Abaküs Yazılım
6. Daire
Esas No: 2019/21616
Karar No: 2021/293
Karar Tarihi: 21.01.2021

Danıştay 6. Daire 2019/21616 Esas 2021/293 Karar Sayılı İlamı

T.C.
D A N I Ş T A Y
ALTINCI DAİRE
Esas No : 2019/21616
Karar No : 2021/293

DAVACI : … Belediye Başkanlığı
VEKİLİ : Av. …
DAVALILAR : 1- …
2- … Başkanlığı
VEKİLİ : Av. …


DAVANIN KONUSU : … ili, … ilçesi, … Mahallesi, … ada, … sayılı parsele ilişkin Cumhurbaşkanlığının 10/01/2019 tarih ve 599 sayılı kararıyla onaylanan 1/5000 ölçekli nazım imar planı ve 1/1000 ölçekli uygulama imar planı değişikliğinin iptali istenilmektedir.

DAVACININ İDDİALARI : Plan değişikliği ile kaldırılan resmi kurum alanına eş değer alan getirilmediği, bölgede resmi kurum alanına ihtiyaç bulunduğu ileri sürülmüştür.

DAVALILARIN SAVUNMASI :
Cumhurbaşkanlığı tarafından, davada süre aşımı bulunduğu, dava konusu işlemin kesinleşen yargı kararı dikkate alınarak tesis edildiği savunulmuştur.
Özelleştirme İdaresi Başkanlığı tarafından, davada süre aşımı bulunduğu, kesinleşen yargı kararı dikkate alınarak dava konusu işlemin tesis edildiği, taşınmazın kamu alanı olarak işlevselliğini yitirdiği savunulmuştur.

DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ …'İN DÜŞÜNCESİ : Kesinleşen yargı kararıyla, parselin resmî kurum alanından ticari alana dönüştürülmesinde şehircilik ilkeleri, planlama esasları ve kamu yararına aykırılık bulunmadığına karar verildiğinden, anılan yargı kararıyla iptal edilen plan notları dikkate alınarak yapılan dava konusu nazım ve uygulama imar planında hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna varılmıştır. Bu durumda, davanın reddi gerektiği düşünülmektedir.

