8. Hukuk Dairesi 2011/7996 E. , 2012/4752 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tapu iptali ve tescil
... ile Hazine aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının kabulüne dair Gökçeada Sulh Hukuk Mahkemesinden verilen 22.09.2011 gün ve 134/135 sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi davalı Hazine vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili, kazandırıcı zamanaşımı zilyetlik hukuki nedenine dayanarak dava konusu 313 ada 1 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının iptaliyle vekil edeni adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı Hazine vekili, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davacı lehine kazanma koşullarının oluştuğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir. Hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Toplanan deliller, tüm dosya kapsamından; avlulu iki katlı yığma taş ev niteliğindeki 114,49 m2 yüzölçüme sahip dava konusu 313 ada 1 parsel sayılı taşınmaz, sahibi belirlenemediğinden kadastro yoluyla Hazine adına tespit ve tescil edilmiştir. Mahkemece, yazılı gerekçeyle davanın kabulüne karar verilmişse de yapılan araştırma ve inceleme hüküm vermeye yeterli görülmemiştir. Şöyle ki; keşifte dinlenen yerel bilirkişiler, davacının eklemeli 20 yılı aşkın zilyetliğini açıklamışlarsa da; beyanları, zilyetliğin aralıksız devam edip etmediğinin belirlenmesi noktasında yetersizdir Dava dilekçesinde tanık deliline dayanılmışsa da, davacı vekili 22.09.2011 tarihli yargılama oturumunda tanık dinletmek istemediklerini imzalı beyanıyla bildirmiştir. Tanıklar hakkındaki hükümler aynı zamanda yerel bilirkişiler hakkında da uygulanır.
Davada kazanmayı sağlayan zilyetliğe dayanılmıştır. Bu tür uyuşmazlıklarda kazanmayı sağlayan malik sıfatıyla, davasız, aralıksız zilyetliğin kanıtlanması gerekmektedir. Hukuki niteliği yanında maddi olaylardan sayılan zilyetliğin her türlü delille kanıtlanması mümkün bulunmaktadır. Mahkemece yapılacak iş; yerel bilirkişilerin 6100 sayılı HMK’nun 243 ve 244.maddeleri(HUMK.nun 258) uyarınca yeniden yapılacak keşif yerinde hazır bulunmak üzere davetiye ile çağrılmaları, aynı Kanunun 259/2 ve 290/2. maddeleri (HUMK 259) hükümleri gereğince yapılacak keşifte dinlenilerek, taşınmazın öncesinin ne ve kime ait olduğunun, kimler tarafından ne şekilde ve ne zamandan beri kullanıldığının, uyuşmazlık konusu yerin halen kimler tarafından zilyet ve tasarruf edildiğinin, üstün kullanma hakkının kimde bulunduğunun, İstanbul da ya da yurt dışında bulunduğu dönemlerde davacının nam ve hesabına onun izni ile başkalarının kullanıp kullanmadıklarının, belirli aralıklarla bakım ve onarımının yaptırılıp yaptırılmadığının, davacının sahiplenme iradesini açıkça ortaya koyup kaymadığının, bu yolla ilçe dışında bulunduğu dönemlerde taşınmaz üzerindeki tasarruf yetkisini devam ettirip ettirmediğinin kendilerinden sorulup belirlenmesine çalışılması, beyanları arasında aykırılık çıktığı takdirde 261/1. maddesi(HUMK 265) hükmü gözönünde tutularak çelişkinin giderilmesine çalışılması, ondan sonra iddia ve savunma çerçevesinde tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre hüküm tesisi gerekir. Mahkemece, açıklanan bu eksiklik giderilmeden verilen karar isabetli görülmemiştir.
Tüm bu açıklamalar nedeniyle davalı Hazine vekilinin yerinde görülen temyiz itirazlarının kabulüyle usul ve kanuna aykırı görülen yerel mahkeme hükmünün 6100 sayılı HMK’nın Geçici 3.maddesi yollamasıyla uygulanacak olan 1086 sayılı HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, 24.05.2012 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
(Muhalif)
KARŞI OY
Davacı vekili, Gökçeada ilçesi, Dereköy Köyü, köy içi mevkiindeki dava konusu 313 ada 1 parsel sayıl taşınmazın kadastro çalışmalarında Hazine adına tespit ve tescil edildiğini, bu yerin önceden Stelyo Papta"ya ait iken davacıya plika olarak verildiğini, zilyetliğin otuz yılı aşkın süreden beri davacıda olduğunu açıklayarak Hazine adına olan kaydın iptali ile davacı adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı Hazine, davacı yararına zilyetlik yoluyla mülk edinme koşullarının gerçekleşmediğini, Gökçeada"daki taşınmazların büyük bir bölümünün ekilip dikilmediğini, kendi haline terk edildiğini ve nizalı taşınmazın Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olup olmadığının araştırılmasını savunmuştur.
