17. Hukuk Dairesi 2014/10628 E. , 2016/9632 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
-K A R A R-
Davacılar vekili, davalı ... şirketine zorunlu trafik sigorta poliçesi ile sigortalı olan ... plakalı aracın 04/10/2012 tarihinde kaza yapması sonucu araç içerisinde bulunan davacıların desteği ..."in vefat ettiğini ve davacılardan ..."in de yaralandığını belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla davacı müvekkilleri için belirsiz alacak şeklinde destek tazminatının, 10.000 TL cenaze ve defin giderinin, ayrıca davacı ... için 500 TL tedavi giderinin ve belirsiz alacak şeklinde geçici iş göremezlik tazminatının tahsiline karar verilmesini talep etmiş, 26.12.2012 tarihli dilekçesi ile talebini tavzihen; ... için; destek kaybı nedeniyle 2.000 TL, cenaze ve defin gideri olarak 5.000 TL, geçici işgücü kaybı olarak 200 TL. ile tedavi (hastane) gideri olarak 500 TL. nin ve ... için, destek kaybı nedeniyle 2.300 TL. ile cenaze ve defin gideri olarak 5.000 TL. nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiş, ıslah ile destek ve iş göremezlik tazminatı taleplerini artırmıştır.
Davalı vekili, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne; davacılardan ... için ; destek zararı olarak 19.371,98 TL, cenaze ve defin gideri olarak 2.500 TL., kendisinin geçici ve sürekli işgücü kaybı zararı olarak 30.259,93 TL, hastane masrafı olarak 500 TL. olmak üzere toplam 52.631,91 TL. Maddi tazminatın, davacılardan ... için;destek zararı olarak 19.371,98 TL,cenaze ve defin gideri olarak
olmak üzere, toplam 21.871,98 TL. maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacılara verilmesine karar verilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, trafik kazasından kaynaklanan maddi tazminat istemine ilişkindir.
1086 Sayılı HUMK"nun 388 ve 389. maddeleri ile 6100 Sayılı HMK"nun karşılık 297/1-2 maddeleri uyarınca, mahkeme kararında; hüküm sonucunun, taraflara yükletilen hak ve sorumlulukların şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde ayrı ayrı ve açıkça gösterilmesi gerektiği gibi, HUMK"nun 388/3. maddesi gereğince (HMK 297/c) hükmün gerekçesinde tarafların iddia ve savunmalarının özeti, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususlar, çekişmeli konular hakkında toplanan deliller, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesi, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebeplerin gösterilmesi gerekir.
Bütün mahkemelerin her türlü kararlarının gerekçeli olarak yazılması gerektiği T.C. Anayasasının 141/3. maddesinde de açıkça belirtilmiştir.
Bu hükümler yargıda açıklık ve netlik prensibinin gereği ve kamu düzeni ile ilgili olup, yasanın aradığı anlamda oluşturulacak kısa ve gerekçeli kararların hüküm fıkralarının açık,anlaşılır, çelişkisiz, uygulanabilir olmasının gerekliliği kadar, kararın gerekçesinin de, sonucu ile tam bir uyum içinde, ifadeleri özenle seçilmiş ve kuşkuya yer vermeyecek açıklıkta olması zorunludur.Zira, tarafların o dava yönünden, hukuk düzenince hangi nedenle haklı veya haksız görüldüklerini anlayıp değerlendirebilmeleri, davaya konu maddi olguların mahkemece nasıl nitelendirildiğini bilmeleri gerekir.Ayrıca kısa kararı yazıp, tefhim etmekle davadan elini çekmiş olan hakimin artık bu kararını değiştirmesine de yasal olanak yoktur.
Yargıtay"ın hukuka uygunluk denetimini yapabilmesi için ise ortada usulüne uygun şekilde oluşturulmuş bir hükmün bulunması gerektiği açıktır.
Somut olayda, mahkemece davacı ve davalı taraf vekillerinin yüzlerine karşı 06/02/2014 tarihli son oturumda tefhim olunan kısa karar ile tebliğ edilen gerekçeli kararın birbirine aykırı olduğu ve kısa kararda tefhimden sonra elle
düzeltme ve eklemeler yapılarak paraf edildiği, ayrıca kararın gerekçe kısmında; "davacılardan ..."in 500 TL.lik hastane masrafından davalı ... şirketinin sorumlu olmadığı ve bu masraf yönünden husumet ehliyetinin olmadığı anlaşılmış ise de; kısa kararda sehven bu bedelin de davacı lehine hüküm altına alındığı" belirtilmiş olmasına rağmen hüküm fıkrasında ..."in hastane masrafı olarak 500 TL ye hükmedilmiş ve bu şekilde gerekçe ile hüküm fıkrası arasında da çelişki yaratılmış olduğu anlaşılmıştır. Bu hususlar yukarıda açıklanan ilkelere aykırılık oluşturduğundan, hükmün bozulması gerekmiştir.
2-Bozma neden ve şekline göre davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün
BOZULMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine 1.11.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.