DANIŞTAY SAVCISI …'IN DÜŞÜNCESİ : Dava, mülkiyeti … Fabrikası A.Ş.'ye ait olan ve Özelleştirme Yüksek Kurulu kararı ile özelleştirme kapsam ve programına alınan … ili, … ilçesi, … Mahallesi, … ada, … sayılı parselin bulunduğu alanda 1/5000 ölçekli nazım imar planı değişikliği ile 1/1000 ölçekli uygulama imar planı değişikliği yapılmasına ilişkin Cumhurbaşkanlığının 18/04/2019 tarih ve 2019/992 sayılı kararının iptali istemiyle açılmıştır.
Dosyanın incelenmesinden, mülkiyeti … Fabrikası A.Ş.'ye ait olan ve Özelleştirme Yüksek Kurulu kararı ile özelleştirme kapsam ve programına alınan uyuşmazlığa konu parselin Özelleştirme Yüksek Kurulunun 07/10/2013 tarih ve 2013/175 sayılı kararıyla onaylanan 1/5000 ölçekli nazım imar planı ve 1/1000 ölçekli uygulama imar planı değişikliği ile parselin kullanımı "resmî kurum alanından" çıkarılarak "ticaret alanına" ayrılması üzerine, bu plan değişikliklerinin iptali istemiyle açılan davada, Danıştay Altıncı Dairesinin 11/05/2016 günlü, E:2014/505, K:2016/2480 sayılı kararıyla; Dairelerince yerinde yaptırılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucu düzenlenen raporda; karma arazi kullanım kararlarının yakın çevre ve kent bütününe ilişkin ayrıntılı analizlere dayandırılmadığı, bu analizlere dayalı olarak kullanım türleri arasındaki dağılıma ilişkin hedef ve ilkelerin geliştirilmediği belirtilmekte ise de; plan paftasının ve uygulama imar planı plan notlarının incelenmesinden, ilgili kamu kuruluşlarından izin alınmak suretiyle özel hastane ve özel eğitim kurumu yapılabileceği, ön ve arka bahçe mesafesi tayininde belediyenin yetkili olduğu, zemin katlar hariç üst katların konut olarak kullanabileceği, parsel Önlemli Alanda kaldığından, Afet Bölgelerinde Yapılacak Yapılar Hakkında Yönetmelik ve Deprem Bölgelerinde Yapılacak Binalar Hakkında Yönetmelik hükümlerine uyulacağı belirtildiğinden ve parselin kısa kenarının 15 metrelik yola, uzun kenarının 10 metrelik yola cephesi bulunduğu görüldüğünden, 15 metrelik yola cephesi olan parsellerin yapılaşma koşulu, uyuşmazlığa konu parsel gibi ticari fonksiyonda B-5 olduğundan, bilirkişinin bu saptamasına itibar edilmediği, arazi kullanım türünün değiştirilmesinden kaynaklanacak olan kullanıcı yoğunluğu, ulaşım, yaya ve otopark ihtiyaçlarının çözümlenmesine yönelik öneriler geliştirilmediği iddiasına ilişkin olarak ise; parselin, devamlılığı bulunan 15 ve 10 metrelik yollara cephesi bulunduğu ve ticari alan olarak işlevlendirildiğinden otopark ihtiyacı parsel bünyesinde karşılanacağından, bu iddiaya da itibar edilmediği, özelleştirme kapsamında yatırımcının tercihine bağlı olarak maksimum kâr getirici yapı projelendirmesine dayalı arazi kullanım türlerini işaret eden bir anlayışın benimsendiği, plandan-projeye yönelen planlama sistemini tersine çevirerek, projeden-plana yönelen bir pratiğin geliştirildiği, mekânsal planlama ile öngörülen arazi kullanım kararlarının, kentin gelecekteki nüfusunun ihtiyacı olacak hizmetleri, kentsel sosyal ve teknik altyapı alanlarını, yaşama ve çalışma alanlarını ve ulaşım ilişkilerini kurgulamadığı; dolayısıyla arazi kullanım kararlarının, mülkiyet sahipliliği esaslı olarak belirlenemeyeceği yönündeki yaklaşım ise özelleştirme programındaki kuruluşlara ait parsel ya da parsellere ilişkin planlama yetkisi Özelleştirme İdaresinde bulunduğundan ve bu haliyle parçacıl bir yaklaşıma yer verildiğinden, sorunun çözümü de yasal bir düzenlemeyi gerektirdiğinden, somut uyuşmazlıkta bu durumun hukuka aykırılık olarak görülmediği, ülkemizdeki mekânsal planlama sisteminin dayandığı bütüncül ve kademeli kullanım ilişkilerinin kurulmasına, kullanımlar arasındaki ulaşım ve erişimin öngörülmesine vb. dayanan temel şehircilik ilkelerini zedelediği iddiasına da, 3194 sayılı İmar Kanununun Ek 3. maddesi uyarınca Özelleştirme İdaresi tarafından onaylanan planlar, özelleştirme programındaki kuruluşlara ait parsel ya da parsellere ilişkin olduğundan, planlama bölgesinin tümü için yapılan nazım ve uygulama imar planları gibi değerlendirilemeyeceği ancak parsel bazında yapılan değişikliğin planın bütününe, ulaşım sistemine olan etkisi ve etraftaki yapılaşmalar ile ilişkisi yönünden değerlendirilmesi gerektiğinden itibar edilmediği, uyuşmazlık konusu parselin Türkiye Şeker Fabrikaları A.