacı vekili, müvekkilinin hissedar olduğu 11266 ada 13 parsel sayılı taşınmaza davalının bina yapmak suretiyle müdahalede bulunduğunu belirterek, müdahalenin men"i ile yapılan binanın kâl"i ve fazlaya dair hakları saklı kalmak üzere toplam 175,00 TL ecrimisil bedelinin her yıl sonundan itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiş ve ıslahla talep miktarını arttırmıştır. Davacı vekili cevaba cevap dilekçesi ile, davalı tarafından dosyaya sunulan satış sözleşmesini kabul etmediklerini, sözleşme üzerinde bulunan imzanın vekil edenine ait olmadığını belirtmiştir.
Davalı vekili, 09.01.1992 tarihinde 220 m2 yeri müvekkilinin, davacı ... ("tan 18.000.000 TL bedelle harici satış sözleşmesi ile satın alıp iyiniyetli olarak üzerine ev yaptırdığını, o zamandan bu yana da davacının bir itirazının olmadığını, müvekkilinin emlak vergisini ödeyip, su ve elektrik aboneliği aldığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, 09.01.1992 tarihli harici satış sözleşmesi ve 18.000.000 TL bedel ile içlerinde davacının da olduğu mirasçılar tarafından dava konusu taşınmazın davalı ..."na satıldığı, yerin teslim edildiği, davalının üzerine ev yapıp oturmaya başladığı, dava tarihine kadar davalının oturmasına sessiz kalındığı, keza harici satış sözleşmesindeki imzaya davacı tarafın da bir itirazı olmadığı, davalının iyiniyetli, davacının ise kötüniyetli olduğu, davalının taşınmazdan yararlanmasında davacının rızasının varlığı nedeniyle taşınmazdan elde ettiği semereleri tazmin etmek veya ecrimisil ödemekle mükellef tutulamayacağı, ödediği ispatlanan satış parası kendisine ödeninceye kadar taşınmaz üzerindeki zilyetliğini muhafaza etmesi, dolayısıyla kendisine hapis hakkı tanınması gerektiği, gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş olup; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, müdahalenin men"i, kâl ve ecrimisil istemlerine ilişkindir.
Türk Medeni Kanunu"nun 706, Türk Borçlar Kanunu"nun 237, 2644 sayılı Tapu Kanunu"nun 26 ve Noterlik Kanunu"nun 60. maddeleri uyarınca taşınmazların alım satımları resmi şekilde yapılmadıkça, harici satın alma mülkiyetten kaynaklanan bir hak bahşetmez. Ancak, iyiniyetli zilyede gerek Türk Medeni Kanunu"nun 994. maddesi, gerekse 1940 tarih 2/77 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca, taşınmazı kullanma yönünden kişisel bir hak verir. Bu durumda, harici satış bedeli ile varsa zorunlu ve faydalı masrafları satın alana ödenmedikçe bedel yönünden satın alanın taşınmazı alıkoyma hakkı (hapis hakkı) vardır. Yani, değinilen kişisel hak kural olarak haricen satın alan yararına taşınmazı kullanma bakımından hapis hakkı sağladığından, bedel ödenmedikçe taşınmazı haricen satın alanın taşınmazdan tahliyesi istenemeyecek ve bu durumda ancak hapis hakkı tanınmak suretiyle müdahalenin men"i ve kâl kararı verilebilecektir. Ayrıca ortada geçerli bir harici satış sözleşmesi var ise, ecrimisil hak sahibi zilyedin kötü niyetli zilyetten isteyebileceği bir tazminat olduğundan ve haricen satın alan kötü niyetli kabul edilemeyeceğinden, verdiği bedel iade edilmeyen harici satın alan, parası geri verilinceye kadar ecrimisil ödemekle yükümlü tutulamayacaktır.
Somut olaya gelince; davalı tarafın 09.01.1992 tarihli harici satış sözleşmesine dayandığı ve davacı tarafın da satış sözleşmesi altındaki imzanın davacıya ait olmadığı iddiasında bulunduğu anlaşılmış olup, bahsi geçen sözleşmedeki imzanın davacıya ait olup olmadığı hususu araştırılmadan yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmadığı gibi yukarıda açıklandığı üzere, davalının savunması kanıtlanır ve harici satış olgusunun kabulü söz konusu olur ise, böylesi bir durumda da davalı yararına hapis hakkı tanınarak müdahalenin men"i ve kâl talebinin kabulüne ecrimisil talebinin ise reddine karar verilmesi gerektiğinden, eksik incelemeyle verilen kararın bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Davacı vekilinin temyiz itirazlarının yukarıda yazılı nedenlerle kabulüyle hükmün 6100 sayılı HMK"nin Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK"un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK"un 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 10.06.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.