Mahkemece, Dairenin 1995 yılına ait bir kararına atıfta bulunularak ve koşullar gerçekleştiğinden bahisle davanın kabulüne, 313 ada 1 nolu parselin Hazine adına olan tapu kaydının iptali ile davacı adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiştir. Hüküm süresi içerisinde Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Toplanan deliller, tüm dosya kapsamından; dava konusu parsele ilişkin kadastro tutanağı getirtilmiştir. 313 ada 1 nolu parsel; 114,49 m2 olarak, avlulu iki katlı yığma taş ev niteliğiyle, belgesizden 23.7.2003 tarihinde Hazine adına tespit görmüş ve itirazsız olarak 29.5.2009 tarihinde kesinleşmiştir. Çap kaydı dosyadadır. 313 ada 1 parsel 29.5.2009 tarihi itibarıyla Hazine adına tescillidir. Pafta fotokopisi ile nüfus aile kayıt tablosu fotokopisi ve komşu parsellere ilişkin kadastro tutanakları ile dayanakları getirtilmiştir. Mahallinde keşif yapılmıştır. Yerel bilirkişiler ayrı ayrı dinlenmiştir. Mahalli bilirkişi, ... özetle; dava konusu yerin davacının annesine ait olduğunu, 1974"den sonraki bir tarihte Türkiye’den göç ettiklerini, bu şahısların iki kızının olduğunu, bu yeri ismini bilmediği bir kızına bıraktıklarını, davacının şu anda İstanbul’da ikamet etmekte olduğunu, 1974 yılında Türkiye’den göç ettikten sonra bu evin hiçbir kimse tarafından kullanılmadığını, ... ... isimli şahsın boş olan bu yere bir süre arpa, buğday ve odun ile saman koyarak depo olarak kullandığını, davacının geçen yıl Gökçeada"ya geldiğini evin çok eskimiş olduğunu görünce oturmayıp otelde kaldığını söylemiştir. Mahalli bilirkişi, ... ... ise özetle; taşınmazın annesinden kaldığını, satın alan kişiyi bilmediğini, davacının annesini bu evde değil yukarıdaki bir yerde oturduğunu, bu evi ise kızlarına çeyiz vermek amacıyla yaptıklarını, davacının anne ve babasının burada hiç oturmadıklarını, anne ve babasının 1970’li yıllarda Türkiye’den göç ettiklerini, davacının bazen köye geldiğini, geldiği zaman annesine ait yukarıdaki bir evde kaldığını, evi sekiz–on yıldır işgal eden ... ... isimli kişinin davacıyı bu yere sokmadığını açıklamıştır. Mahalli bilirkişi ... ... beyanında özetle; dava konusu ev, ... ..."ya ait olduğunu, kimden satın aldığını hatırlayamadığını, satın alan anne ve babasının bu evde hiç oturmadıklarını, davacının İstanbul’da çalışmakta olduğunu, davacının anne ve babasının otuz yıl kadar önce Amerika’ya göç ettiklerini, davacının zaman zaman Gökçeada"ya geldiğini, ev harabe olduğu için bu evde kalmadığını, burayı uzun süre ... ...’nin depo olarak kullandığını söylemiştir. Keşif heyetince çektirilen fotoğraflar dosya içerisindedir. Bilirkişiler kroki ve raporlarını dosyaya sunmuşlardır. Açıklanan olgular tarafların ve mahkemenin kabulündedir. Uyuşmazlık 1974 yılında dava konusu yeri davacı adına satın alan ve hiç kullanmayın anne ve babasının o yıldan itibaren Türkiye’den göç edip otuz yıla aşkın süreden beri taşınmazla hiç ilgilenmemeleri, davacının da adaya birkaç kez gelmesi nedeniyle bu yerin harabe vasfında olması nedeniyle ilgilenmemesi dikkate alındığında Dairenin kararlık kazanmış içtihadlarında yazılı olduğu üzere yirmi yılı aşan iradi terk unsuru gerçekleşmiştir. Esasen, yıkık ve harabe halinde olan ev yapmak başlı başına zilyetlikle iktisap için yeterli değildir. Açıkladığım tüm bu nedenlerle davacının davasının reddine karar vermek gerekirken yazılı olduğu üzere kabul kararı verilmesi doğru olmamıştır. Belirttiğim sebeplerle Dairenin sayın çoğunluğunca benimsenen bozma gerekçelerine katılmam olanaklı değildir. 24.05.2012