Ş.'ye ait olduğu önceki imar planlarında, bu kurumun ihtiyaçları dikkate alınarak dava konusu taşınmazın “Resmî Kurum Alanı” olarak belirlendiği; ancak özelleştirme nedeniyle resmi kurum alanına artık ihtiyaç duyulmaması sonucu dava konusu düzenlemenin yapıldığı ve imar planı değişikliği ile uyuşmazlık konusu taşınmazın kullanım türünün “Ticaret Alanı”na dönüştürüldüğü; bu nedenle de imar mevzuatının plan değişikliklerinin yapılması için tanımladığı, “zorunluluk” ve “eşdeğerlilik” ilkesinin karşılanmamış olduğu, kentin ihtiyaçları ve yürürlükteki imar planları ile öngörülen “kamuya yönelik kullanım amacı”nın ihlal edildiği iddiasına anılan kuruluşun özelleştirilmesi ve söz konusu taşınmaz teknik ve sosyal altyapı alanında yer alan bir taşınmaz olarak değerlendirilemeyeceğinden itibar edilmediği, Uygulama İmar Planı Plan Hükümlerinin 2.5. maddesinde: "Ticari sahalarda zemin katlarda asma kat inşa edildiğinde 15,50 m kat gabarisi, dairenin uygun göreceği şekilde yapılacak olan yapılarda ilgili yönetmeliklere bağlı kalmak şartıyla aşılabilir. Ancak kat kazanılamaz." hükmünün yer aldığı, uygulama imar planı, ayrıntılı raporu ve plan notları (hükümleri) ile bir bütün olduğundan ve yapılaşmaya esas teşkil ettiğinden, hiçbir belirsizliğe yer vermeyecek bir açıklıkta olması gerektiği, dolayısıyla kat yüksekliği konusunda "dairenin" uygun göreceği ifadesinin uygulama imar planı yönünden belirsizlik içermesi, "daire" ibaresinden kastın ne olduğunun ve hangi idareden görüş alınacağının anlaşılamaması karşısında, söz konusu plan notundaki yükseklik ile ilgili düzenlemede şehircilik ilkelerine ve imar mevzuatına uygunluk görülmediği,bu tespit ve açıklamalar karşısında, uyuşmazlığa konu parselin resmî kurum alanından ticari alana dönüştürülmesine ilişkin nazım ve uygulama imar planı değişikliklerinde, uygulama İmar Planı Plan Hükümlerinin 2.5. maddesi dışındaki kısmında şehircilik ve planlama ilkeleri ile kamu yararına aykırılık görülmediği gerekçesiyle 1/1000 ölçekli uygulama imar planı hükümlerinin 2.5. maddesi yönünden iptaline, 1/5000 ölçekli nazım imar planı ile 1/1000 ölçekli uygulama imar planının diğer kısımları yönünden davanın reddine karar verilmesi üzerine Danıştay İdari dava Daireleri Kurulunun 24/10/2016 tarih ve E:2016/3906, K:2016/2759 sayılı kararıyla, dava konusu 1/1000 ölçekli Uygulama İmar Planında ticaret kullanım kararında bu yönde herhangi bir değişiklik yapılmaksızın, 2.2 sayılı plan hükmü ile ticaret alanında ilgili kamu kurum ve kuruluşundan görüş alınarak özel hastane ve özel eğitim tesisi yapılabileceği öngörülmekte olup bu haliyle özel hastane ve özel eğitim tesisi kullanım kararının proje aşamasında belirlenebilmesine olanak sağlayan söz konusu plan hükmünün yukarıda belirtilen Planlı Alanlar Tip İmar Yönetmeliği'nin 14. maddesinin 3. fıkrasının "b" bendine aykırı olduğu, Planlı Alanlar Tip İmar Yönetmeliğinin "Tanımlar" başlıklı 2. bölümünde yer alan 14. maddenin 3. fıkrasının "b" bendinde imar planları ile ticaret alanı olarak belirlenen alanlarda hangi tür kullanımların yer alabileceği belirtilmiş, bunlar iş merkezleri, ofis-büro, çarşı, çok katlı mağazalar, kamu veya özel katlı otoparklar, alışveriş merkezleri, otel ve diğer konaklama tesisleri, sinema, tiyatro, müze, kütüphane, sergi salonu gibi sosyal ve kültürel tesisler, lokanta, restoran, gazino, düğün salonu gibi eğlenceye yönelik birimler, yönetim binaları, katlı otopark, banka, finans kurumları, yurt, kurs, dershane, özel eğitim ve özel sağlık tesisleri gibi ticaret ve