8. Hukuk Dairesi 2018/13108 E. , 2019/5636 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi
MAHKEMESİ : ... 1. Aile Mahkemesi
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda ... 1. Aile Mahkemesi hükmüne karşı, davalı tarafından istinaf yoluna başvurulması sonunda ... Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesince istinaf başvurusunun kabulüne karar verilmiş, bu kez davacı vekilinin Bölge Adliye Mahkemesi kararını duruşmalı olarak temyizi üzerine duruşma istemi değerden reddedilerek Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.
KARAR
Davacı ... vekili, evlilik birliği içinde edinilen, ... 253 ada 1 parselde kayıtlı taşınmazdaki 3 numaralı bağımsız bölüm ile 2784 parselde kayıtlı bağ üzerinde mal rejiminin tasfiyesi ile davacının fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 45.000 TL katılma alacağının faiziyle davalıdan tahsilini talep etmiş, 11.09.2017 tarihinde talebini 59.960 TL olarak artırmıştır.
Davalı ... Kayserili vekili, bağ niteliğindeki taşınmazı annesinden karşılıksız kazanma yoluyla edindiğini, 3 numaralı bağımsız bölümü ise babasından evlenmeden önce ... muhtarlığından 1992’de alıp sonradan sattığı arsanın bedeliyle almış olduğunu, 1992’de ... muhtarlığı tarafından bedelsiz olarak kendisine verilen 111 ada 5 parseldeki taşınmazı kardeşi Kenan Kayserili ile takas ettikten sonra, kendisine geçen 138 ada 6 parselde kayıtlı taşınmazı 29.07.2005 tarihinde satarak buradan elde ettiği bedelle 3 numaralı bağımsız bölümü edindiğini beyan ederek davanın reddini savunmuştur.
İlk Derece Mahkemesince, davaya konu taşınmazların satış yoluyla, edinilmiş mallara katılma rejimi döneminde edinildiği, davalının kişisel mal savunmasını ispatlayamadığı gerekçesiyle, davanın kabulü ile 2784 parsel için 4.960 TL, 3 numaralı bağımsız bölüm için 55.000 TL katılma alacağı olmak üzere toplam 59.960 TL katılma alacağının karar tarihinden itibaren yasal faiziyle davalıdan tahsiline karar verilmiş, hüküm davalı tarafından istinaf edilmiştir.
... Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesince, davaya konu 2784 parselin davalının annesi adına, 3 numaralı bağımsız bölümün ise babası adına kayıtlı iken davalıya devredildiği, anne ve baba tarafından yapılan devirlerin karine olarak bağış kabul edildiği, ispat yükünün davacı tarafta olduğu, taşınmazların davalının anne ve babası tarafından karşılıksız olarak devredildiği, bu nedenle davalının kişisel malı sayılması gerektiği gerekçesiyle, davalının istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesinin vermiş olduğu kararın kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmiştir. Davacı vekili Bölge Adliye Mahkemesi kararına karşı temyiz yoluna başvurmuştur.
1. Dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına ve mevcut deliller mahkemece takdir edilerek karar verildiğine, takdirde bir isabetsizlik bulunmadığına göre, davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2. Davacı vekilinin 3 numaralı bağımsız bölüme ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Maddi olayları ileri sürmek taraflara, hukuki nitelendirme yapmak ve uygulanacak kanun maddelerini belirlemek hakime aittir (6100 Sayılı HMK mad.33). İddianın ileri sürülüş şekline göre dava, artık değere katılma alacağı isteğine ilişkindir.
Mal rejiminin devamı süresince, bir eşin sahip olduğu edinilmiş malda, diğer eşin artık değerin yarısı oranında katılma alacağı hakkı vardır. Artık değere katılma alacağı; eklenecek değerlerden (TMK mad. 229) ve denkleştirmeden (TMK mad. 230) elde edilen miktarlar da dahil olmak üzere, eşin edinilmiş mallarının (TMK mad. 219) toplam değerinden, bu mallara ilişkin borçlar çıktıktan sonra kalan artık değerin (TMK mad. 231) yarısı üzerindeki diğer eşin alacak hakkıdır (TMK mad. 236/1). Katılma alacağı, Yasa"dan kaynaklanan bir hak olup, bu hakkı talep eden eşin gelirinin olmasına veya söz konusu mal varlığının edinilmesine, iyileştirilmesine ya da korunmasına katkıda bulunulmasına gerek yoktur.
Artık değere katılma alacağı miktarı hesaplanırken, mal rejiminin sona erdiği sırada mevcut olan malların, bu tarihteki durumlarına göre, ancak tasfiye tarihindeki sürüm (rayiç) değerleri esas alınır (TMK mad. 227/1, 228/1, 232 ve 235/1). Yargıtay uygulamalarına göre, tasfiye tarihi karar tarihidir.
Belirli bir malın eşlerden birine ait olduğunu iddia eden kimse, iddiasını ispat etmekle yükümlüdür. Eşlerden hangisine ait olduğu ispat edilemeyen mallar onların paylı mülkiyetinde sayılır. Bir eşin bütün malları, aksi ispat edilinceye kadar edinilmiş mal olarak kabul edilir (TMK mad. 222).
Yukarıdaki değer tespiti, belirleme ve hesaplamaların yapılabilmesi için gerek görülürse konusunun uzmanı bilirkişi veya bilirkişilerden de yardım alınmalıdır.