hizmet sektörüne ilişkin yapılar olarak sayılmış olup,bu kullanım kararları arasında "konut" kullanımı yer almadığından, 1/5000 ölçekli Nazım imar Planının 2 sayılı plan hükmü ve 1/1000 ölçekli Uygulama İmar Planının 2.4 sayılı plan hükmü ile ticaret alanında konut kullanım kararı getirilmesinin Planlı Alanlar Tip İmar Yönetmeliği'nin 14. maddenin 3. fıkrasının "b" bendine aykırı olduğu, 1/1000 ölçekli Uygulama İmar Planının plan hükümlerinin 2.5 maddesinde belirtilen "daire" ibaresi, ilgili belediye olarak kabul edilse bile, ticari sahalarda zemin kat inşa edildiği durumlarda imar planı ile belirlenen 15.50m kat gabarisinin, herhangi bir plan değişikliği yapılmaksızın uygulama aşamasında belediye tarafından değiştirilebileceğini öngören plan hükmünün, 3194 sayılı Kanunun yukarıda alıntısı yapılan yapılaşmada imar planı kararlarına uyulacağına yönelik hükmüne aykırılık taşıdığı gerekçeleriyle, Danıştay Altıncı Dairesi'nin 11/05/2016 günlü, E:2014/505, K:2016/2480 sayılı kararının 1/1000 ölçekli Uygulama İmar Planının 2.5 sayılı plan hükmü yönünden yukarıda belirtilen gerekçeyle onanmasına, kararın 1/1000 ölçekli Uygulama İmar Planının 2.2 sayılı plan hükmü, 1/5000 ölçekli Nazım İmar Planının 2 sayılı ve 1/1000 ölçekli Uygulama İmar Planının 2.4 sayılı plan hükmü yönünden bozulmasına, 1/1000 ölçekli Uygulama İmar Planının 2.2 sayılı plan hükmü, 1/5000 ölçekli Nazım İmar Planının 2 sayılı ve 1/1000 ölçekli Uygulama İmar Planının 2.4 sayılı plan hükmünün iptaline, kararın 1/5000 ölçekli Nazım İmar Planı ve 1/1000 ölçekli Uygulama İmar Planının diğer kısımları yönünden onanmasına karar verilmesi üzerine dava konusu kararla uyuşmazlık konusu parselin "Ticaret Alanı/E:1.50; Yençok:5 Kat) ve Yol" kullanımına ayrıldığı anlaşılmaktadır.
İncelenen davada, yukarıda gerekçeleri yer alan ve kesinleşen Yargı kararlarıyla uyuşmazlığa konu parselin resmî kurum alanından ticari alana dönüştürülmesinde şehircilik ve planlama ilkeleri ile kamu yararına aykırılık bulunmadığına hükmedildiği, dava konusu imar planı değişikliklerinin anılan yargı kararlarında iptal edilen hükümler dikkate alınarak yapıldığı anlaşıldığından hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Açıklanan nedenlerle, davanın reddine karar verilmesinin uygun olacağı düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY: … ili, … ilçesi, … Mahallesi, … ada, … sayılı parsel, Özelleştirme Yüksek Kurulunun 07/10/2013 tarih ve 2013/175 sayılı kararıyla onaylanan 1/5000 ölçekli nazım imar planı ve 1/1000 ölçekli uygulama imar planı değişikliği ile "resmî kurum alanından" çıkarılarak "ticaret alanına" dönüştürülmüştür.
Bu plan değişikliklerinin iptali istemiyle açılan davada, Danıştay Altıncı Dairesinin 11/05/2016 tarih ve E:2014/505, K:2016/2480 sayılı kararıyla, 1/1000 ölçekli uygulama imar planı notlarının 2.5. maddesinin iptaline, 1/5000 ölçekli nazım imar planı ile 1/1000 ölçekli uygulama imar planı ile diğer plan notları yönünden davanın reddine karar verilmiş, Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun 24/10/2016 tarih ve E:2016/3906, K:2016/2759 sayılı kararıyla, kararın iptale ilişkin kısmının onanmasına, 1/1000 ölçekli uygulama imar planının 2.2 sayılı ve 1/1000 ölçekli Uygulama İmar Planının 2.4 sayılı ve 1/5000 ölçekli nazım imar planının 2 sayılı plan notlarına ilişkin kısmının bozulmasına, anılan plan notlarının iptaline, kararın 1/5000 ölçekli nazım imar planı ve 1/1000 ölçekli uygulama imar planının diğer kısımları yönünden onanmasına karar verilmiştir.
Yargı kararı üzerine Cumhurbaşkanlığının 10/01/2019 tarih ve 599 sayılı kararıyla onaylanan 1/5000 ölçekli nazım imar planı ve 1/1000 ölçekli uygulama imar planı değişikliği ile dava konusu parsel "Ticaret Alanı (E:1.50; Yençok:5 Kat) ve Yol" kullanımına ayrılmıştır.
Bakılan dava, dava konusu parselin ticaret alanına dönüştürülmesinin hukuka aykırı olduğu iddialarıyla açılmıştır.