Somut olaya gelince; eşler, 02.07.1999 tarihinde evlenmiş, 27.08.2012 tarihinde açılan boşanma davasının kabulüne ilişkin hükmün, kesinleşmesiyle boşanmışlardır. Mal rejimi boşanma davasının açıldığı tarih itibarıyla sona ermiştir (TMK mad. 225/son). Sözleşmeyle başka mal rejiminin seçildiği ileri sürülmediğinden evlilik tarihinden 4721 Sayılı TMK"nin yürürlüğe girdiği 01.01.2002 tarihine kadar mal ayrılığı (743 Sayılı TKM mad.170), bu tarihten mal rejiminin sona erdiği tarihe kadar ise, edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir (4722 Sayılı Yasa mad.10, TMK mad. 202/1). Tasfiyeye konu 3 numaralı bağımsız bölüm ve 2784 parselde kayıtlı taşınmaz, eşler arasında edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu 02.11.2006 tarihinde, satın alınarak, davalı eş adına tescil edilmiştir. Mal rejiminin tasfiyesinde eşlerin bağlı bulunduğu rejime ilişkin hükümler uygulanır (TMK mad. 179).
... Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesince, 3 numaralı bağımsız bölümün davalıya babası tarafından karine gereği, bedel ödenmeksizin devredildiği, bu nedenle davalının kişisel malı sayılması gerektiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de, verilen karar dosya kapsamıyla örtüşmemektedir. Yargıtay"ın ve Dairenin yerleşmiş uygulamalarına göre, eşlerden birinin anne veya babalarından gelen mallar söz konusu olduğunda; satış gösterilse dahi mal bağış olarak değerlendirilmektedir. Bu tasarrufi işlem, hayatın olağan akışına göre, fiili karine olarak bağış kabul edilmektedir. Bu karinenin aksini, yani parasını vererek gerçek anlamda satın alındığını iddia eden eş iddiasını ispatlamakla yükümlüdür. Kabul edilen bu fiili karine, ispat yükümlülüğü altındaki tarafı değiştirmektedir. Anne yada babadan gelen mala ilişkin tasarrufun bağış değil, gerçek anlamda satış olduğunu iddia eden eş, başta satış bedelinin ödendiğine ilişkin ödeme kayıtları olmak üzere iddiasını güçlü ve inandırıcı delillerle ispatlamalıdır.Davaya konu 3 numaralı bağımsız bölüm, 02.11.2006 tarihinde babası tarafından, davalıya devredilmiş olmakla birlikte, davalı tarafından süresi içinde dosyaya sunulan cevap dilekçesinde ve dosya kapsamındaki savunmalarında 3 numaralı bağımsız bölümü, 1992 yılında edindiği dava dışı 111 ada 5 parselde kayıtlı taşınmazı, kardeşine ait dava dışı 138 ada 6 parselde kayıtlı taşınmazla takas ettiği, daha sonra kendine takas yoluyla geçen 138 ada 6 parselde kayıtlı kişisel malı niteliğindeki taşınmazı satarak bunun satım bedeliyle, babasından davaya konu taşınmazı satış yoluyla devraldığını beyan ederek, fiili karinenin aksini, 3 numaralı bağımsız bölümü babasından bedelini ödeyerek devraldığını savunmuş, kişisel mal olduğu yönündeki ispat yükünü üzerine almıştır. Dosya arasına alınan, dava dışı 138 ada 6 parselde kayıtlı taşınmazın tapu kaydına göre; 18.12.1991 tarihinde ifraz yoluyla köy tüzel kişiliği adına tescil edilmişken, 02.11.1992’de temlik yoluyla Kenan Kayserili adına tescil edildiği, 26.11.2004’de davalı adına tescil edildiği, davalının da bu taşınmazı 29.07.2005 tarihinde üçüncü bir kişiye satış yoluyla devrettiği görülmektedir. Davalının önce kendi adına tescilli olup sonra kardeşi Kenan ile 138 ada 6 parselde kayıtlı taşınmazla, takas ettiğini beyan ettiği, dava dışı 111 ada 5 parselde kayıtlı taşınmazın tapu kaydına göre ise, 18.12.1991 tarihinde köy tüzel kişiliği adına ifraz yoluyla tescilli iken, 02.01.1992 de temlik yoluyla davalı adına tescil edildiği, davalının bu taşınmazı 28.03.2005 tarihinde satış yoluyla İsa Karalı isimli kişiye devrettiği görülmektedir. Davalının takas beyanı ile tapu kayıtları birbiriyle örtüşmediği gibi, davalının kişisel malı niteliğindeki taşınmazı satarak, bedeliyle davaya konu 3 numaralı bağımsız bölümü edindiğine ilişkin dosya kapsamında herhangi bir delil bulunmadığına göre, TMK’nin 222. maddesine göre, 3 numaralı bağımsız bölüm edinilmiş mal kabul edilerek, bu kısma ilişkin davalının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde 3 numaralı bağımsız bölümün kişisel mal olduğundan hareketle bu taşınmaza yönelik davanın da reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (2) nolu bentte gösterilen nedenlerle davacı vekilinin yazılı temyiz itirazları yerinde görüldüğünden kabulü ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının HMK’nin 371. maddesi gereğince BOZULMASINA, diğer temyiz itirazlarının yukarıda (1). bentte gösterilen nedenle reddine, dosyanın ... Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesine gönderilmesine, karardan bir örneğinin de İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine, peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 10.06.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.