İLGİLİ MEVZUAT:
3194 sayılı İmar Kanununun 5. maddesinde nazım imar planı; varsa bölge planlarının mekâna ilişkin genel ilkelerine ve varsa çevre düzeni planlarına uygun olarak halihazır haritalar üzerine, yine varsa kadastral durumu işlenmiş olarak çizilen ve arazi parça-larının; genel kullanış biçimlerini, yerleşme alanlarının gelişme yön ve büyüklüklerini, nüfus yoğunlukları ve eşiklerini, ulaşım sistemlerini göstermek ve uygulama imar planlarının hazırlanmasına esas olmak üzere düzenlenen, plan hükümleri ve raporuyla beraber bütün olan plan olarak, uygulama imar planı ise; tasdikli halihazır haritalar üzerine varsa kadastral durumu işlenmiş olarak nazım imar planı esaslarına göre çizilen ve çeşitli bölgelerin yapı adalarını, bunların yoğunluk ve düzenini, yolları ve uygulama için gerekli imar uygulama programlarına esas olacak uygulama etaplarını ve diğer bilgileri ayrıntıları ile gösteren plan olarak tanımlanmıştır.
Aynı Kanunun 9. maddesinin 2. fıkrasında: "Belediye hudutları ve mücavir alanlar içerisinde bulunan ve özelleştirme programına alınmış kuruluşlara ait arsa ve arazilerin, ilgili kuruluşlardan gerekli görüş, (Belediye) alınarak çevre imar bütünlüğünü bozmayacak imar tadilatları ve mevzi imar planlarının ve buna uygun imar durumlarının Başbakanlık Özelleştirme İdaresi Başkanlığınca hazırlanarak Özelleştirme Yüksek Kurulunca onaylanmak suretiyle yürürlüğe girer ve ilgili Belediyeler bu arsa ve arazilerin imar fonksiyonlarını 5 yıl değiştiremezler. İlgili belediyeler görüşlerini onbeş gün içinde bildirir." hükmü; Ek 3. maddesinde ise: "Özelleştirme programındaki kuruluşlara ait veya kuruluş lehine irtifak ve/veya kullanım hakkı alınmış arsa ve araziler ile özel kanunları uyarınca özelleştirilmek üzere özelleştirme programına alınan arsa ve arazilerin, 3621 sayılı Kıyı Kanunu veya 2634 sayılı Turizmi Teşvik Kanunu kapsamında kalan yerler dahil olmak üzere genel ve özel kanun hükümleri kapsamında yer alan tüm alanlarda imar planlarını yapmaya ve onaylamaya yetkili olan kurum veya kuruluşlardan görüş alınarak çevre imar bütünlüğünü bozmayacak her tür ve ölçekte plan, imar planı ile değişiklik ve revizyonları müellifi şehir plancısı olmak üzere Başbakanlık Özelleştirme İdaresi Başkanlığınca yapılarak veya yaptırılarak Özelleştirme Yüksek Kurulunca onaylanmak ve Resmi Gazetede yayımlanmak suretiyle kesinleşir (...) yürürlüğe girer. İlgili kuruluşlar bu madde kapsamında yapılan planları devir tarihinden itibaren beş yıl süreyle değiştiremezler." hükmü yer almıştır.
Yukarıda yer verilen düzenlemeler uyarınca, özelleştirme programındaki kuruluşlara ait veya özelleştirilmek üzere özelleştirme programına alınan arsa ve arazilerde ilgili kuruluşlardan gerekli görüş alınmak suretiyle her ölçekteki imar planı değişiklikleri yapmak Özelleştirme İdaresi Başkanlığının yetkisi dahilinde olmakla beraber; bu plan ve plan değişikliklerinin çevre ve imar bütünlüğünü bozmayacak şekilde yapılması gerektiği açıktır.
İmar planlarının, planlanan yörenin bugünkü durumunun, olanaklarının ve ilerideki gelişmesinin gerçeğe en yakın şekilde saptanabilmesi için coğrafi veriler, beldenin kullanılışı, donatımı ve mali bilgiler gibi konularda yapılacak araştırma ve anket çalışmaları sonucu elde edilecek bilgiler ışığında, çeşitli kentsel işlevler arasında var olan ya da sağlanabilecek olanaklar ölçüsünde en iyi çözüm yollarını bulmak, belde halkına iyi yaşama düzeni ve koşulları sağlamak amacıyla kentin kendine özgü yaşayış biçimi ve karakteri, nüfus, alan ve yapı ilişkileri, yörenin gerek çevresiyle ve gerekse çeşitli alanları arasında olan bağlantıları, halkın sosyal ve kültürel gereksinimleri, güvenlik ve sağlığı ile ilgili konular gözönüne alınarak hazırlanması gerekmektedir.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Usul yönünden;
Anayasa'nın 40. maddesinin ikinci fıkrasında; Devletin, işlemlerinde, ilgili kişilerin hangi kanun yolları ve mercilere başvuracağını ve sürelerini belirtmek zorunda olduğu hükme bağlanmış, 125. maddesinin üçüncü fıkrasında da; 40. maddedeki düzenlemenin devamı niteliğinde, "İdari işlemlere karşı açılacak davalarda süre, yazılı bildirim tarihinden başlar." hükmüne yer verilmiştir.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun "Dava açma süresi" başlıklı 7. maddesinin birinci fıkrasında, dava açma süresinin, özel kanunlarında ayrı süre gösterilmeyen hallerde Danıştay'da ve idare mahkemelerinde altmış gün olduğu; ikinci fıkrasında, bu sürenin, idari uyuşmazlıklarda yazılı bildirimin yapıldığı tarihi izleyen günden itibaren başlayacağı; dördüncü fıkrasında, ilanı gereken düzenleyici işlemlerde dava açma süresinin, ilan tarihini izleyen günden itibaren başlayacağı, "Üst Makamlara Başvurma" başlıklı 11. maddesinde ise ilgililer tarafından idari dava açılmadan önce, idari işlemin kaldırılması, geri alınması, değiştirilmesi veya yeni bir işlem yapılmasının üst makamdan, üst makam yoksa işlemi yapmış olan makamdan, idari dava açma süresi içinde istenebileceği, bu başvurunun işlemeye başlamış olan idari dava açma süresini durduracağı, altmış gün içinde bir cevap verilmezse isteğin reddedilmiş sayılacağı hususu kurala bağlanmıştır.
Aynı Kanunu'nun 20/A maddesinde ise Özelleştirme Yüksek Kurulu kararlarına karşı açılacak davaların ivedi yargılama usulüne tabi olduğu, bu usulde dava açma süresinin 30 gün olduğu ve bu usule tabi işlemler bakımından Kanunun 11. maddesi hükümlerinin uygulanmayacağı öngörülmüştür.
09/07/2018 tarihli, 30473 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 703 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 85. maddesinin 1. fıkrasının (e) bendi ile 4046 sayılı Özelleştirme Uygulamaları Hakkında Kanununun 3. maddesinin 1. fıkrası yürürlükten kaldırılarak Özelleştirme Yüksek Kurulunun hukuki varlığına son verilmişse de, aynı Kanun Hükmünde Kararnamenin 85. maddesinin 1. fıkrasının (f) bendi ile aynı Kanuna eklenen Geçici 29. madde ile bu Kanun Hükmünde Kararnamenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren Özelleştirme Yüksek Kurulunca görülmekte olan işlerin Cumhurbaşkanı veya yetkilendireceği makam tarafından sonuçlandırılacağı öngörülmüştür.
Mevcut yasal durum itibariyle Özelleştirme Yüksek Kurulunca görülmekte olan işler Cumhurbaşkanı veya yetkilendireceği makam tarafından sonuçlandırılacağına göre, Cumhurbaşkanı tarafından bu kapsamda tesis edilen dava konusu imar planlarının onaylanması yolundaki karara karşı açılacak davanın da ivedi usulde görülmesi gerekmektedir.
İdari işlemlerin nitelikleri gereği yasalarda, genel dava açma süreleri dışında ayrı dava açma sürelerinin öngörülmüş olması halinde, idare tarafından idari işlemlerin nitelikleri ve tabi oldukları dava açma süreleri gösterilmedikçe özel dava açma sürelerinin işletilmesine olanak bulunmamaktadır.
Öte yandan, davacıların, kendilerine bir bildirim yapılmadığı sürece 2577 sayılı Kanun'un 20/A maddesinde öngörülen ve özel bir yargılama niteliği taşıyan ivedi yargılama usulünü ve bu usule tâbi işlerde geçerli olan dava açma süresini bilmeleri mümkün değildir. Dolayısıyla ivedi yargılama usulüne tâbi olan bir işlemi öğrendiklerinde kaç gün içinde hangi merciye başvurulacağını ya da doğrudan dava açılıp açılamayacağını bilmeleri beklenemez.
Bu doğrultuda, Anayasa’nın 40. maddesi hükmü uyarınca, özel dava açma süresine tabi olmasına rağmen, bu hususun idari işlemde açıklanmaması halinde, dava konusu idari işlemin tebliği tarihinden itibaren, özel dava açma süresinin değil, 60 günlük genel dava açma süresinin uygulanması gerekmektedir.
Uyuşmazlık bu çerçevede ele alındığında, Hazine ve Maliye Bakanlığı Özelleştirme İdaresi Başkanlığı tarafından hazırlanan 10/01/2019 tarih ve 599 sayılı Cumhurbaşkanlığı kararı ile onaylanan 1/5000 ölçekli nazım imar planı değişikliği ile 1/1000 ölçekli uygulama imar planı değişikliği, 2577 sayılı Kanun'un 20/A maddesinde öngörülen ivedi yargılama usulü kapsamında yapılmış olup, her ne kadar söz konusu maddede, 30 günlük özel dava açma süresi öngörülmüş ise de; Anayasa'nın 40. maddesi gereğince, kanunlarda özel başvuru yolu ve dava açma süresi öngörüldüğü hallerde bunun ilgililere açıkça ve ayrıca bildirilmesi gerektiği kuşkusuzdur.
Uyuşmazlıkta dava konusu imar planları 17/01/2019-17/02/2019 tarihleri arasında askıya çıkarılmıştır.
Dava konusu imar planı değişiklikleri askıda ilan edilirken, söz konusu planların ivedi yargılama usulüne tabi olduğuna veya özel dava açma süresi bulunduğuna yönelik askı tutanağında herhangi bir açıklamaya yer verilmediği anlaşılmaktadır.
Bu durumda bakılan davada, dava açma süresi değerlendirilirken, özel dava açma süresinin değil, 60 günlük genel dava açma süresinin gözetilmesi gerekmektedir.
Yukarıda yer verilen açıklamalar doğrultusunda, söz konusu imar planlarına karşı, askı tarihinin son gününü izleyen 18/02/2019 tarihinden itibaren işletilecek 60 günlük dava açma süresi içerisinde 17/04/2019 tarihinde açılan davada süre aşımı bulunmamaktadır.


Esas yönünden;
Danıştay Altıncı Dairesinin 11/05/2016 tarih ve E:2014/505, K:2016/2480 sayılı kararıyla, Özelleştirme Yüksek Kurulunun 07/10/2013 tarih ve 2013/175 sayılı kararıyla onaylanan 1/5000 ve 1/1000 ölçekli planlarda taşınmazın ticaret alanı olarak belirlenmesinde hukuka aykırılık görülmeyerek davanın bu kısmının reddine karar verilmiş, kararın bu kısmı onanarak kesinleşmiştir.
Bu durumda, kesinleşen yargı kararıyla, nazım ve uygulama imar planlarında parselin resmî kurum alanından ticari alana dönüştürülmesinde şehircilik ilkeleri, planlama esasları ve kamu yararına aykırılık bulunmadığına karar verildiğinden, anılan yargı kararıyla iptal edilen plan notları dikkate alınarak yapılan plan değişikliklerinde hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna varılmıştır.


KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. DAVANIN REDDİNE,
2. Ayrıntısı aşağıda gösterilen toplam … TL yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4. Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca … TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalı idarelere verilmesine,
5. Posta gideri avansından artan tutarın kararın kesinleşmesinden sonra davacıya iadesine,
6. Bu kararın tebliğ tarihini izleyen 15 gün içerisinde Danıştay Dava Daireleri Kuruluna temyiz yolu açık olmak üzere, 21/01/2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.




Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


Avukat Web Sitesi